Düşlerime tedbir kararı getirdi
hukuk: manen askıda ruhum madden büyük ihtimalle haciz gelecek sevdiğim
sözcüklere bense kekremsi sessizliğe bir d/okunuyorum bin ah işitiyorum ve
iletişimi kestim keseli mevsimle iliştiğim her gölgede vakıf oluyorum karanlığın
muhtırasını veren mademki şeytan ve işte aydınlığa çıkıyor yolum bu Allah
aşkıyla d/okunduğum her yüreği de kendim gibi biliyorum bu bağlamda infilak
eden yüreğimden sorumlu tutmuyorum artık yazacaklarımı ama gönül işte: laf
dinlemiyor ve lal sözcüklerin sarmalında tensiye ediyorum ben aşkı vakıf
olduğum kadar aşka tükenmişlik sendromuyla bulutlara konuyorum: sonrası mı?
Mevsimler nidalar ördüğüm göğün
seferi tanığıyım
Muhtırayı verense evren
Evreleri olmayan bir hayattan
sarkıyorum pencere pervazından
Olmadık şeyler söylüyor insanlar
Kimdir iyi kimdir kötü ya da kâfir:
Umurumda değil çünkü bir ömür ayrık
otu addedildi
Gül mizacım ve çiçek dolu gönül tezgâhım.
Hüznüme mil çektiler.
Mimi yoktu öncesinde evrenin
Miadı dolan gülücüklerimi nihayetinde
mimlediler
Ama ben hala aynıyım
Hala masum kaldığıma inanmasa da
iblis ve müridi
Ben ki Rabbine sevdalı aciz bir kul
ve yaşıyorum hayatımı
Layığıyla kul olmaksa Rabbime Mümin
vasfımla
Arzı endam ediyorum günbegün bitimsiz
acılarımı
Sırtladığım ne ki ne?
Sırtımdan geçinenleri de havale ettim
Rabbime.
Bir boyutsa atladığım:
Hava ve su cihandan arakladığım
İyi de atlas yüreğimle saf tutmadım
mı bir ömür sevgide?
Acımı ve rızkımı kucakladığım
Bir Allah’ın kulu da sormadı:
Ne var ne yok, diye.
Bir varım bir yok
Genelde aç gezerim ama gözüm tok
İhbar ederim rüzgârı mevsime
İhya ederim yüreği daha da sevdikçe
İmha ettiğim mazim ve kötülük ve kin
ve nicesi
En çok pembeyi sevdim ben ölüm
ertesi.
Evet, yaşar gözükürüm
Sırtını da sıvazlarım duyguların
Bir haciz memuru gibi neyim var neyim
yok kundaklandığım
Kurcalamadan birini ötekini
Ben sadece önüme ve yoluma b/akarım.
Çiçeğim: koklanmamış
Çizgimde yaşarım destursuz başlamam
güne
Geviş getiren gölgelerden
kaçabildiğim kadar uzağa
Ben ki sevginin tuzağına düştüm düşeli
Ve işte boyutsuzluğumla serildiğim şu
rahle
Kazık kakmasam da hayata
Yediğim kazıkların olmasa da hatırına
Kazayağı acılardan ördüm öreli şiiri.
Makul olana varım
Bazen aç yatar tok kalkarım
İman gücümle beslendiğim doğrudur
Sevgimin karşılığında borçlu çıktığım
da
Lakin alnımın akıyla geldim bu güne
Balçıkla sıvanmadı işte ruhum
Hem güneşim hem rüzgâr hem de uğurum
Elbet sevginin vecizesi
Naftalin kokulu değil şiirlerim ve
düşlerim.
Bir tufan ki bekleyen devranı
Ne Nuh’un gemisi yaklaşan
Ne de Nuh deyip peygamberi yok sayan
münferit gölgeler
Hüsranın dibini gördüm madem
Varsın matemimle örtüşsün içimdeki
haznem ve hazinem.
İtirazım yoktur artık
Sevildim sevilmedim kimin umurunda?
Hizaya geldiğim kadar tutulmuş
nutkumun uğruna
Yazar da yazarım
Yasa bildiğim kadar yaşı ve yası
kalemimle engeller aşarım.
Boyumdan büyük dalgalar
Hala boğulmadığım
Boyumun ölçüsünü de aldığım mademki
bu hoyrat rüzgâr
Bense dalından ayrı düşmüş bir yaprak
Girdabında acının
Gıyabında yaşanmışlıkların
Gark eden bir sözcüğün düşmüşken
tasası bana
Tası tarağı toplayıp firar edeceğim
bu dünyadan sonunda.