M. NİHAT MALKOÇ
Yaş Kemâle Erse de "Her Ölüm
Erkendir"
Lezzetleri acılaştıran ölüm hiçbir
zaman kendini unutturmuyor. O, her gün seherde okunan salâlarla kendini
hatırlatıyor bize. Böylece hayatın fâniliğini kulaklarımıza fısıldıyor.
İlâhî bir hakikat olan ölüm, her
geçen gün biraz daha yalnızlaştırıyor bizi. Dost zincirinin halkaları birer
birer dağılıyor. Her giden, bir şeyler alıp götürüyor bizden. Bu yüzdendir ki
bu kaçınılmaz gerçek keyfimizi de kaçırıyor çok kere. Yakın çevremizden ölenler
bize acı ve hüzün veriyor. Hüzünden neşet eden gam yüreğimize, nem ise
gözlerimize hücum ediyor. Akıl nefsi yargılarken, yorgun muhayyilemiz de
hayatın anlamını sorguluyor.
Mahiyeti değişmeyen ve
değiştirilemeyen ölüm, hakikatte bitişi değil yeni başlangıçların kapısını
aralasa da, nedense soğuk geliyor bize. O ki mutlak hakikatle aramıza gerilen
kalın perdeleri kaldırarak, biraz geç olsa da, gönül gözümüzü açıyor ardına dek.
Dostların ölümü, bana ölüm üzerine
bu kırık dökük cümleleri kurduruyor çaresizce. Ölenlerin yaşı kemâle ermiş olsa
da, yine de "Her ölüm erkendir" kelâm-ı kibarı kulaklarımızda
yankılanıyor. Ölen şahsın uzun süre yaşamış olması bile acımızı hafifletmiyor
bir türlü. Tam aksine uzun yaşayanlara daha çok alıştığımız için onlardan
ayrılmak daha çetin ve daha külfetli oluyor. Mâziye dair alışkanlıklarımız bir
anda sekteye uğruyor.
"Her Dem Yeniden Doğarız,
Bizden Kim Usanası"
Trabzon'un sanat ve edebiyat
camiasında yaprak dökümü devam ediyor. Trabzon'da karikatürün duayenlerinden
Harun Yavruoğlu ve Hikmet Aksoy'un ardından,
yerel tarih ve edebiyat alanında birbirinden kıymetli eserler kaleme
alan Hüseyin Albayrak'ı da kaybettik.
Hayatını çalışmakla ve üretmekle
geçiren, yaşı seksene dayandığı hâlde yine de aşkla ve şevkle çalışan Hüseyin
Albayrak, 8 Kasım 1942 tarihinde Trabzon'un en küçük ilçelerinden biri olan
Dernekpazarı'nda, söz konusu ilçenin Çayırbaşı Köyü'nde dünyaya gelmişti. Albayrak, 1961'de Trabzon
İmam-Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra Trabzon Erkek Öğretmen Okulu fark
derslerini vererek buradan ilkokul
öğretmeni olarak mezun olmuş, ardından da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim
Fakültesi'ni tamamlamıştı.
Hüseyin Albayrak, uzun yıllar
öğretmenlik yaptıktan sonra Diyanet Yayınevi Müdürlüğü'nde bulunmuştu. Son
olarak da, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Erzurum Palandöken Erkek
Öğrenci Yurdu Müdürü iken, 1989'da kendi isteğiyle emekli olmuştu. Fakat o,
emekli olduktan sonra örgün olmasa da yaygın olarak belki daha çok çalışmıştır.
Kendince eksik gördüğü kalem sahalarında birbirinden kıymetli eserler
vermiştir.
Teşkilâtçı bir insan olan ve
üretmeyi çok seven merhum Hüseyin Albayrak; Trabzon Liselerinden Yetişenler
Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı, Karadeniz Yazarlar Birliği Derneği,
Çaykara - Dernekpazarı İlçeleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Trabzon Kanunî
Vakfı, Trabzon İli ve İlçeleri Eğitim, Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı,
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER), Trabzon Belediyesi Kültür
Araştırma Kurulu, Avrasya Yazarlar Birliği Derneği üyesi ve Türkiye Yazarlar
Birliği Denetim Kurulu Başkanıydı. O; bahsi geçen bu kültür, sanat, edebiyat ve
hemşehri derneklerinde ismen değil cismen de bulunmuş, elini taşın altına
koyarak çok önemli hizmetlere vesile olmuştur.
Hüseyin Albayrak, Trabzon deyince
akla gelen ilk isimlerden biriydi. O, kalemi eline alalı beri Trabzon üzerine
yazıyordu. Bu şehir konusunda adeta ihtisaslaşmıştı. Trabzon’un tarihi,
kültürü, medeniyeti, basını ondan soruluyordu. Trabzon konusunda sanki ayaklı
bir kütüphaneydi. Kıt imkânlarla uzun yıllardan beri zengin bir kütüphane ve
arşiv oluşturmuştu.
Azmine ve çalışkanlığına gıpta
ettiğim aydınların başında gelirdi Trabzonlu eğitimci, araştırmacı-yazar
Hüseyin Albayrak. O, ilerlemiş yaşına rağmen hep yeni şeyler ortaya koyma
peşinde ve daima bir arayış içerisindeydi. Bir tarih, kültür, edebiyat ve
medeniyet şehri olan Trabzon'un zengin geçmişini çok iyi bilirdi o. Trabzon'un fethi, basını, edebiyatı, şiiri, siyasî
geçmişi (milletvekilleri), diyaneti (hocaları), ilmî ve tarihî şahsiyetleri,
kadim mekânları, kültür ve eğitim tarihi
üzerine yazmış olduğu birbirinden kıymetli 32 eseri vardı. Bu eserlerin
bazıları birkaç cilt halindedir. Bunları da ayrı kabul edersek, yazdığı
kitapların sayısı elliyi bulur. Yerel alanda bu kadar çok ve çeşitli eser
yazmak her yiğidin harcı değildir.
Yazmayla Geçen Bir Ömrün Paha Biçilemez
Semereleri
Hüseyin Albayrak, 50 yıldan beri
gazete ve dergilerde yazıyordu. İlk yazısını 1959’da Demokrat Çaykara
gazetesinde yayımlayan Albayrak, bugüne kadar binlerce yazıya imza atmıştı.
Albayrak’ın Trabzon’da; “Sabah Postası, Yeni Gün, İleri, Türksesi, Trabzon,
Kuzey Haber, Sahil, Karadeniz, Karadeniz Olay, Akçaabat Haber, Trabzon Haber”
gazetelerinde; İstanbul’da; “Babıâli’de Sabah, Milli Gazete” de; Ankara’da ise;
“Yeni Düşünce, Hergün” gazetelerinde makale, araştırma ve günlük yazıları;
“Toprak, Diyanet, Müteferrika, Kebikeç, Türk Yurdu, Yeni Avrasya, Yunus”
dergilerinde de özgün araştırma yazıları yayınlanmıştı.
Yazı hayatının 50. yılını geride
bırakan araştırmacı-yazar Hüseyin Albayrak’ın,
ekseriyetle memleketi Trabzon üzerine yazdığı birbirinden kıymetli eserler,
alanında çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bunlar arasında “Trabzon’dan
Atatürk’e (Komisyon-1981), Kurtuluş Savaşı’nda Trabzon (1981), Tarih İçinde
Trabzon Lisesi (1987), Kuruluşunun 100. Yılında Cudibey İlkokulu (1988),
Trabzon Kültür Tarihine Bakış (1989), Trabzon Basın Tarihi (1869–1928 C.1-1994),
Trabzon’un Fethi (1995), Trabzonlu Muallim İbrâhim Cûdî (Hayatı, Eserleri,
Şiirleri-1998), Trabzon Orta Hisâr ve Çevresi (1998), Trabzon İmâret
(Hâtûniyye) Külliyesi (1998), Trabzon İskender Paşa Külliyesi, Fetihten
Kanûnî’ye Trabzon İdârî Yapılanma ve Trabzon Vâlîleri (1461-1566, 1999), Bir
Trabzon Sevdalısı Niyazi Tarakçıoğlu (Hayatı-Şiirleri-Nesirleri-2002),
Trabzonlu Meşhurlar Ansiklopedisi (2008), Tarih İçinde Trabzon Vâlîleri (1461-2008),
Trabzon Millî Eğitim Tarihi (1461-2008, 6 cilt, 2008), Dünden Bugüne Trabzon
Basını (1869-2009, 4 cilt, 2010), Trabzon'da İki Tarihî Mekân (2010),
Trabzon'un Fethi (2010), Trabzonlu Divan Edebiyatı Şairleri (2010), Evliya
Çelebi'nin İzinde Trabzon Yolunda (2011)" ilk akla gelenlerdir.
O, Para Yerine Bir Ömür Boyunca Dost
Biriktiren Gönül Ehli Bir İnsandı.
Merhum Albayrak dost canlısı bir
insandı. Büyükle büyük, küçükle küçük olmasını bilirdi. O, hayatı boyunca para
değil kitap ve dost biriktirmişti. Onun içindir ki çok zengin bir kütüphanesi
ve kişisel arşivi vardı. En önemlisi de geniş bir dost halkasına sahipti.
Albayrak'ın en büyük mirası geride
bıraktığı birbirinden kıymetli kitaplardır. Bunların bir kısmı kendi tarafından
kaleme alınarak, başta Trabzon olmak üzere, bütün Türkiye'nin istifadesine
sunulmuştur. Bunlar, alanında çok önemli bir boşluğu doldurmuştur. Zor
şartlarda, büyük emekler sarf ederek böylesine önemli kitapları bizlere bıraktığı
için kendisine minnettarız. Trabzon'umuz
onun adını hiçbir zaman unutmayacak, hafızalara nakşedecektir. Sözün bu noktasında Trabzonlu yerel
yöneticilerden de bir istirhamım olacak. Trabzon için koca bir ömrü feda eden
böylesine memleket sevdalısı bir kişi için sizler de vefa duygusunun bir gereği
olarak bir şeyler yapın. Onun adını ya bir kütüphaneye ya da bir cadde veya
sokağa verin ki Trabzon'un gelecek nesilleri Hüseyin Albayrak ismini merak edip
araştırsın. Merhum Hüseyin Albayrak'a sağlığında çok değer veren, bu minvalde birkaç
kitabını belediye imkânlarıyla basıp ücretsiz olarak halkın istifadesine sunan
Ortahisar Belediye Başkanı Avukat Ahmet Metin Genç'in bu konuda bir şeyler
yapacağına gönülden inanıyorum. Bu hususlarda hassas olan Trabzon Büyükşehir
Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu da boş durmayacak, şehrimizin bu önemli
değerinin adının yaşaması için kafa yoracaktır.
Merhum Albayrak'ın çok zengin bir
kişisel kütüphanesi ve arşivi mevcuttu. Bu kütüphane ve arşiv, kendisinin
rahmet-i rahmana kavuşmasından sonra çocuklarına intikal etmiştir. Çocuklarının
o değerli kütüphaneyi ve arşivi muhafaza etmesi çok önemlidir. Bunu yapmak için
de bu kütüphane ve arşivin öneminin idrakinde olmak gerekir. Kendilerinin böyle
bir hassasiyet içerisinde olup olmadığını bilmiyorum. Bu kıymetli arşiv ve
kütüphane kendi mirasçılarının insafına terk edilmemelidir. Trabzon'a, bu
şehirdeki bir kütüphaneye kazandırılarak
ilgililerin istifadesine sunulmalıdır. Yoksa geçmişte yaşanan Arslan
Pulathaneli hadisesini ne yazık ki bir kere daha yaşarız. Zira Pulathaneli'nin
kitapları ve değerli arşivi Trabzon'da tutulamamış, tabir caizse bir anlamda
yağmalanmıştı. Bizler, Hüseyin Albayrak'ın dostları ve sevenleri olarak bu
kütüphanenin ve paha biçilemez arşivin
muhafaza edilmesini, Trabzon'daki bir kütüphanede saklanmasını (y)etkililere
öneriyoruz.
Merhum Albayrak, Yerel Tarihe Çok Kıymet
Veren Bir Araştırmacıydı.
Takdir edersiniz ki genel tarihin
sağlam verilerle ve doğru biçimde yazılabilmesi için yerel tarih hayatî öneme
sahip bir alandır. Şayet şehirler kendi yerel tarihlerini tafsilatlı bir
biçimde açıklığa kavuştursalar genel tarihin yazımı sağlam bir zemine oturacak
ve de kolaylaşacaktır. Fakat yerel tarih çalışmaları belli bir şehrin ilgi
alanına girdiği için çok da rağbet görmemiş, araştırmacılar bu alana
yönelmekten kaçınmışlardır. Bundan dolayıdır ki sadece o şehrin sevdalıları
kendi imkân dairelerinde hareket ederek yerel tarih çalışmalarına
yönelmişlerdir. Bu memleket sevdalısı vefa abidelerinin sayısı her şehirde üçü
beşi geçmez.
Trabzon'la ilgili her ne varsa
merhum Hüseyin Albayrak'ın ilgisini çekerdi. Onun içindir ki kendisi Trabzon'un yerel tarihine çok önem veriyordu.
Bu konuda memleketi olan Trabzon'u enine boyuna incelemeyi kendisine adeta bir
görev addetmişti. Yaptığı çalışmaların iki kapak arasına alınmış
(kitaplaştırılmış) hâllerine bakarsak bunu açıkça görebiliriz.
Merhum Albayrak'ın yazdığı kitaplara
baktığımızda kendisinin yerel kültür ve yerel tarih odaklı çalıştığını görürüz.
Biz Kurtuluş Savaşı'nda Trabzon'un ne kadar önemli bir üs olduğunu onun
"Kurtuluş Savaşı’nda Trabzon" adlı eserinden öğrendik. Sadece
Trabzon'da değil Türkiye ölçeğinde de tarihî bir eğitim çınarı olan Trabzon
Lisesi'nin zengin geçmişini merhum Albayrak "Tarih İçinde Trabzon
Lisesi" kitabıyla önümüze serdi. Yine çok önemli ilk mekteplerden biri
olan ve Trabzonlu şair ve âlimlerden İbrahim Cûdî Bey'in adıyla bu şehre hizmet
eden Cudibey İlkokulu'nu onun "Kuruluşunun 100. Yılında Cudibey İlkokulu"
isimli kıymetli eserinden tanıdık. O, bütün bu tarihî okulların üstünde ve de
ötesinde, hepsini kapsayan altı ciltlik devasa "Trabzon Millî Eğitim
Tarihi"ni yazarak bize armağan etti.
Hüseyin Albayrak, Kulluk İdrakiyle
Yaşayan Dini Bütün Bir İnsandı.
Kulluk idrakiyle yaşayan ve dini
bütün bir insan olan Hüseyin Albayrak'ın 7 ciltlik "Trabzon'da Dinî Hayat
(2019)" adlı dev eseri olmasaydı bizler bu kadim şehrin geçmişten günümüze
kadar çok renkli bir durum arz eden dinî hayatını bilemeyecektik. Merhum
Albayrak başta Trabzon(Merkez-Ortahisar) olmak üzere; Akçaabat, Araklı, Arsin,
Beşikdüzü, Çarşıbaşı, Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı, Of,
Sürmene, Şalpazarı, Tonya, Vakfıkebir ve Yomra ilçelerinde dinî hizmetlerde
bulunan imamları, müezzinleri ve gönüllü din hizmetlilerini bu tafsilatlı
eserinde anlatarak unutulmaktan kurtarmıştır.
Merhum Hüseyin Albayrak, Trabzon'a dair anlatılması gereken hemen her
şeyi anlatmış, bu konuda girilmesi gereken her alana girmiş ender şahsiyetlerden biriydi. Yine onun son
dönemde hazırladığı "Trabzon ve Doğu Karadeniz İlleri Milli Mücadele
Basını" adlı kıymetli kitap; başta Trabzon olmak üzere Artvin, Rize,
Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Ordu, Samsun, Amasya, Tokat ve Çorum illerindeki
basın hayatına da ışık tutmuştur. Bu da gösteriyor ki o; araştırma ve
incelemelerinde sadece Trabzon'la sınırlı kalmamış, Karadeniz Bölgesini (özellikle
de Doğu Karadeniz'i) mercek altına alarak karanlıkta kalan birçok şeyi gün
yüzüne çıkarmıştır. Bir Trabzon sevdalısı olan merhum Hüseyin Albayrak
olmasaydı ve de "Trabzon ve Doğu Karadeniz İlleri Milli Mücadele
Basını" adlı kıymetli eserini vücuda getirmeseydi; basın açısından bir
hayli zenginlik arz eden Trabzon'un II. Meşrutiyet Dönemi basın yayın
organlarından olan "Feyz, Posta, Trabzon'da Meşveret, Pulathane, Bahr-ı
Siyah, Haber Anası, İntikam, Haber Babası, Trabzon'da Ahbap, İkbal, Temkin, Lâzım,
Şebap, Tahsilât, Mehdî, Radendaz, Lazan, Tarık, Hekim, Şark, İnkılâp, Kehkeşân,
Leylâ ile Mecnun, Envar-ı Vicdan, Şebtap, Rençber, Afacan, Cadaloz, Tilki,
İkbal, Yeşil Yurt, Selâmet, İstikbâl, Hâk, Kahkaha, Zafer, Halk, Tilki"
gazeteleriyle; "Kaygu, Risale, İğne, Hür, Eş, Nûr, Fecir, Genç Anadolu,
Güleryüz, Düşünceler, Yeni Mektep, Gençlik, Kelebek, Alev" mecmuaları hakkında
gereğince ve yeterince malumat sahibi olamayacaktık. Bu bile ona minnet ve şükran duyguları
duymamıza, kendisine rahmet dilememize yeter bir sebeptir.
Hüseyin
Albayrak, Tavır ve Davranışlarıyla Canlı Bir Vefa Abidesiydi.
Tavır ve davranışlarıyla adeta canlı
bir vefa abidesi olduğunu gösteren Hüseyin Albayrak, son kitaplarından biri
olan "Trabzon'dan Güzel Çehreler-1"de "Ahmet Hilmi İmamoğlu,
Ahmet Sârim Doğru, Halil Nihat Boztepe, Mehmed Emin Hilmi Efendi, Nihat Sami
Banarlı, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Hıfzırrahman Raşit Öymen, Mehmet İhsan
Hamamioğlu, Murat Uraz, Mustafa Reşit Tarakçıoğlu, Ahmet Selim Teymur, Bekir
Sıtkı Kulaksızoğlu, Faik Ahmet Barutçu, Meşveretçi Naci Bey, Ziyat Nemli, Çalekli Hacı Dursun Efendi (Sağlam), Hacı
Hâfız Haydar Özak, Hacı Hâfız Mehmet Rüştü Aşıkkutlu , Hacı Hâfız Hasan Râmî
Efendi (Yavuz), Muallim İbrahim Cûdi Efendi, Ahmet Can Bali, Hasan Hilmi Umur,
Mahmut Goloğlu, Prof. Dr. Osman Turan,
Şâkir Şevket " gibi edebiyat, tarih, basın, kültür, eğitim ve din
(ilâhiyat) alanlarında çok önemli hizmetler veren Trabzonlu şahsiyetleri gün
yüzüne çıkarmıştır. Kitabın üzerinde "1" rakamının yazılı olması bunun
gelecekte bir seri olarak düşünüldüğünü gösteriyordu. Merhum Albayrak bu
kitabında, tarafımdan kaleme alınan, üniversiteden kıymetli bir hocam olan merhum
Ahmet Hilmi İmamoğlu'nu anlattığım "Evvel Giden Ahbaba Selâm Olsun
Erenler" adlı yazıma da yer vermişti.
O, bu kitabın belki de "2,3, 4" gibi diğer ciltlerini de yazmıştı
veya yazmayı planlamıştı. Merhum Albayrak'ın kanunî mirasçısı olan aile
fertlerinin onun bu ve bunun gibi bitirilmiş veya yarıda kalmış kitaplarını
koruma altına alması, bitirildiği halde yayımlanma imkânı bulamamış
kitaplarının basılması için belediyelerden veya sivil toplum örgütlerinden
yardım talep etmesi gerekir.
Merhum Hüseyin Albayrak; Fatih'in
fethettiği, Yavuz'un yönettiği, cihan padişahı Kanûnî'nin dünyaya gözlerini
açtığı Trabzon şehrinin tarihi, kültürü ve edebiyatı mevzularında tedrisat
yapan ayaklı bir mektepti. Onun Trabzon muhtevalı birbirinden kıymetli
kitaplarını kütüphanelerinde bulunduranlar ve de okuyanlar bu mektebin gönüllü
talebeleriydi. Bu kıymetli mektebin bir talebesi olma bahtiyarlığını yaşadığım
için kendimi şanslı addediyorum. Bu mektep Hüseyin Albayrak'ın vefatıyla
kapanmadı, bundan sonra da kapanmayacak. Onun yazdığı kitapların yeni baskıları
yapıldıkça ve bu eserler geniş okuyucu kitleleri tarafından okundukça bu mektep
vazifesini sonsuza dek sürdürecektir.
Bizler Hüseyin Albayrak'ı
tanıdığımız, dünya gözüyle gördüğümüz ve de dost halkasında yer aldığımız için
bahtiyar insanlarız. Zira bizler Hüseyin Albayrak'ın hocalığını yaptığı Trabzon
Mektebi'nde çok şeyler öğrendik. Merhum Albayrak olmasaydı "Dünden Bugüne
Trabzon Basını"nı bu denli tafsilatlı olarak nereden öğrenecektik? Bir
zamanlar çok değerli gazel ve kasideler yazarak edebiyatımıza hediye eden
"Trabzonlu Divan Edebiyatı Şairleri" onun müstesna kalemiyle
ilgililerin dikkatine sunulmuştur. Sağda solda kırık dökük, yalan yanlış
bilgilere rastlasak da bizler Trabzon kültürüne, edebiyatına, tarihine,
iktisadına, yönetimine ve eğitimine çok önemli katkılarda bulunan Trabzon
büyüklerini en doğru ve en sağlıklı bilgilerle onun kaleme aldığı
"Trabzonlu Meşhurlar Ansiklopedisi"nden öğrendik.
Merhum Albayrak, Trabzon'un Değerlerini
ve Değerlilerini Kayıt Altına Almıştır.
Merhum Hüseyin Albayrak, Trabzon'un
yerel değerlerini ve değerlilerini kayıt altına alarak nisyan bulutları
arasında kaybolmaktan kurtardı. O, içinde yaşadığımız; fakat burnumuzun dibinde
olmasına rağmen çok kere farkına bile varmadığımız güzellikleri bize ayan beyan
göstererek çok mühim bir hizmet yaptı. Bizler bu şehrin bin yıllarla ifade
edilen o zengin kadim kültürünü, onun kaleminin zekâtı hükmündeki "Trabzon
Kültür Tarihine Bakış" isimli eserinden öğrendik. "Trabzon fethedilmeden İstanbul'un fethi
tamamlanmış olmaz." diyen ve bu şuurla yola çıkarak bu güzel şehri düşmandan kurtararak Komnenos Krallığı'na son
veren cennetmekân Fatih Sultan Mehmed'in Trabzon'un fethi uğruna ne zahmetler
çektiğini ve neler yaptığını Albayrak'in "Trabzon’un Fethi" adlı
eserinden yola çıkarak öğreniyoruz. Fetihten bugüne değin bu tarihî şehirde
görev yapan birbirinden kıymetli valileri öğrenmek için Albayrak'ın "Tarih
İçinde Trabzon Vâlîleri" ile "Fetihten Kanûnî’ye Trabzon İdârî
Yapılanma ve Trabzon Vâlîleri" kitaplarına müracaat ediyoruz. Trabzon
şehrinin eğitim alanındaki temel dinamiklerinden biri olan Muallim İbrâhim
Cûdî'yi, Albayrak'ın "Trabzonlu Muallim İbrâhim Cûdî (Hayatı, Eserleri,
Şiirleri) isimli kitabından tafsilatlı olarak tanıyor; yine Trabzonlu şair,
yazar, tiyatrocu, folklorcu ve sporcu Niyazi Tarakçıoğlu'nu onun kaleminden
çıkan "Bir Trabzon Sevdalısı Niyazi Tarakçıoğlu" adlı eserden
okuyarak doğru bilgilerle öğreniyor ve de seviyoruz. Öte yandan yine onun velut
kaleminin mahsulü olan ve bu şehrin tarihî kimliğinin oluşmasında başat rol
oynayan önemli tarihî mekânları anlatan
"Trabzon Orta Hisâr ve Çevresi", "Trabzon İmâret
(Hâtûniyye) Külliyesi", " Trabzon İskender Paşa Külliyesi",
" Trabzon'da İki Tarihî Mekân" adlı eserler bize bu şehrin
vazgeçilmez tarihî ve kültürel kodlarını öğretmiş, farkındalık şuuru
kazandırmıştır. Merhum Albayrak bunlarla da yetinmemiş, bir adım ötesine
giderek "Evliya Çelebi'nin İzinde Trabzon Yolunda" adlı eseriyle
Evliya Çelebi'nin gözüyle ve gönüyle Trabzon'un tarihi geçmişine ışık
tutmuştur.
Merhum Albayrak Gibi Dostlar Bulmak Her
Geçen Gün Daha da Güçleşiyor.
Farsçadan dilimize geçen
"dost" kelimesi sıcaklık ve samimiyet demektir. Dost demek şahsî menfaatleri
yürekten kapı dışarı etmektir. Dost, itimatsızlığın ayyuka çıktığı bu modern ve
bir o kadar da garip (acayip) zamanlarda güven duygusu aşılayan insandır. Dost
çetin yollara ve yolculuklara hiçbir
tereddüde mahal vermeden çıkılabilecek güvenilir kişidir. Dost ileride
mağduriyetlere ve mağlubiyetlere sebep olmamak için sözü eğip bükmeden,
gerekirse acı söyleyendir. Dost candır, canandır, gönüldeştir. Dost iyi günde
değil kötü (kara) günde belli olandır. Onun içindir ki dost bin tane olsa da
az, düşman bir tane olsa da fazladır.
Kadim tecrübeleri günümüze yansıtan
atalar sözü (darb-ı meseller) dostun önemine vurgu yapmıştır. Onlar dost
konusunda demişlerdir ki "Dost dostun eyerlenmiş atıdır." Zira kişi
darda kaldığında dostu hiç tereddüt etmeden ve de zaman kaybetmeden imdadına
koşar.
Merhum Hüseyin Albayrak dost
kavramını hakkıyla ve lâyıkıyla idrak etmiş, bunu içselleştirerek
davranışlarına yansıtabilmiş, her geçen gün nesli tükenmekte olan bir gönül
adamıydı. O, ilerlemiş yaşına ve bedenine
musallat olan hastalıklarına rağmen
etrafındakilere daima yaşama sevinci ve umut aşılardı. Hayattan şikayet
etme ve yerinme onun kitabında yoktu. Zira o, her ne olumsuzluk yaşarsa yaşasın
her dem şükür ehli bir insandı. Onun bu örnek tavrı dostlarına sanki önceki
çağlardan çıkıp gelmiş izlenimi verirdi.
Merhum Hüseyin Albayrak düşünen,
yazan ve okuyan insanları çok severdi. Herkesin imkân ve kabiliyetleri
elverdiği ölçüde geleceğe yönelik bir şeyler bırakmasını isterdi. Geleceğe
bıraktığımız güzelliklerin hayırla ve rahmetle anılmamızı sağlayacağına
inanırdı.
Merhum Albayrak'ın hayatında bazı
kavramlar anahtar rolü oynamaktaydı. Bunlar arasında sabır, azim, vefa,
diğerkâmlık (başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme), sebat,
empati (duygudaşlık), fedakârlık, bilgi,
koşuşturma, birlik, beraberlik, sorumluluk, dayanışma, yardımlaşma, emek
ve alın teri öncelikle ve özellikle aklımıza gelmektedir.
Hüseyin ağabeyden yaşça 28 sene
küçük olmama rağmen samimi bir dostluğumuz vardı kendisiyle. Ankara'dan
Trabzon'a gelişlerinde mutlaka bir şekilde görüşürdük. Ben aramasam o beni
arardı. Hele son birkaç ay içerisinde telefon görüşmelerimiz sıklaşmıştı.
Trabzon'daki dostlarının hayatını ve hatıralarını yazmakla meşguldü. Bu
çerçevede benim de hayatımı ve kendisiyle olan ortak hatıralarımı yeni
çıkaracağı esere dahil etmişti. Bu yüzden yeni kitabında kullanılmak üzere
gerekli bilgi ve belgeleri temin etmek için beni arıyordu.
Merhum Hüseyin Albayrak ağabey
ilerlemiş yaşına rağmen ( ki öldüğünde 78 yaşındaydı) sürekli okuyor ve
yazacağı kitaplarla ilgili araştırmalar yapıyordu. Gençler Uzunsokak'ta volta
atarken o, başını kitaplardan kaldırmıyordu. Trabzon'un mâzisine ışık tutmak ve
bu konuda genç nesilleri aydınlatmak için gecesini gündüzüne katıyordu.
Yazarlığının 50. Yılında Trabzonlu
Araştırmacı Yazar Hüseyin Albayrak
Merhum Hüseyin Albayrak için 26 Aralık
2009 tarihinde Trabzon Sanatevi’nde anlamlı bir program yapılmıştı. Türkiye
Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi tarafından “Yazarlığının 50. Yılında Trabzonlu
Araştırmacı Yazar Hüseyin Albayrak” adlı bir de sergi ve sunum
gerçekleştirilmişti. Trabzon’un seçkin yazarları, gazetecileri, şairleri,
kültür ve sanat adamları yazarlıkta 50 yılını geride bırakan usta kalem Hüseyin
Albayrak’ı yalnız bırakmamışlardı. Dostlarından Veysel Usta, Mustafa Yazıcı,
Halit Macit, Hikmet Aksoy, Refik Karaağaçlı gibi isimler onu enine boyuna
anlatmışlar; onunla ilgili hatıralara yer vermişlerdi. Bahsi geçen kişiler
konuşmalarında geçmişe doyumsuz yolculular yapmışlardı.
Dostlarının kendisiyle ilgili güzel sözlerinden
sonra Hüseyin Albayrak da bir teşekkür konuşması yapmıştı. Konuşmasında
duygulanan Albayrak, ömrün ilk 70 yılının çok çabuk geçtiğini söyleyerek şu
düşüncelere yer vermişti: “50 yıldan beri yüzlerce dergi ve gazetede yazılar
yazdım. Onlarca kitabım okuyucuyla buluştu. Kalemimi, Trabzon’un dününü bugüne
taşımak için kullandım. Zor günler geçirdik bu süreçte. Fakat yazmayı,
araştırmayı bırakmayı hiç düşünmedim. Hep Trabzon’un kültürünü, tarihini, edebiyatını
ve basınını düşündüm. Zaman zaman kıymet bilmez kişilerin tavırları karşısında
üzüldüm. Kaleme aldığım eserlerin layık olduğu değeri görmediği durumlarda ümit
kırıklığı yaşadım. Fakat iyi ki Trabzon üzerine çalıştım. Bundan sonra da
yazmaya devam edeceğim. İyi ki sizler gibi kıymetli ve vefalı dostlarım var.
Yazdığım eserler benden sonra da hizmet görmeye devam edecektir.”
Trabzon
Sevgisi Albayrak'ın Adeta Hücrelerine Kadar Sinmişti.
Trabzon'un
tarihi, kültürü, edebiyatı, basını, diyaneti ve eğitim dünyası deyince akla
gelen isimlerin başında hep o vardı. Bugüne kadar bu sahalarda birbirinden
kıymetli kitaplar kazandırmıştır bu şehre. Trabzon’la ilgili tarihî bir bilginin ve
belgenin peşinde aylarca dolaştığı olmuştur. Küçük bir memur maaşıyla bu kadar
işin üstesinden gelmek çok zordur. Fakat o, bu zorluğu yenmiş bir kişiydi.
Boğazından ve giyiminden kesip kitaba yatırım yaptığı bilinen gerçeklerdendi.
Onun Trabzon üzerine yazılanlardan oluşan çok zengin bir arşivi vardı. Hüseyin
Albayrak’a, 1995 yılında, Karadeniz Yazarlar Birliği tarafından “Araştırma
İnceleme Hizmet Ödülü” ve Yunus Dergisi tarafından da “Makale Hizmet Ödülü”
verilmişti.
Merhum Hüseyin Albayrak, bir Trabzon
sevdalısıydı. Bu şehrin yemyeşil dağlarını, masmavi denizlerini, ehl-i vefa insanlarını;
hatta börtü böceğini bile aşk derecesinde severdi. Çocukluğunda başlayan bu
sevda son nefesini verdiği an'a kadar öylece devam etmiştir.
O, çocuklarının görev yeri olması
hasebiyle mecburen Ankara'da yaşamış olsa da onun bir ayağı hep, buram buram
hasretiyle kavrulduğu Trabzon'da olmuştur. Trabzon'a gelmek için hep fırsat
kollamış, bu şehirde vereceği bir konferansı bahane ederek Trabzon'un yolunu
tutmuştur. O, canından aziz bildiği memleketinde üç beş gün kaldıktan sonra
Ankara'ya dönmüştür. Ankara'ya varır varmaz da yüreğindeki sıla kabı hasretle dolmaya
başlamıştır.
Trabzon, kendi bağrından çıkan güzide
evlâdı Hüseyin Albayrak'a çok şey borçludur. Çünkü o, medeniyetlerin (b)eşiği
olan bu kadim şehrin kayıp hafızasını bulmak için adeta gecesini gündüzüne
katmış, kelimenin tam anlamıyla bu uğurda bir ömür harcamıştır.
Kronik bir hastalık diye bilinen böbrek
rahatsızlığına müptelâ olan Hüseyin Albayrak, ömrünün son demlerinde dünyayı
kasıp kavuran koronavirüse yakalanmış, bu illetin pençesinden kurtulamayarak 19
Eylül 2020 tarihinde ikamet etmekte olduğu başkent Ankara'da hayatını
kaybetmiştir. O, şimdi Trabzon'a hakim
bir noktadan (tepeden) bakan Bostancı Mezarlığı'nda, genç yaşta kaybettiği ve
çok sevdiği oğlu Mehmet Akif'in yanında sonsuzluk uykusunu uyumakta, hepimiz
için mukadder olan kıyamet sabahını beklemektedir.
Haysiyet, vefa ve mahviyet sahibi
Hüseyin Albayraklar öyle kolay yetişmiyor. Keza o, neslinin son örneklerinden
biriydi. Yerinin öyle kolay doldurulabileceğini sanmıyorum.
Merhum Hüseyin Albayrak'ın mümin ve
muvahhit olduğuna gönülden şahadet ederiz. Biz kendisinden çok razıydık.
İnşallah Rabbim de kendisinden razıdır. Ona Cenab-ı Hak'tan gani gani rahmet
diliyorum. Allah kendisini cennetiyle müşerref eylesin. Ruhu şâd olsun.