Merhametine sığınıyorum sözcüklerin,
öksüzlüğe delalet her boş parantezde saklı muhbir imgeleri de gözüm gibi
saklıyorum bildiğim o ki: bir ayraç görevi görmekmiş hak görülen ve boydan boya
b/ölünüyorum sessizlikte ses olan dualarıma katık yaptığım hüzünle saf
tutuyorum saf yürekler tezgâhında ve boyumu aşan aşklarda boğuluyorum ölüm
nasıl ki haksa.
Yanlış yapma hakkım alındı elimden,
hafız.
Yüreğim d/ağlanmıştı ilk sonrasını
Hatırlamıyorum.
Yorgun bir düş örüyordum ellerimde
numarası olmayan
Şişler.
Batırıp çıkarıyordum yumağa
Ne de olsa arapsaçı bir kilimdi
üstünde yuvarlandığım.
Rengi yoktu kilimin
İklimin seferberliği ile serilmişti
her yere
İçinden geldiğince yüreğim
Kat çıkıyordum kibarca
Göğe konuşlu rahmet saklıydı ta
içimde
Örüyordum haybeden
Ölümü geciktiren bir büyüydü
Büyümekten alıkoyan beni belki de.
Yalanım yok, hafız:
Yine de sen sor sen söyle.
Varsa bir yanlışım inerim kömürlüğe
Gerçi asla görmediğim bir karanlık
Şimdilerde içimde kazan kaldıran
Gerçi yürümediğim bir yol
Yolluğum da yok madem
Yol bilmez iz bilmez cehaletle
Kimsem içimdeki yalnızlığı
kundaklayan
Hangi ses ise
İzinde aşkın, gizlendiğim o güzergâh.
Göğün sarkacıyım belki de hafız:
Yürek sayar bir imleç
Adım sayar bildiğim de değil hani
Beni yok sayar ve sayan kimse.
Hala azığım sevgi ve umut
Balyalarca torbada unutulmuşluğun
mahsulü
Ve binlerce yaprak kitap
Solak bir adamın sağında saklı ruhu
Sağ ayağımla atıp da ilk adımı
Kalakaldığım hem de yolun en başı.
Fısıldadığım duyulmasın hani, hafız.
Fiskos yapanlardan olmadığım
Yoksa başıma örülen çoraplar mıydı
beni sıcak tutan
İyi de ayağım değil miydi üşüyen?
A, evet, bir de yüreğim
Artık kaldıysa geriye tek kırıntı
Elbet fırsat bulursam içimi
kemirenlerden.
Bir kuşun sağdıcıyım, hafız
Hatta kuşun ta kendisi.
Kanatlarımla asıldığım darağacı
İzafi bir özgürlük çırpınan kendince
Sapanın da hedef kitlesi ben iken
Sözcüklerine esir düşen asi bir yürek
Asaletin temsilcisi hücrelerimde
tutsak
Kalan bir hürriyet
Kolaysa çık işin içinden.
Her düşün düşündürdüğü, hafız
Oysaki uyandım mı silinir her biri.
Gün bitip de yayıldığımda koltuğa
Düşlerim beni ziyarete gelen hem de
bir gün
Önceden.
Uyumaya ne hacet?
Gözüm açık severim ben, desem de
İnanma sen
Nasıl ki gözü kördür aşkın
Aşk dediğin ne ki?
Asla görmezken önünü pencerenin
Belki de konan pervazına
En irisinden bir kelebek
Sevmek için de ölmek nasıl ki ölmek
gerek:
Bir şiirin de ömrü aşk gibi kısa iken
Kelebek kanatlarına yağan umut gibi
benek benek.