Düş mektebinde aldı diplomasını
gerçekler
Hüzün iken sirayet eden
Can çekişen imgelerden de aldı payını
mevsim
Şerde yüklü hayırla düştü yola şair
Göğün kırbacı şimşekler
Billurdan yüreği bulutların
Nasiplendiği nice şiir ve ferman
Kıt kanaat geçinen diri bir gölge
gibi
Azığını bildi ve şükretti
Ötekileştirilen hangi düşse
Aslında gerçeğin ta da kendisi.
Mevsimdi kimi zaman ilhamı şairin
Bazen gürleyen gökte konuşlu gözleri
Sefasını sürmekse aşkın
Bilemedi aşkın ve âşıkların
tükendiğini
Sevdi de kendince ve delice
Bir seyyah yürek ki
Aşkın esintisinde
Kıble bildi özlemi
Naçar kalan benliğine geçmezken sözü
Sözlendi düşler ve gerçekler
Koyu gözlerinde gecenin
Gelen hangi misafirdi de asla
yeltenmedi
Gitsin diye
Ve yatıya kaldı sair duygu ve hayalet.
Öyle bir heyecan ki nükseden
Razı geldi kaderine şair ve gece
Şehrin surlarında yanıp sönen sırlar
gibi
Gizlendi hayatın alt çekmecesine ki
Görmesin kimseler ağladığını
Her içini çektiğinde bilemedi de
sevdiklerinin
Yüreklerini dağladığını.
Bir metafor kimi zaman
Belki de uyruğu olmayan acılarla içli
dışlı
Şiir oldu kimi gece
Kimi zaman şehir düştü hayalleri
nispetinde
Şehre ışık tuttu bazı bazı
İstanbul’un sevdalısı nice şair ve
hece
Yas bildi ayrılığı
Işıldayan gözleri ile dağıttı
karanlığı
Hissettiği kadar insandı şair
Şairden öte yüklendiği tevazu
Dirliğin de müjdecisi saklı tuttuğu
her dua
Elbet sevdiği kadar mutluydu kendince.
Sisinde kayboldu sonra koyu gecenin
ve şehrin
Tüten beyitlerine kondu ve dokundu
usulca
Sevememekti belki de tek korkusu
Bir de yazamamak
Kaderine razı bir seyyah
Güneşin değiş tokuş yaptığı mehtapla
Sarmalında hidayetin
Aşka âşıktı nihayetinde
Elem olsa da masalın sonu.