Seni hiç görmedim ama senin beni
görebildiğine inanıyorum tüm içtenliğimle: seni tanımasam da bu dünyadan
ayrılman adına üzgünüm ve senin varlığındır belki de annene duyduğum sevgi ve
hayranlığı büyüten işin ilginci anneni de yazdığı kitaplardan tanıyorum.
İçten bir anlatımı var sevgili
annenin ve bayağı etkilendiğimi söylemeliyim onun sadık bir okuyucusu olarak ve
satır arasında senden bahsettiğini okuduğumda duyduğum sempati başka bir boyut
kazandı.
Bir evlat için anne acısı neyse anne
için de tarifsiz bir acı, evladını yitirmesi ve annenin gücünü nereden aldığı
zaten bizlerde de olduğu gibi İlahi bir mucize.
Pek çok kitabını defalarca okuduğum
sevgili yazarımın içten ve insana kendini iyi hissettiren sayısız söyleşini de
televizyon ekranlarında izlemem pek çok konuda bana yardımcı oldu.
Sevgili Gülüm, hayatın açılımları
derken kapanan kapılar ve bir anda elimizde olan bir kitaptan herhangi bir
yazıdan etkilenmemiz değil mi zaten bizi bize sunan ama en güzeli yaşanan pek
çok tevafuk neticesinde her şeye kadir Rabbimizin de bize yardımı ve bir
şekilde birbirimize ışık oluyoruz yol oluyoruz dost oluyoruz.
Dostluğun tanımı ve dokunan eli bir
tek dostane söylem bir selam bile pek çok açıdan acılarımızı da sağaltan.
Öncesinde ciddi anlamda annene ithaf en
bir mektup kaleme almak bilfiil adresine göndermeyi çok istemiştim ama annenin,
senin gidişinden sonra yaşadığı olası büyük acıyı ne deşmek istedim ne de
kendimi hazır hissettim belki de bir şekilde tanışmamıza vasıta olacaktı ama
söz konusu evladının ahrete intikal etmesi ise bunu hak görmedim kendimde.
Kim olduğun ve yaşadıkların sana özel
ama kendimi sana yakın hissetmem de bana özel belki de bu dünyada edinemediğim
ruh eşimdir beni sana yakın hissettiren ki bu ruh eşi tanımına denk düşen ne
bir kadın ne de bir erkektir sadece yüreğimde taşıdığım/taşıyacağım bir gönül
dostu bir Allah dostu ki…
Şükürler olsun ki; bana bu duyguyu
hissettiren kıymetli dostlarım var ama en yakın dostumu yaşarken ölü saymama
vesile olan o hayal kırıklığının ardından korkuyorum artık sevdiklerimi
kaybetmekten bu yüzden içimde taşıdığım sevgiyi pay ediyorum tüm sevdiklerime
ve en çok da Rabbimi seviyorum ki hep de böyle olmuştu bir ömür ama bir anda
kendimi çok başka bir boyutta bulmamın akabinde daha da büyüdü sevgiye olan düşkünlüğüm
ve açlığım.
İnsanları yaşatan duygular var.
İnsanları yaşarken öldüren duyguların
olduğu gibi, sevgili adaşım.
Ve…
İnsanları insanlardan kopartan acılar
da var ama en kötüsü insanın kendinle olan mücadelesinde başka insanları gelip
de ket vurduğu o kabullenme duygusu ki insan herkesi kolaylıkla
kabullenebilirken bir şekilde kendini uzak bir köşeye fırlatıp atabilmekte.
Tecrübe ile sabit, sevgili Gülüm.
Kendimi sevebilirken bir anda bana
yöneltilen çirkin ve yakışıksız bir sıfat yüzünden anlaşılmaz bir şekilde
hayatımı fırtınalı kıldım çünkü engin bir sevgi iken bana bahşedilmiş olan
kendimi sevmek yerine başkalarını çok sevip kendimden de uzaklaşmama sebep oldu
pek çok insan hayatımın da pek çok evresinde.
Kaç yaşında olduğunun da bir önemi
yok ve kim olduğunun çünkü seni kendime yakın hissettiren tarif edemediğim bir
duygu.
Annende hissettiğim sıcaklık ve benim
de insanlardan yana olan hem beklentilerim hem de bana yaşatılan hayal
kırıklıkları ve acılar beni insanlara yaklaştırdığı gibi pek çok seferde
uzaklaştırabildi de toplumdan ama her halükarda seviyor olmayı becerdim ve işte
işin boyutu değişti.
Ne renksin peki?
Peki, ben ne rengim?
Kaç yaşında isen biliyorum ki yasım
kadardır yaşın belki de senin yasın kadardır benim büyümeyen yaşım.
Değerli bir yazar olan sevgili annen
uzun zamandır kitapları ile bana yoldaş ve öyle bir tevafuk ki onca kitapta
sadece bir cümlede adına rastladığımda bende uyanan hissiyat seneler sonra
gelip de kaleme dökülmekte.
Belki de ben senim, Gülüm ya da sen
pek çok insan yerine konabilirsin.
Sevdiğimiz insanlar bir de
kaybettiklerimiz elbet insan en başta kendini kaybedebilirken…
Sahi, ben kimim?
Bunun cevabını ta dört yaşımdan beri
arıyorum.
Öncelikle evlat sonra öğrenci sonra
hayalperest derken bir beyaz yakalı akabinde öğretmen sonra yeniden öğrenci ve
son sekiz senedir yazarak kendime çizdiğim yol ama an itibari ile kendime
yazar/şair deme lüksüm yok çünkü buna ben değil okuyucu karar verebilir ancak
ve işte bu son sene zarfında sayısız yazı ve şiir kaleme aldım aslında ben bir
ömür kendimi kale almazken Rabbim bana bu imkânı sundu.
Annenin bir konferansına gitme şansım
vardı ama olmadı. Çok da üzülmüştüm o gün ama çok istiyorum annenle tanışmayı
ama bunu da kadere bıraktım.
Her gidiş aslında yeni bir başlangıç
ve ben doksan dokuz köyden kovulup yüzüncü köyümde kendime yeniden bir hayat
inşa ettim elbet çok geç kazandım o farkındalık sayesinde adeta yeniden doğdum.
Sezilerim.
İç sesim ve de.
A, evet, bir de dış sesi kattık mı,
sevgili Gülüm ama yazarken hâsıl olan çok başka bir çağrışım ve bir ömür sessiz
kalmışken hayata ve insanlara ve de kendime kalemimle ses oluyorum içimde olan
biteni elbet dış dünya da başlı başına bir etken iken her şey birbirine giriyor
ve ruhumla sentezleyip kalbimle görüp bir şekilde kendime o boş beyaz sayfaya
teslim ediyorum.
Hayatla olan ilintim, ilintin aslında
her kimse nerede mutlu oluyorsa…
Ben severek mutlu olurken kendimi
sevmeye de geç kalmışken işin ilginci bir süreliğine kendimi ihmal edip dış
dünyaya odaklanmışken sonra inzivaya çekilip yaşadığım sorunlarla hemhal pek
çok şeyden pek çok insandan da elimi eteğimi çekmişken…
Seni tanımayı ister miydim? Yaşadığın
acıları bilmeyi ya da?
Ya da sen ister miydin sana seslenen
adaşınla tanışmayı?
Yoksa bazı insanların yolu asla kesişmemeli
mi?
Ya da insan kestirmeden gidip sadece
kendini mi yatırmalı masaya?
Kader neyi buyuruyorsa biz de ona
tabiyiz madem üstelik Allah, kuluna taşıyamayacağı yükü vermezken…
Bunca yıllık ömrümde adımı taşıyan en
fazla altı ya da sekiz kişiye rastlamışımdır ve isimlerin insanların kişiliğini
yaşattığına inanıyorum: elbet insanın birden de fazla ismi olabilirken…
Yeter ki insanın içi dışı bir olsun
gerçi bu güne kadar yaşadığım sıkıntılar hep içtenliğimden kaynaklı olsa da ben
yolumdan sapmayacağım yoksa nasıl bakarım Rabbimin yüzüne hem şimdi hem de O’na
kavuştuğumda…
Devamı olur mu sahi bu mektubun?
Sen istersen eğer ya da kader ön
görürse neden olmasın?