...1979 tayinim Uşak , asker dönüşü öğretmen olarak atanıyorum , çocuklar daha küçük , biri kucakta biri çocuk arabasında biri yaya , hafta sonları sağa sola kuzeye güneye öylesine kısa kır gezintileri yapıyoruz Uşak sınırları içinde , bir hafta sonu merkezden dışa doğru çokhozlar dediğimiz bir alan vardı , yanı başında bir dere yatağı , o yıllarda (1982 ) bu dere yatağından bol su akardı , hatta yalın ayak karşıya geçer tekrar dönerdim serinlemek için , burada suya yakın bir noktada ailecek kendi başımıza piknik yapardık , küçük çarşıdan yürüyerek , bir elimizde çocuk arabası , biri kucakta çocuk ve diğer elimizde yiyeceklerimizle böyle gelirdik , ve güzel geçen bir gün olurdu , ayakkabılarımı çoraplarımı çıkarır öyle dolaşır , dereye yalın ayak girer çıkar veya oraya gelen aile çocukları ile top oynardım , bir iki defa buraya gelmiş her defasında mutlu dönmüştük , öyle ki ikindi namazı için hiç tanımadığımız bir evin kapısını çalıp çocukların ihtiyacı ve eşimin namazı için izin isterdik , Allah razı olsun öyle içten samimi karşıladılar ki namazlarımızı eda ettik çıkarken elimize bahçenin domateslerinden , köy peyniri ve yufka ekmek tutuşturmaları insani,ahlaki ve bir SAYGI SEVGİ GELENEĞİNİN inancının insanları olduğunu gösterir davranışlardı , güzel insan , güzel ahlak , cömert ve paylaşımcı bir yaklaşım görüyorduk buranın güzel insanlarından , başka bir hafta sonu çokhozları geçerek sorkun köyüne kadar uzanan yol üzeri sağda genişçe bir bahçe içinde bir ev vardı , ne güzel ocak yakmışlar sac üzerinde yufka-gözleme yapıyorlar , geçerken selam vermiş işlerinde kolaylıklar dilemiştim , meğer okulumuz öğrencilerinden birinin eviymiş , israrla davet ettiler , çocuklar için harika bir kır alanıydı burası , Allah razı olsun , bizi memnun etmek için ev halkı seferber olmuşlardı , çok mahcup oluyordum , kimseye yük olmak tarzımız değildi , fakat öğrenci evladımız çok koşturdu , çocuklarla ilgilenmekten sofrayı açmaktan hayli yoruldu , bir şaka latife yapmam gerekiyordu , sözlü ders notunu bugün gösterdiği performans ve eksiksiz hazırlanan sofra sunumu için vereceğimi söylemem herkesi güldürmekle kalmadı , anne-babasının memnuniyetine sebep oluyordu , öğrencimizin sevinçli mutlu duruşu da bunu gösteriyordu , ve yenen ikramlar , arkasından içilen çaylar üzerine türk kahvesi , daha ne olsun du , harika bir hafta sonu daha geçiyordu , Allah razı olsun bu güzel insanlardan , iyi ki hafta sonları böyle dinlendirici ve mutlu güzel geçiyordu , evet hiç arabamız olmadı uzun yıllar , hem ehliyetim yoktu hem araba sürme tecrübem hem de paramız , neredeyse çok arkadaşın arabası vardı , kimseye yük olmayı gerçekten hiç istemedik , böyle biz bize daha özgür ,daha plansız , sanki daha gerçekçi oluyordu , istediğimiz saatte çıkıyor dönüyorduk , çokhozlar tarafına daha çok gelir olduk hafta sonları , buraya gelirken su deposu yolu ile gelirdik , çünkü bu tarafta doğala ekmek fırını vardı ve buradan bu nefis ekmeği almak ümidi ve isteği ile bu yöne ağırlık vermiştik , dönerken de çayın öbür tarafından şehre girerdik , diğer hafta sonları şimdiki yeni garaj mevkisi olan yerlere giderdik , buralar dikenli tarlaydı bomboş bir araziden ibaretti , zaman zaman luna park dediğimiz eğlence mekanı kurulurdu , Uşak benim bulunduğum 1979-2000 yılları arasında gerçekten gelişmesini tamamlayamamış klasik bir anadolu kasabası görünümündeydi, fakat haklı gelişmesini gösterecek bir potansiyele sahip ticari ekonomik ve sosyal açıdan hareketli ve canlıydı , halkın neredeyse yarısına yakını Uşak dışından gelip yerleşen insanlarla doluydu , barışık halde el birliğiyle yaşadıkları bu bereketli topraklar için çalışıyorlardı, benim kaldığım 1979-2000 yılları arasında özellikle tabakhane ve tekstil ve iplik , Karahallı iiçesinde her evin zemini tekstil tezgahları geceli gündüz çalışırdı , Eşme , halı ve kilimleri ile ileri seviyedeydi , Sivaslı bağcılık ve üzüm ürünleri ile ,Ulubey tarihsel dokuları itibari ile dikkati çekiyorlardı , Uşak merkez peluş battaniye üzerinde ciddi yatırımları olan konumdaydı şimdilerde modern ve kalkınmış ve beklenen ticari atılımı ile hak ettiği alkışı ve takdiri almıştır , bir çok samimi arkadaş ve çevre edinmiş olmam yanında bu şehre öyle alışmış ve sahiplenmiştim ki beni buralı zannedenler bile vardı , hatta 2000 yılında istanbul'a tayinim çıktığı için vedalaşmaya gittiğim marangoz mehmet kula , sen buralı değil miydin ya hu..! demesi çok hoşuma gitmişti ..

 

 

 

17.12.2017

mustafa kaya

 

( Uşak 1979 başlıklı yazı cirik tarafından 8.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu