Yerle yeksan günün bitiminde sökün
eden umudun y/eli…
Akla zarar aşkın meşrebi, öykündüğüm
huzurun da adresi olmalı gün ışığı ve gecenin matemini örtündüğüm mabedin dahi
kundaklandığı zifiri karanlığı müzmin gölgelerin ve o münafık renkten firar
eden bir yenilginin ertesi ve işte düştüm yola yeniden ta ki savrulacağım ölüm
denen aksanında sonun dirliğe uzanan bir ömrün tecelli edeceğine dair bitimsiz
özlemimle kanıyor sözcüklerim renginde dikte ettiğim hüznüme sadık bir esinti
şiirlerim tufan ya da hengâme lakin gönül gözüme sadık bir düş perisi elbet
ilhamımı tetikleyen huzur öncesi tek dileğim…
Yanık sesinde özlemin, derme çatma
bir kulübe
Sığındığım, sığınağım
Ölüm öncesi bir yenilgi
Kendimle kapıştığım ömrün
Kim bilir kaçıncı perdesi…
Aşkın hitabesi sadece özlem
Yükseldikçe çıtası sevginin
Katlanan nice hüzün yüklü günce
Satırların akışında
Yüreğin nakşında
Varlığa binaen
Hiçliğimle tokalaştığım ölüm öncesi.
Muhafaza ettiğim ne çok şey
Rengim, ruhum, atlas yorganım
Elbet mabedimle sevişen matemim
Hak yoluna düşkünlüğüm ve dostlarıma
sadakatim
Bir hezeyandan arda kalan
O sızıda büyüyen
Rahmetin akışına kendimi bıraktığım
Koştuğum sadece Rabbime
Beşeri aşkların nesine ki öykündüğüm?
Bir haletiruhiye ki
Dinginliğe özlemim
Sözcüklerse bahşedilen
Yorgun külliyem
Teninde mevsimin sarı yaprak;
Tininde aşkın
Çaresizliğime kefil kalemim
Kanayan sözcüklerden
Doğan ay ışığı ve umut.
Renklerin en güzeli elbet beyaz ve
pembe
Gel gör ki siyaha da sadık ruhum
Ki mutluluğun değere bindiği
Mutumda heyelan
Topraktan geldim ve gideceğim
Yer de belli öncesinde ömrün
Sefasını sürmekse günün
Ne gam ne gam…
Sökün eden yeni gün
Yeniden doğmaksa ne mümkün
Kaykıldığım şu eksen
Kaynama noktası mevsimin
Derme çatma olmasa keşke yürekte
saklı tuttuğun
Tutunduğum hayata
Tutamadığım yaşımla
Renklerin en makbulü
Elbet sırça köşkümden kovulduğum.
Sınandığıma binaen
Gezgin ruhum
Firari yüreğim
Aşkın k/özünde
Yana yakıla emeklediğim
Bir tebessümse dilediğim
Gülümsemenin şiarı elbet
Gönle düşen o tek hece…