Su serpin ateşteki semahlarıma
Avucumda kına artığı çizgiler…
Kervansız yollar yâdım değil benim
Küf düşmüştür revası ziyan olan adıma
Maslahatımda rütbesiz nöbetçiler
Kül kokulu bir yar resmi üşürken kirpik
uçlarımda
Dinamitler büyütürüm yüreğimin mabedinde
Yeşil bir musalla ön yüzüm
Devri yar devriyeler sorgular defnimi
Demi devran bir imamın devrine emanet
ıskatım
Zemheri düşmüş tomurcuk güllerime
Anne ağıtları yakışır ölgün nefsime
Kasıklarımda
Doğum öncesi bir hazımsızlık
Bir ziyanı rüyada
Yuvasız kalmış gözbebeklerim
Turunç rengi bir hayale tutunurum
Boynumda
Tutamadığım ellerin parmak izleri
Müjdeli baharlarım karakış
Karasından da kara insan gördüklerim
Kınına kindar bir hançer
Şahdamarıma aşkı anlatmasaydı eğer
Bir ben sanırdım kem yüzlü olanı
Seferi sayılmış tüm öğünlerim
Kanımın kırmızısında kuşdili hikâyeler
Yalnız bir ağaç misafir etmiş müphem
düşüncelerimi
Cenabet mızraklarının hedefi olmuş
Bağrımın bahtsız tahtası
Utanmaz secdeyi sünnetten
Sükûtumu lütuftan sayanlar
Döş döşe diş dişedir
Zanaatım ile sanatım
Mum ışıltısıdır ruhum
Katran karası damlar edep sarnıcımdan
Kirmansız yün eğirir neslimin bilge
nineleri
Şimalim şarkısız
Geleceğim şafaksız kalmış
Senin olsun kudretin de kutsiyetinde
Benim ar damarıma
Kara kına yakma
yeter….