Bir metafordan ibaret olduğunu
bilemedim hayatın bir o kadar devasa bir taslak: aşkın hâkimiyeti ve insan
olmanın da rivayeti imiş yaşanan mutluluk ve derme çatma yüreklerin asası iken
putlarına tapan egolarına yenik düşen insan ikliminin ışığının çoktan söndüğü
ve yüzümü yalayan çapkın rüzgâr bazen bir ruh bazen çıplak bir beden ve de
çığlığı ölümün çığır açan acılardan örülü şiirler mezarlığı…
Cübbem ve de cüssem inhisarında
yenilginin, yanılgı yüklü öznem:
Metazori bir iklim gibi deşen günü
deşen ayı:
Ocak başında yalpalayan ruhum
Densiz esinti mademki geldik ortasına
Ocak’ın
Dem tutan dertlerin deryalara tekabül
ettiği
Kış köşesi yaz köşesi
Bulutların alın teri
Oysaki hala yağmadı mevsimin yağmuru
karı ve nimeti
Nasıl ki esirgenendi sevgi
Bahşeden yüce Rabbi anmayan münafık
gölgelerin çeperi
Ve insan neslini cezalandıran Yaratan
Mevsim de Ocak da almadı nasibini
Yağmurdan yana kardan adam yapacak
cüssesi yoktu madem
İnsan denen lanetli canlının
Bir bebek bir kadın cinayeti daha
Kaybolmuşluğun duvarlarına asılı kâğıtlar
Yolunu kaybetmiş mezarlar
Anmayan rahmetliyi nice mezar taşı
Taş üstünde taş bırakmadıkları kadar
Kederini yaşayan kader
Batılı gizinde ömür
Mevsim de hüzün de yarınlara muktedir
Ne çok acı ne çok afra tafra ve yalan
Aşkın şahlandığı damarından akan kan
ve insan
Ve yolda kalan
Nice mazlum
Göğün kaderi karanlık
Yerin laneti devasa bir çukur
İç içe eşkâli kötünün
Girift sözcüklerden firar eden közün
ve körü körüne ihanetin
Ödenmek bilmedi bedeli
Öfkeli Tanrı
Nüktedan çocuk
Yaralı menşei dünün
Zılgıt yiyen nicesi
Miski amber kiminin gönül çeşmesi
Azığa aldığı kadar hüznü
Kaynakçası örtülü düne rahmet okuyan
döngü
Kardıkça önünü
Dünde kalan bir nirengi taşı
Asası sözcüklerin
Asi/l yüreği şairin
Demlendiği kaderin güncesi
Soluksuz sevip yazdığı nice şiirin
beratı
Mademki dünde verildi
Şimdilerde noksan ve yoksun kaldığı
kadar ömür
Kardığı gönlün rütbesi
Belki de devasa bir kerrat cetveli
imiş şairin yaralı gönlü…