Milattan önce gitmiştin değil mi?
Dönseydin o zamanlar
Tarih Semiramis’in yerine Babil’in asma bahçelerini
Benim sana yaptırdığımı yazacaktı
Seni çok aradım eski çağlarda
Ama yerine gönlümde ilk ateşi ben buldum
Sümerler ’den tarımı öğrendim
Mezopotamya’daki verimli topraklarda
Hüzünlü elimde kara saban
Umudum da bir çift öküz gücü en taban
Ekim de kıvılcımların ağzını açtım
Yüreğimden avuç avuç toprağa saçtım
Yokluğun kıpkırmızı göverdi
Gümüş kaplamalı kasım ayında
Yerden biten ateşi görenler mi demiş acaba
Kasımda aşk başkadır diye
Kar tutmadı ısının geldiği yer derin
Cemre toprağa düşünce yekindi alevin
Susadı dili damağına yapıştı hasretin
İklimlere sığmadı düşlere doldu bulutlar
Bir gözümden Dicle öbür gözümden Fırat aktı dibine
Sulandıkça büyüdü yedi verdi başaklar
Harmanlar yüzyıllara sığmadı
Yanar dağlar gibi geldi beri
Mahsulün lav olup püskürerek aktı geri
Yufka yüreğimde ki ambarda hazırdı yeri