"Zulmedenlere meyletmeyin"
Göç eden kuşların bile, vakti zamanı geldiğinde, yaradılışları gereği bir göç zamanı, mevsimi, vakti var, soğuktan sıcağa göç, yaşamak için nihayetinde, herşey bir düzen ve intizam içinde hareket ediyor tüm kâinatta.
Haliyle insanoğlununda bir yerden başka bir yere göç etmek için nedenleri olabilir. Diyelim ki bir ülkeden başka bir ülkeye göç etmeye çalışıyoruz. Gideceğimiz ülkenin belli kuralları var, şartlar oluştuğu zaman, uygun görüldüğünüzde, ihtiyaç halinde kabul görüyorsunuz. Elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz.
İnsanın bulunduğu yeri imar etmesi daha yararlı olur belkide. Göçten başka çıkar yolu kalmayanlar daha da dikkat etmeli. Daha güzel bir yaşam peşinde olmak, helak olmak değildir. Daha teennili olmanız gerekir. Ne orada ne de başka yerde aradığınız yer yoktur. Siz, aradığınız yeri icat edeceksiniz biiznillah. Daha kapsamlı ve daha rahat düşünmeli ve sabırlı olunmalı.
Lâkin birde göçe zorlananlar, yerlerinden yurtlarından kovulanlar, zulüm gören, zalimlerden kaçanlar...
Elbette kaçmak çözüm değil, kaçak köçek yollardan, umut yolculuklarına çıkıp, yok olup gitmek kim ister ki...
Ezcümle, mobbing gelir aklıma, özel kamu sektöründe firmalardaki psikolojik baskı, bezdirme politikası. Aslında heryerde var, güçlünün güçsüze karşı insanoğluna yakışmayacak şekilde, sünnete uygun olmayan söz, fiil ve ters davranış sergilemesi. Her iki taraf içinde zararlı. Temel sorunları çözmek için çareler bulmak yerine ezmek, zulmetmek.
Aynı şekilde, Bangladeş' ten umuda yolculuk olarak hareket eden insan kaçakçılığı yapan gemiden kaçan Arakan' lı Müslüman bir göçmenin cep telefonuna kaydettiği görüntülerin kareleri düşüyor aklıma... Hınca hınç insan dolu, rota var mı yok mu belli değil, kaçakçılardan zulüm gördüğü kareler, misillemeler, ne için, biraz su biraz pirinç istedikleri için. O teknenin içinde buluyorum kendimi, karanın görünmediği, denizin ortasında, sesini çıkardığında seni yutan. Kadınlar ve çocuklar, aç, susuz ve perişan. Erkekler güçsüz, zayıf ve acizler... Kimbilir hangi hayaller ile bindiler o kırık dökük tekneye, ellerinde kalan son paralarını teslim ettiler canlarıyla kimbilir...
Neden kaçıyorlar?
Niçin kaçıyorlar?
Buda' nın heykellerine tapanlar, Budizm inanışına sahip Myanmar Cumhuriyet Birliği Ordusu ile Arakan Müslümanları başbaşa... Bir tek Allah'a tapanlar ve elleriyle yaptıkları Buda heykellerine halen günümüzde bu çağda tapanlar.
İşte bu, onları göçe zorlayan. Baskı, zulüm, topraklarında yaşatmama. Myanmar ordusunun Arakanlılara uyguladığı. Tıpkı Hz Kur'an'da bahsettiği gibi. Elleriyle yaptıkları Buda gibi heykellerine tapanlar, firavunlarıyla birlikte yok olup helâk olup gidecekler, İslâm'ın gelip onların saltanatını yıkıp, barış ve huzur getireceğinden korkuyorlar.
Yine bir... İzm çıkıyor karşıma. Budizm... Ne faydası var ki insanlığa...
"Zulme rıza zulümdür, taraftar olsa zalim"
Bakıyorum, devletimin, yaşadığım ülkede, Türkiyem'deki azınlıklara tanınan din, dil vb özgürce yaşadıkları haklara...
Sonra yine, Kur'an ve Sünnet'e uygun göçmen politikasıyla huzur buluyor kalbim. Müslüman bir ülke olarak zalim olmadığımıza, zulme sessiz kalmadığımıza seviniyorun. Öte yandan yaygara koparan, seviyesizce üslup sergileyen muhalefetin göçmen söylemlerine göz atıyorum, Kur'an ve Sünnet'e ters, İslâm'a bir hizmetleri yok. Kâinatın sahibinin indirmiş olduğu, kıyamete kadar her zaman korunacak olan ölçümüz olan Hz Kur'an'a göre hareket eden ve İslâma hizmet eden devletimemi inanmalıyım, yoksa hiçbir ölçüyü kabul etmeyen, ağzına geleni söyleyen, küfre batmış, nefislerini ön planda tutan ve tek derdi devleti yıkmak, yok etmek olan, ülkemi diğer batıl ülkelere tercih eden ve Müslüman'a zulüm yapılırken, sessiz kalan Kur'an ve Sünnet'e dine ters olan muhalefete mi?
Tefrikaya düşmek bir müslümana yakışmaz. Bir tek Allah var. Ve yüreği şefkat ve merhamet dolu, şehitlerin kanlarıyla sulanmış bir tek Vatan var.
Ve" Bu zamanda en büyük bir ihsan, bir vazife, imanını kurtarmaktır, başkaların imanına kuvvet verecek bir surette çalışmaktır".
Kıymet biline...
"Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz."
Sevgili oğlum,
Sen sen ol, ellerimiz ile yaptığımız heykellere sakın ola ki tapma. Bizim tek bir ilahımız var, O'da Allah'tır hiçbir zaman unutma...
Lütfiye Çanacık