Bıraktım artık elvedaları
Giyindim yüreğime, ruhuma sevdaları
Görenler şaşkın şaşkın bakıp anlamıyor
Yüreğimdeki anlamları.
Geziyorum sokaklarda mahalle aralarında
Kalmıyorum artık gerilerde
Yaklaşıyorum kaçıyorlar
Deli var diye bağırıyorlar
İçime doğmuştu sevdayla saracaktım
Yanlarına yaklaşıp hal hatır soracaktım
Bir nasılsınız diyecektim
Demli iki çay söyleyerek muhabbet edecektim
Soramadım.
Sarılamadım.
Nasılsınız diyemedim.
İki demli çayı karşılıklı içemedik.
Korona vardı sarmıştı yalnızlığı gelirken
Uzaklaşın sarılmayın
Hal hatır sormayın diyerek
Anlayamadım zaten anlatamadım
Sordum korona ’ya neden ellerimizi bağlarsın
Ne dedi bilir misiniz?
İyi günlerde sanki çok mu elleriniz uzanırdı ellere?
Dikkat eder miydiniz o dillere?
Demir kapılarla kapalıydı kapılarınız
Her kapanışında kapılarınız, üzerinize nefreti atardınız
Ne arayan ne soran vardı birbirinizi
Şimdi geldim iyice açtım arayı
Yıktım yalandan kurulmuş her bir sarayı
Yüzünüz zaten karaydı. Ben sürmedim karayı
Ben açmadım siz açtınız arayı
Siz açtınız yarayı
Eee, bundan daha iyi ne olur?
Minnet edin borçlu kalın bana
Şaşırdım kaldım
Yanlış mı anladım?
Mutlu mu olsam?
Yoksa ağlasam mı?
Cenaze namazımı mı kılsam?
Avlusuz bir mekânda
Tabutsuz
Oysa karşıdaki avluda dünden öncesinde vardı
Diz boyu açan güneş ve uçan neşeli güvercinler
Çocuk çığlıklarıyla doluydu avlu cıvıl cıvıl
Avluda oturan insanların gözlerinde neşe
Başım önde, Korona her yerde gezerken
Kaldım kendi yalnızlığımla
Aramızdaki mesafelerin anlamsızlığıyla
Anlayamamanın çığlığıyla
Mehmet Aluç