YÜRÜDÜ…
Öyle
bir sıcak,
Aydınlık
ki, gözleri kamaştıracak,
Ateşten
kum okyanusu insanı yakacak,
Kavuşmak
istedikçe, uzaklaşan ufuk.
Kumlar
kayıyor, kaynıyor ayaklarının altında.
Yürüdü…
Vücudunu
örtecek kadar elbisesi hariç,
Bütün
çıplaklığıyla yürüdü.
Farkı
yoktu kum tanesinden.
İnanmadan
sevilmezdi,
İnanmak,
mutlu kelime.
İstemeden,
yorulmadan kavuşulmazdı,
İnancı,
yorgunluğunu yenecekti.
İnanmayı,
teslim olmak bildiği için,
Esircesine,
bütün yokluğuyla yürüdü.
Utangaç,
kaçamak bir tebessümle,
“Ben
geldim” diyecekti,
Kavuşmanın
verdiği huzurla,
“Yalnız
kendimi getirdim” diye, ekleyecekti.
Son
kez konuşmak üzere konuşacaktı,
“Malımı,
mülkümü, makamımı…
Her
şeyimi bıraktım,
Senin
dediklerini yapmaya geldim.
Güneşin
battığı tarafa doğru yürüdü,
Ardındaki
gölge uzadıkça inceldi,
Güneş,
o ve gölgesi görünmez oldu.
Çöl
soğuğunu yüreğindeki ateşte ısıttı,
Kum
fırtınasını göğsünde dindirdi.
Karanlıkta,
görmediği için kalbiyle yürüdü.
“Bunca
yıldır uyuyorum, yeter dedi, yürüdü.
Vefakâr
bir rüzgâr, ayak izlerini siliyordu,
Bir
kum tanesi gibi kalsa çölde,
Ne
arayan, ne de hatırlayan olacaktı.
“Var”
ile “yok” arasındaki farkı düşünürken,
Başı
döndü, sendeledi, az daha düşecekti,
“Var”
iken “yok” olmayı beceremeyip,
Kavuşamamak,
ateşe gitmekti.
Olmaya,
ölmeyi göze alarak yürüdü.
Tek
başına, aç, susuz uykusuz,
“Bunca
yıldır uyuyorum, yeter dedi, yürüdü.
Sonunda,
varmak istediği yeri gördü ufukta,
Hani,
elini uzatsa tutuverecekti.
Bunca
bitmezlikten sonra bu kadarcık mesafe,
“Çok
yakınmış” dedi, koşmaya başladı.
Vardığında
anladı ki,
Yola
çıktığından beri oradaydı.
Her
şey toprak…
Toprak
rengi, kırık dökük bahçe duvarı,
Toprak
rengi bir sürü kabir,
Toprak
yüzlü insanlar…
Gözünün
gördüğü renk böyle,
Ya
gönlünün gördüğü…
Zaten
bunun için yürümüştü bunca yolu.
Son
kez konuşmak üzere konuştu;
“Malımı,
mülkümü, makamımı…
Her
şeyimi bıraktım,
Senin
dediklerini yapmaya geldim.
Kısa,
huzurlu bir sessizlik oldu,
Bir
baş hafif öne eğildi,
Bu,
“kabûl” ün işaretiydi,
Yaşamaya
başlamanın…
“Aklın
işi, aklı bulup teslim olana kadardır,
Bunca
yıldır aklımı boşuna yormuşum,
Sonu
hiç olan işlere” deyip çıkmıştı yola,
Kendine,
Allah’tan bilgi alan bir akıl buldu,
Teslim
oldu ve kurtuldu.
aslanyılmaz#sürgünadam#
22.01.2025