ve büyüdük
buğday başaklarıyla
yorgun bir sarıyla
esmerdi tenlerimz
uzakta akan suya koşardık
göğe vururdu seslerimiz
Fırat (karasu) kenarında
kaydırak oynardık
hırçın sularda çimerdik
gümüş rengini severdik suyun
sal taşları vardı kıyısında uzanırdık
bizim şezlonglarımızdı
gün boyu ısınmış güneşlenirdik
sudan çıkınca sıralanırdık
bağ bahçe şahra işleri olurdu
çalılardan korkmazdık
dizlerimiz çizilip dururdu
neşemiz gökyüzünü doldururdu
böğürtlenler hardalımızdı
ellerimiz boyanırdı yaş ceviz yemekten
sakız kanatırdık işlemeli bayırlarda
bostanlar kavun,karpuz,salatalık
biz masum çocuklardık
hikayeler, komik sözler anlatırdık
bostanlara dalardık
uç uç böcekleri gelirdi çekirgeler de,
sinekler hep vardı
bir yanımızda ağustos böcekleri
bir yanımızda Fırat(karasu) akardı
biz hep kaydırak oynardık
Mustafa kaya
03.07.2006 / Ağın/vahşen