Hangi düş’ün imla hatasıydın ve hangi
hüznün müridi?
Cafcaflı ön yargılara düşkündü
insanlar madem, son gülen miydi söyleyecek olan son sözü?
Bir mevsimdi hüzün bahçesi
Irkı olmayan bulutlardı güne damga
vuran
Öznesi yalandı gizemin
Gizin izinde saklı sitemin de vasisi
hayaldi.
Ömürdü biçilen aşkın kefil olduğu
Yıldızlı bir gecenin meali
Elbet şafağı atandı sevgi
Müridi özlem olsa bile
Çaresizliğin ihya ettiği.
Devşirme idi imgeler
Uleması evrenin hacizli düşler.
Kiremitler kırılgan
Aşk illa ki yüklü hüsran
Özverisi neydi mevsimin?
Kılık değiştiren sancılı ferman
Söylemeden susan
Açmadan solan.
Yalnızlıktı mademki ifşası gecenin
Şiirlerdi dilemması yüreğin
Göğe konuşlu hangi hayal?
Yürekten sökün eden hangi özlem?
Kimliği neydi sahi sahipsizliğin?
Aşkın evrelerinde gözlenen aşikâr
Yalanla sırdaş kimse kinayelerden
uzak geçmeliydi
Yaşam.
Bir nebze de olsa zor muydu sahi
sevilmek?
Rücu eden her zerrede saklı keramet
Devingen yüreğin meczup tanrısı
Aşkı bahşeden en çok da hak eden tek
yürek.
Kördü imlalar
Kanayan yüreğin dermanında saklı
nidalar.
Nirengi noktası sevincin
Kaykıldığından da öteydi küsmekle
iştigal
Bir mevsim bir tabu bir renk
Kristal yüreklerin semazen gölgesine
aşk gerek.
İçtenliğin manivelası
Sökün eden dirlik ve iyi niyet
Hayatın da uleması o sihirli değnek
Elbet uzandığım seccade
Artık kimse aşkı kırıp geçen hece
hece
Kimse yalnızlığın tokalaştığı her
sözcük her renk
Karaydı gecenin tokası
Perçeminde ömrün
Peçesine saklanan bir devrin
Pençelerini geçirdiğim hangi hüzündü
sahi
Saklı tutulası aşkın her zerresi…
Kaybolan ve kaybeden hep masumiyet
Örgün bir elemle saklı doludizgin
yürek
Ardıç kuşunun kırık kanadı
İnsan olmaya daha kaç fırın ekmek
gerek…