Matbu değil düşlerim ve hayallerim
sere serpe.
İklimlerle doğarım her gün iklimsiz
bir hiçim ve öz veri ile sevdiğim ve hemhal olduğum duygular ve sevdiklerim.
Hazanın keyfini sürüyorum bir yandan
da hapşırıp duruyorum. Gecenin nezlesine teslim oldum ve işte kalemin yanında
demli çayımla demleniyorum mavinin her tonunda.
Başıma üşüşen kuşlar var misal.
Örtülü ödenek gibi her sabah
pencereye ekmek koyan annem akabinde nasibim neyse kahvaltıda kuşlarla
paylaştığım çünkü bunun adı sevgi iklimi.
Tek lüksüm sevmek illa ki sevmek ve
coşkuma eşlik eden ve sayacı kırık yüreğimi tamir edip bodoslama sevdiklerimin.
Bir rüzgâr gülü değilim çünkü ben rüzgârın
ta kendisiyim.
İzafi bir rahleye serildiğim ve
düşlerimi ekip şiirler b/içtiğim.
Tonlaması dünyanın bazense tozu
dumana katanlar ve tozu yutmadığım kadar da toz kondurmuyorum sevdiklerime hem
onları sadece sevmekle kalmayıp yüreğimi açıyorum ardına dek elbet eşlik eden
güven duygum ve işte ansızın tökezleyip yere kapaklanıyorum.
Günlerdir düştüğüm yerdeyim. Tama ayağa
kalkacağım kalbimin kapısını çalıyorlar ve nereden geldiği belli olmayan sesler
ve insanlar kalbimdeki yamayı da söküp firar ediyorlar ansızın.
Kalbimin kanadığı günler aldı beni
benden ve ben de başkalarını yüreğine kanattım mı diye kıyasıya mücadele
ediyorum sevgi iklimi ile.
Evet, mevsimlerden hazan ama benim
için her mevsim sevgi iklimi.
Günün nazarında solan bir çiçeğim.
Çiçeğin nazarında devasa bir vazo.
İçimde şakıyan kuşlarsa özgürlüğümü
ilan ediyorlar ve ben hala yere kapaklanmış kalkmayı bekliyorum.
Beklentisiz yaşadığım ve sevdiğim bir
ömür.
Nazenin günler nazenin güller ve
nazenin şiirler.
Hızması yârin.
Hazzı sevginin.
Hamt ettiğim kadar da mutluyum.
Sevgiden üreyen bir cennet önümde
uzanan ve içimde saklı kırgın pervaneler ve kırılgan gök kuşağı.
Elimi uzatsam tutacağım ve ha gayret,
Gülüm, diyorum ama tüm renklerin beti benzi atıyor.
Bir şelale içimde ç/ağlayan ve
ısrarla seviyorum seviyorum da kendimden de uzağım kaç gündür.
Kırgın kalbim ve kırık dizelerim ve
parçalanmış dizlerim.
Günler öykündüğüm.
Bazen günler öldürdüğüm.
Güller açacakken yüzümde güleç
yüzümün solduğu ve tutulan nutkumla sekiyorum tek tek yüreklere.
Kalibresi kaç sahi?
Kalitesi ne peki?
Ne mi arıyorum? Elbet sevecek
birilerini elbet içimde sakladığım onca insan ve sayıklıyorum uykuda.
Sevdiğimden fazlasını sevmekle
iştigalim ve havsalam almıyor ben sevgiyle eşleşirken dünyanın neden tadı
kaçtı, anlamıyorum.
Günlerden gecelere ulaştığım.
Gecelerle tokalaşıp gök kubbeye
uzandığım.
Mintanı mavi gecenin ve yeni battı güneş.
Dikenlerim kanatırken dizelerimi ve
dizlerimi…
Kaybolduğum kadar arıyorum da kendimi
oysaki az evvel buradaydım.
Güneşin batmasının üzerinden
dakikalar geçe kalbimin kapısı çalıyor hızlı hızlı elbet koşa koşa açıyorum ve
işte güneşin gecede ansızın doğduğu…
Saatler ilerliyor nerede ise gece
yarısı ama her yer aydınlık.
Kalemse hazır ol da beklerken bir
bakıyorum ki; sözcükler çağlıyor kalemin kanamalı yüreğinden adeta birer damla
her sözcük.
Duygularımı damıttığım.
Hırpalanmış benliğimle yürüdüğüm Hak Kapısı.
Ellerim terli.
Ellerim boş.
Yüreğimde çalan ziller ve çanlar.
Ruhumdaki esinti ve yalnızlığın ta
kendisi ansızın soluveriyor ve gökten nur yağıyor rahmet yağıyor.
Hınca hınç içim: duygularım
kanatlanmış ben de göğe kanat açıyorum ve hiç olmadığım kadar hafif ve mutlu ve
huzurluyum.
Sevgi ikliminde doğan güneş geceyi
deldi geçti işte.
Ve ben ayaktayım hep de olduğu gibi.
Ayaklanan duygularımsa yalın ayak
yetişiyor imdadıma elbet gökte de bir batında doğan güneş ve ay.
Üstümdeki tozları silkeliyorum.
Üstüme bulaşan çamuru su ile yıkayıp
akıtıyorum.
Berrak gözlerim ve alnım açık.
Yüreğimdeki kırıklarsa çoktan kaybolmuş ve kırağı çalıyor sözcükleri bense
acımı kıtlarken ve katlarken illa ki kat izi ile seviyorum hayatı ve insanları.
Bir şükürse daha da fazlası.
Dilimde Yasin suresi.
Uğruna ömrümü heba ettiğim
sevdiklerim ve ailem ama ben onlarla mutluyum.
Bazen uzağımda bazen yakınımda ama
hep benle olan.
Mutluluksa vardiyalı çalışıyor bizim
semtte. Nasıl ki gecenin nuru saklı inancın izi ve rahmetin de boca olduğu gök
kubbe.
Ayakta kalmaksa iman gücü ile mümkün
ve sevgiyle.
Severek ektiğim tohumla baş veriyor
ve filizleniyor yüreğim ve büyüyor da maneviyatım.
Ben dünyanın en zengin insanıyım
çünkü ben sevgi ikliminde yaşıyorum ve yazıyorum da ve sözcüklerim katık
olurken sevgime ben hala etrafa şaşkın ve gülen gözlerle bakıyorum ve işte tüm
benliğimle duyumsuyorum sonsuzluğun çağrısını ve geçen ağrılarımın ardından
avaz avaz bağırıyorum tıpkı çocukluğumda olduğum gibi:
Ben seviyorum tüm evreni tüm
insanları seviyorum üstelik elimde olmadan…
Sevgiyle kalın sevgili dostlarım…