Çağdaş:Bak ne diyeceğim Bülent,arkadaşımın resim sergisi var
oraya mı gitsek?
Bülent:Ya Çağdaş gel gidelim kahveye işte.Tuncay ve Nihat’ı
da ararız ,uygunlarsa gelirler, 101 atarız.
Çağdaş:Arkadaşıma uğrarım diye söz verdim sen aramadan
önce,gitmezsem ayıp olur.Hem sana da değişiklik olur.Hem söz oradan çıktıktan
sonra kahveye de gideriz.
Bülent:İyi tamam gidelim.
Bülent:Çağdaş nereye geldik biz böyle abi?.İçeride bir sürü
fularlı var,bazılarının içmese de ağzında pipo var ,tek cam gözlüklü adam bile
gördüm.
Çağdaş:Haha monokl onun adı.Dedim sana değişiklik olur
diye.Rahat bırak kendini, ortamın tadını çıkar.Etrafı dinlemeni tavsiye
ederim.Keza bu fularlılar çok ilginç konuşuyor.Resimlere de bakmanı isterim,ne
anladığını söylersin.
Fular1:Ressamın
tükenmişlik sendromunun pessimist avantgart bir izdüşümünü yorumluyorum,sen?
Fular2:Pitoresk olamayacak kadar bohem,grotesk olamayacak
kadar marjinal bulduğumu söylüyorum.
Bülent:Bunu nasıl yorumluyorsun Çağdaş?
Çağdaş:Burada bir öfke var,baksana şu kırmızı ve siyahın
uyumsuzluğuna.
Bülent:Daha çok ergen isyanı gibi…
Fular3:Resim ontolojik konseptte spontane varyantların
olabileceğini gösteriyor,sence?
Fular4:Liberal ve seküler tümevarımların varoluşsal
coşkulanımlarını hissedebiliyorum.
Bülent:Sence bu ne anlatıyor Çağdaş?
Çağdaş:Baksana şu çizgiler ve renklerin
anlattıklarına,düzenin içindeki karmaşayı anlatıyor.
Bülent:Daha çok öğrenci evi gibi…
Fular5:Tam bir hezeyan,tam bir dejenerasyonun depresyona
angaje olabilmesi durumu var resimde.
Fular6:Diyalektik sürecin her paradigması tarafından
dekonstrüksiyonu beni irrite etti.
Bülent:Bu ne allasen Çağdaş?Bu son olsun,gidelim artık.
Çağdaş:Olur gidelim.Ben de tam anlam veremedim.Görmek
istemeyene her yer karanlık der gibi…
Bülent:Tıpkı at gözlüğü
gibi…Gidelim artık.Bugünlük bu kadar değişiklik yeter.Burada sıcak şarap
içeceğime kahvede oralet içerim.