Bir yanılgının baş şehriyim belki de
ters yüz ettiğim bir heybenin yamasında saklı bir buseyim: sahipsizliğime sahip
çıkan Mevla’m ve düş kelebeklerime duyduğum şükranla derin bir tevazu
yüklendiğim mevsimsiz bir rüzgârım: elbet ensesinde aşkın, yol verdiğim
yıllarıma duyduğum öfkemi g/izleyemediğim ve işte şairin fısıldadığı kulağıma
oysaki kendime itirafımdı yazmaya durduğum mealinde göğün saklı duaları…
Sahi, hangi göğün neferiydim şiir
yazmazdan önce?
Konakladığım bir menkıbede mi
saklıydı izahım?
Sözcüklere bel bağlamadığım yıllarda
Rakamlarla verdiğim savaşı
Gerçek kılan bir gökdelenin kaçıncı
katında
Mahsur kalmıştım?
Sözüm ona hayallerim:
Kıyasıya savaştığım
Ereceğim en tepede saklı bir duayı
Sadece nazarımda asılı hece hece
Nazara almayan tüm ahvalim de
Her satır arası serzenişte
Ümit beslerken yitip giden ömrüme…
Tebessümlerim henüz yitip gitmemişti
Ne otuzdum ne yirmi öncesinde
Hele ki şimdi:
Devirdiğim yarım asırda mı saklıydı
mevsimim?
Oysaki hala ilkyazım
Hala ilk yazdığım şiirde saklı ruhum
Hala nazım niyazım da sonlanmadı:
Ufkumda devinen yıldızın ta
kendisiyim
Kimi zaman çehremde açan güller
Gülmekten yana da çekinmediğim bir
gösteri madem
Çıktığım hayat sahnesinde s/alındığım
Oysaki ne rol yaptım ne çaldım
Ne de çıngar çıkardım büyüsüne
kapılıp nefsin, servetin.
Bir tebessüme tavdım
İçimde saklı nazlı kız çocuğunun
saçındaki her tele
Konan kelebek ömürlü sevinçlerim
Çalınmazdan ne önce ne sonra
Elbet saklı umudum
Yazmaya durduğum bir dizede, ihya
Ettiğim ruhum
Nasıl ki surelerin verdiği huzura
kenetlendim ömür boyu…
Ne uzadım ne kısaldım da serildiğim
zeminde
Ayakucuma basıp öpmeyi bildiğim
Mevsimin çehresine her dokunduğum
Kimliksiz ve yarensiz kaldığım
suretinde bilinmezin
Nifak sokulsa da içimdeki derinliğe
Basıp notalarına fildişi tuşlarında
piyanomun
Gölgelerden uzak kalmanın verdiği
gururla
Kırık olsa da kalbim
Kırmadan yaşamayı nasip etsin Rabbim.