GİDİYORUM...
Zaman benden rövanşını almazdan evvel,
Varlığında büyüyen yeşillikler gibiydim.
Güneşini, suyunu, istikbali isterdim.
Maviyi deryalar kadar,
Sabahın gökyüzü kadar,
Mor başlı ateşler kadar
Çağlar yansın isterdim.
Sarmaşıkça savrulup ya da çokça tutunup,
Telaffuz sıkıntısı çekmeksizin yar olmak,
Şimşeklere dokunup
Lambalarına dolmak
En samimi, en temizi
Fakat mumlar delici…
Gölgende semaha durmuş tökezliyorum.
Ve sanırım son küfrü mumlara ediyorum.
Bir andı ki kitabetten cayıp hitabetleşen
“söz”lenen ifadeler nefesimle çakıldı.
Zemini pürüzsüz addedip hesapladım
Henüz birkaç tane bile değildi adımlarım.
Dillenip ucuzlayanlar
Ayağıma takıldı.
Kelamı sırlandırıp gidiyorum, şaşırma.
Gelişimde de yoktu karıncanın duası.
Yollarına serptiğim ekmeğin kırıntısı
Tam kıvamında sıcak,
Dönüş kolay olacak.
Belki flu bir derdin dört yapraklı yoncası
Ve de bir kâtibin en tanımsız imzası,
Kalp çarpıntılarıyla kanıma karışacak.
Hiçbir şey de bırakmadan
Hiçbir şeyde de kalmadan,
Kelamı sırlandırıp gidiyorum,
Şaşırma.
aslanyılmaz#sürgünadam#
20.01.2025