Renkler mülayim bu gün hatta
saçlarımın buklesinde sarıdan bir güneş içimde sönmeyen ateşe de eşlik eden
bilumum imge az evvel kaçırdım vapuru ve işte yine ertelediğim mutluluğu.
Ben ki bir şimendifer.
Ben ki sönmeyen bir ateş
Vapurun bacasından nazlıca s/üzülen
duman.
Elbet yaktığım kadar yazdığım
mektuplar…
Yandığım yalan değil
Boşa döktüğüm gözyaşı
Günde kalan son zerrem
Geceye kayıp eşlik ettiğim
Her gizemde saklıdır yüreğim
Yüreğimden seken bir kurşun
ağırlığında
Ön sözü mü şiirlerin?
Yoksa yazmadığım bir hikâye mi?
Esir edildiğim bir ömür…
Fiyakalı bir iklim gerçi miadı doldu
ama güneşin
Surlarda saklı sırlar
Şehrin sönük nefesinde
Açan bir şiir gibi
İki büklüm heceler
Yalnızlığı tavan yapan gecede
Anadan üryan ay ışığı
Hem de tembihli dünden…
Günü kovalayan umut gibi
Sarktığım pencereden
İdmanlı acılar
Süklüm püklüm gövdesi
Kurumuş kökünde İlahi bir beste adeta
Rabbine yalvaran tüm insanlık
Canlıdan canlısına şerh düşülesi
yalnızlık.
Göğe kamp kuran bir bulut sessizliği
Çömdükçe mevsim
Ah, irisinde gözlerinin
Açan çiçekler
Oysaki kışın ortası
Hükmeden sadece Yaratan
Hele ki; ol, dedi mi.
Vakitli vakitsiz örtüyorum hüzünlerin
üstünü
İman gücümde saklı tuttuğum
Sabrım şükrüm ve yarı ölü nefsim
Boyumu aşan dalgalar
Köpüren iç sesin meali gibi
Kıyıya vuran her duygu
Ruhun kanat çırptıkça boşluğa
Denk düşen bir melodi adeta
Bentlerden taşan iklim
Rüzgârı kasvetli bir sunum belki
Kışın soğuk yüzü
Yine de yürekleri sıcak tutan bir kar
tanesi
Yağdı yağacak bulutlardan…
Firar etmek adına zamanını kollayan
Bir içimlik olmasa keşke şiirler
Günden sarkan
Yarına uzanan ruhu evrenin
Kayboldukça dinginliği yüreklerin ve
mevsimlerin
Şaibeli bir kulpu da kırdı mı kader
ezelden
Rahmetin miadı dolmaz üstelik
Aşkın da ilhamını serperiz bir bir
Ne serzeniş ne avuntu
Kul köle olmak değil hem nefsine
Sırat Köprüsünden de geçtik mi..
Hitap ettiğim hangi yaralı yanım
Mizacımda saklı hem nazım
Niyazımı tek bilen dillendiren
Bir yemin gibi
Üstüme ettiğim
Çarpılmadan günün birinde
Başa aldığım ömrün temsili resmi
Elbet içinden firar ettiğim her gülüş
Mahal veren neyse acıya
Sırık düşlerin de muadilidir şiirler
Yoksa ne gelirdi elden?
Sazı var sesi yok mevsimin
Sihri var şirki yok hayallerin
Bir var bir yok saklı tuttuğum
neşemin de
İz düştüğü hangi gün hangi gecede
saklıyım hani?