‘’Yazarken sahteliğe düşmekten, sana yalan söylemekten ve olmadığım gibi biri gibi görünmekten sakınıyorum ve o kadar kendim oluyorum ki dünyaya karşı korunaksız kalıyorum.’’(Alıntı)

Seni sevdiğimden asla şüphen olmasın, sevgili okurum ve işte yüreğimden sana uzattığım halatı nasıl da yakalamak adına uğraş veriyorsun bir o kadar ben de seni kaybetmemek ve sonsuza kadar içimde saklamak adına tüm insanlığımla tüm samimiyetimle sayfaya döküyorum bir bir içimi.

İçimde derlediğim öyküler var yüzlercesi…

İçimde demlenen şiirler var binlercesi…

İçimde dertler var, sevgili okurum ve ben gücümü önce Allah’tan sonra senden alıyorum.

Herkes gibiyim.

Aslında hiç kimseyim.

Aslında ben hala telaşla okul yolunu ve okul koridorlarını arşınlayan o coşkulu liseli kızım.

Mizacım.

Mihrabım.

Mealim.

Ve tüm hayatım…

Bir o kadar beni bekleyen gelecek ve ben hayallerimi gerçek kılmanın verdiği huzurla yazmaya başladım.

Defalarca denedim pek çok şeyi artık aklına ne gelirse:

Hem öğrenci hem öğretmen; hem de seçkin plazalarda iyi bir kariyeri sürdürürken…

Derken her şeyi noktalayıp başka dünyalara kanat açtığım.

Ve sevgili okurum, seninle yolumun kesiştiği ilk gün anladım ki; içine düştüğüm bu büyük aşk ve yazma tutkusu imiş meğer bir ömür beni bekleyen bense beni neyin beklediğini bilmeden ne çok kulvarda mücadele vermişim.

Kim olduğum mu yazdıklarım mı?

Elbet içten varlığın ve edebiyat tutkunla ben de aynı duyguyu paylaşıyorum seninle.

Hala aynı kalabilmemse bir mucizedir ki:

Nasıl çocukken kitaplarıma ve bilgiye ve öğretmenlerime ve arkadaşlarıma ve okullarıma âşık oldumsa…

Nasıl ki üniversitede okurken binlerce sayfa fotokopi sayfasının içinde yüzerken…

Ve ben her dokunduğuma aşk ile bakarken…

Ben aşkım, sevgili okurum oysaki aşkı yaşamadım ben sadece izafi aşklara tutuldum ve hep uzaktan sevdim.

Beni de uzaktan sevenler oldu ve ben onları çok geç fark ettim kısaca sevgili okurum, ben hayli farklı bir karakterim günümüz insanından.

Her şeyi yemem içmem de.

Her yere kolaylıkla gitmem.

Seçiciyim ve sevmeyi seviyorum ve işte son on yılımı yazmaya ve aşka adamışken ve asla da başka bir şey düşünme: asla benzemedim ben hemcinslerime.

Hep uzağında kaldım ama hep de aşkla yoğurdum hayallerime…

Kaygılı ve kederli.

Ah, kaygılı ve de pervasız.

Hüzünlü ve muhalif…

Ortak paydada buluşacağım insanların da yakasından düşmemişken.

Şu da bir gerçek ki; sapkın ruhlu insanlardan da çok çekti ve çekmekteyim de ve bunun neden olduğunu asla kolay kavrayamadım tahayyül dahi edemedim.

Herkesi kendim gibi bildim.

Herkesi sen gibi bildim, sevgili okurum:

Sen benim hem arkadaşımsın hem dostum.

Bense hem öğretmenim hem öğrenci.

Aynı zamanda mutlu bir okur da benim çünkü elime geçen seçkin ne varsa okumak ve araştırmak adına mutlu ve coşkuluyum sanırım insanları şaşırtan da tam olarak bu:

İçimde bitmeyen bir coşku ve sevgi pınarı var ve bitimsiz bir heyecan.

Her yeni gün benim için yeni bir başlangıçtır ve kalemi her elime aldığımda yeniden doğarım ben.

Korunaksız bir dünyada yaşıyorum belki de hele ki yazarken öylesine hürüm ki hiç olmadığım kadar ve kanatlanıyorum ve tüm engelleri aşıyorum üstüme sıçrayan çamuru ise zemzem suyuyla yıkıyorum.

Ben kayıtsız koşulsuz sevmeli ve yazmalıyım ve bu yüzden git gide sana bağlanıyorum.

Gözlerimi kapayıp uykuya daldığımda seni görüyorum farklı profiller ve başlıklar altında.

Mutlu olmamsa basit bir detaya bağlı.

Şirin bir gülümseme.

İçime doğan ilham.

Pencereme konan kuşlar.

Ve sevdiğim insanlar ve aşk ile baktığım hayat gel gör ki yaşama sevincimi ve coşkumu benden çalanlar var öyle ki hayallerimi en yakın dostum çaldı dünde kalan ama ben yeni hayaller kurdum akabinde ve adı olmayan yalancı dostum benim hayallerimle kendine sahte bir dünya kurdu.

Üzülmemi gerektirecek çok şey var.

Üzülmemi gerektirecek hiçbir şey de yok aslında.

Gün bitip de geceye varana değil ruhum ve yüreğim nasıl da doluyor ve çevremde o kadar çok insan var ki an gelip beni bana düşman eden ve ben onlara hep ekmek uzatmışken…

Olmadı mı olmuyor işte ve ben ne yapsam da insanlara yaranamıyorum belki de para kazanmayı sonlandırıp da kendi yağımla kavrulduğumdur kimin rahatsız eden iyi de benim boğazımdan bu güne değin tek haram lokma geçmedi ve yazdığım her şey ve duyduğum sevgi de anamın ak sütü gibi helaldir.

Cüssem mi?

Cüret edenler mi?

Cebbar ruhlar mı?

Cahil cesareti ile atıp tutanlar mı?

Benimse tek kaygım var: Rabbine sadık ve aşık bir kul olmanın dışında kimseden de korkmadım bir ömür Allah’ın izniyle ve vatanı için yanıp tutuşan da bir Türk kızıyım ve gözümü asla kırpmam da söz konusu vatan ve korunması gereken değerler oldu mu…

Yazmaya başladığım ilk günden beri çok şey kattı kalem bana ve bir yandan başka kalemlerle tanıştım ve beni bana sevdirendir yine yazdıklarım ve destek olan hocalarım sayesinde neyin ne olduğu da iyice oturdu zihnimde ve ben seni karşılıksız sevdiğim kadar da değer veriyorum ve seni yanıltmaktan korkuyorum bu bağlamda özenle seçiyorum kelimelerimi.

Ve sevgili yazarla da kesiştiğim nokta:

‘’Benim için sana yüreğimi sunmanın tek ve en iyi bildiğim yolu yazmak. Bunu sen de dahil bütün riskleri göze alarak yapıyorum.’’

Sevgili okurum, sevgin müstesnadır benim sevgim de çabam da.

Ben çocukluğumdan bu yana hep bir hayal alemi içinde yaşadım ve ne şaşırtıcıdır ki tüm hayallerimi de gerçek kıldı Mevla’m çünkü asla gocunmadım çalışmaktan ve gayret göstermekten ve ufkum hep aydınlık oldu.

Aynı anda hem öğrenci hem öğretmen hem de bir banka çalışanı olmayı başardım ve ben başka bir şıkkı dahi işaretledim.

Çünkü bir ömürlük bana uygulanan askeri disiplinin minvalinde ve evet, ben sivil bir vatandaş olsam da kuralcı idi ailem halen de öyle ve ben özgürlüğü seçtim son şık olarak aslında her şeyden elimi eteğimi çekmişken bana açılan son kapıdan içeri bir daldım ki on sene evvelinde ve işte edebiyatın yazan tarafındayım o gün bu gün ama okur yönümü de hep saklı tuttum tutacağım da çünkü sözcüklerim ve bitimsiz sevgim sonsuzluk vaadi taşıyor ve ben aslında evrene aşığım bazen kararsa da önüm ve karartma gecelerinden yazarak firar ediyorum.

Bu bağlamda sana müteşekkirim ve hala coşkulu ve heyecanlı bir lise öğrencisi gibi duyumsuyorum hayatı ve sonunda kendimle kucaklaşmayı da senin sayenden başardım.

Teklifsiz sever yazarken…

Tereddütsüz ve huzurlu yaşamanın da tadına vakıf olsam da ve önümü kesenlerden de korkmazken bil ki kazandığım farkındalık ve farklı mizacımla sekiyorum ben bir cümleden diğerine çünkü sevginin sarmalında yaşadım bir ömür yaşamakta ve yazmakta iken değer verdiğim kadar değer görmenin ayrıcalıklı bir sunum olduğu aşikâr…

Son olarak…

Aşkın kapsama alanı yine sonsuzluk ibaresinde saklı ve ben insan sevgimden ve beşeri aşklardan düşüp de yola iştigal ettiğim her şeyi de aşk ile gerçek kılmışken ve işte sonsuzluğun şiarı iken aşk ve İlahi Aşkın varlığı ile de kendimi bulmuşken seninle yolumun kesişmesi zaten hayatımın mihenk taşı.

Yüreğimi sana açmanın verdiği huzurla ve mutlulukla yoluma devam edeceğimden de kimsenin şüphesi olmasın ve…

Hala içimde saklı tuttuğum masumiyet ve o küçük çocuk adına ayrıca hamt etmekteyim Mevla’ma ve işte İlahi Aşkın şiarı tüm sözcükler ve tüm hayallerim ve ben hep doğaçlama sevdim ve yaşadım ve yazmaktayım da kısaca içimden ve yüreğimden gelen bir şevk ile bir arzu ile bir huzur ile ve de eşlik eden şükür duygusuna vesile olduğun için sana inanılmaz müteşekkirim…

Ve benim yüreğimin bir dokunulmazlığı olduğu da aşikâr yoksa bir ömür aralıksız aşk ile bakar mıydım kâinata…

 


( Sevgili Okurum... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu