Terk edilmiş düşlerden ördüm hayatı
ve debdebeli hüznüme riayet ettim.
Göktüm ben göğsünü gere gere seven.
Gündüm ben gün görmesem de gecede
dahi görebilirken önümü.
Savruktu nazı bilinmezin ve
sığındığım niyazım varsın hor görülsün yalnızlığım.
Muteber olan neyse diktim ellerimle
toprağa ve yaşarken inşa ettim ben kabrimi. Üstüme atılan ölü toprağından
kendime bir mabet yarattım elbet O idi izin veren ve üstü örtülü gerçekleri
bana tek tek sunan.
Kıvılcımlar tutuşturdu çırayı ve
kurunun yanında ben de yandım.
İkbalimse hüzün ve işte şerh düşülen
idam fermanım.
İtibar ettiğim hangi duyguysa ihmal
edilmiş yüreğim ve ucundan bucağından yakalamak adına hayatı boy verdi umut en
zor anımda ve ötelenmiş varlığımla kanat açtım yıldız takımına.
Yıldız idim ben de yılmadan parlayan
ve çiçek kimliğimi solduran kimse asla kin duymadım ben insanlara.
Kuyruğumda takılı olan binlerce dilek
ve iz bıraktığım ne de olsa giziydim mevsimin ve yaşadığım metruk gezegenin de
erbabı.
Bir hüviyet ise taşıdığım.
Bir vukuat ise yaşatılan.
Uğuruna inandığım sayım ve ulaştığım
rakım:
Ne de olsa İlahi Adalet idi en tepede
zuhur eden.
Kanıksadığım ne varsa sundu Rabbim ve
kaydığım zeminde yeniden ayağa kalktım. Kaybolduğum kadar gerçektim ve gerçek
olduğum kadar hayalperest elbet üstüme geçirdiğim mintanıma eşlik eden kalemim
ve kelamı yitik bir cihandan ayrı gel gör ki selamı da Allah katında saklı ne
de olsa Allah rızası için seviyordum ben insanları ve geri dönümü olmayan hangi
selamım ise yitik günceme de tek tek çentik atıyordum.
Gücüme gittiği kadar da güçlüydüm ve
hoyrat fısıltılara aldırış etmeden sakinliğimi korudum ve sefasını sürdüm
umudun.
Bazen bir hastane koridoru bazen acil
servisin kapısı nöbet tuttuğum lakin bunu bile çok gördüler bana ve sevdiğim
kim varsa uzaklara savruldu.
Ne çengiydim ne çalgı.
Ne çılgındım ne de cılkı çıkmıştı
varlığımın.
Ne mütereddit ne atılgan ve işte
muhafaza ettiğim kadar masumiyetimi mağdur kılındığım kimse tarafınca maruz
kaldığım zulüm ve gökte beliren o şeffaf tülün ardına g/izlendim.
Görünmediğimi sansam da.
Görünmez olan ne ve kim ise gerçek.
Muktedir olan nasıl ki yüce Mevla…
Ve işte tutuştu etekleri zalim
yüreklerin.
Bir kanca idi madem ucuna takıldığım
ve de kanca takılmışken önüme ve sektim bir bir kaldırım taşlarında yetmedi
hızımı alamadığım kadar açtım yelkenleri azgın dalgalara lakin…
Ben sadece bir su damlasıydım belki
de bir kar tanesi ve hicabın eşiğinde ve duaların eşliğinde gölgen dahi sakin
bir ömre kucak açtığım.
Ölüm idi içtiğim iksir.
Ölümsüz addettiğim bunca duygu.
Son bildiğim kadar başa döndüğüm ve
başında durduğum o tehlikeli yol ve alamazken virajı…
Ölmüştüm.
Ya da öykündüğümdü hissizlik.
Duygularım kabarık suç dosyamda ise
saklıydı beni mağdur kılanlara verip veriştirdiğim elbet tepkisizliğimle
huzuruna çıktım hayatın ve izbelerde saklı kim ise gizinde evrenin salkım saçak
hüznün de perçemine konan bir kelebek gibi savurduğum nidalarım içimde ekin
içimde bitimin nezdinde şaşalı bir hüzün çemberi ile tokalaştığım.
Dağımdı yıkılan.
Çınarımdı gölgesinden mahrum
kaldığım.
Çıngar çıkmıştı yeryüzünde bense
saklıydım dünyanın arkasında cennet bahçesinde.
Sağdım.
Solumdan başladığım kadar sevmeye.
Solduğum kadar bir Yıldız’a denk
düşmenin müridi ve iklimlerde uçuşan sarı yaprak gibi atsa da betim benzim…
Bir firardan yeni çıkmıştım ve de
fedaisi olduğum kadar rüzgârın asla da yenik düşmeyecektim yeryüzünde yaşanan
ihanete ne de olsa kat çıkmıştım ben bir bir hidayete ve gölgelerinden dahi haz
etmediğim kim varsa bir bir başımda bekliyorlardı beni s/onsuzluğa uğurlamak
adına oysaki ben çoktan göç etmiştim bedenimden ve ruhumdaki çiziklerle atıldım
en öne ölümü erteleyen kadere ettiğim hürmetle ama o yoktu işte yanımda:
En sevdiğim insan beni sadece
karnında dokuz ay taşıyan da değildi o: bilakis hüznümle örtüşen varlığına
özlem duyduğum bendense millerce yol uzakta bilmiyordum ne yiyip içtiğini ve
bilmiyordum yüzünde solup solmadığını ferinin ve duymuyordum sesini ama o,
Rabbime emanet ettiğim ve o, bana ettiği dualarla ayağıma taşın dahi değmediği…
Başımı eğdiğimdi yüce Yaratan boynum
nasıl ki kıldan ince ve yan çizmeden umuttan teşrif edecek yeni güne ve huzura
duyduğum güven ve inanç ve özlem ile…
Bekliyordum gün ve gece oysaki
bilemezken beklendiğimi tarafınca kimse beni çağıran ve ağıtlar yakan geceden
ansızın sökün eden bir Yıldız olmanın da meali idim mademki ışığım sonsuz ve
umudumdu Allah katında saklı olan ve sür git süren eziyeti meziyete dönüştüren
ve bana güç veren nasıl ki İlahi Güç idi ve güç bela olsa da yaşamak ben sadece
kavuşmak istiyordum benden uzak o yürek ikliminde adımı çağıran anneme ne de
olsa evren ve melekler bir kere ah etmişti yaşadığım yaşatıldığım zulme…