BUL BENİ
Cemrleri bekleyen,
Nehirleri donmuş karakışlara döndüm,
Bigâne kaldım bu şehirde, sensiz kimsesiz.
Suya hasret, kurumuş, çatlamış topraklar gibiyim,
Kervan geçmeyen, yollar misali ıssız ve sessiz,
Çatısı, duvarları yıkılmış hanlar gibi viraneyim,
Bul beni, Mecnun’un, Leylâ’sını aradığı çöllerde,
Prangalı ayaklarım, gidemiyorum bu şehirden,
Gamzelerine gömülmüş yüreğim, sana meftun,
Zümrüt gözlerinin, yakut bakışlarına sürgün,
Müebbetini, “muhabbetim” diye sevmişim,
Mezalimine âşık, iflah olmaz bir mazlumum,
Kaç mehtaplı geceyi ayazlı şafaklara ekledim
Pencerenizin perdesini aralayıp, bir lâhza
bakarsın diye,
Seni beklerken sabahlara kadar, sokağınızın
köşesinde.
Yüreğim yangın yeri, ellerim, ayaklarım buz
tutuyor,
Isıt beni, zemheriden soğuk kalbinin
mahzenlerinde.
Pembe rüyalar göreyim, başımı koyup dizlerine,
Sen kokan, taze açmış erguvanların gölgesinde.
Yak beni, küllerime mezar olsun, o vefasız
yüreğin,
Ey benim, sensiz gecelerimin bitmeyen kâbusu!
Kızgın lâvlar taş kesiliyor, ıslak kirpiklerinde.
Yüzüm, gözüm, yüreğim, her yerim eriyip gidiyor.
Yakıp kül ettiğin bedenimi, yeniden dirilt
gözlerinde...
Muhabbetimle doldur, çoraklaşmış kalbinin
dehlizlerini,
Oku beni, bul bizi, hep ikimize yazdığım
şiirlerimde.
#aslanyılmaz#suskunyürek#