ARAZİ SIHHATİ
BİNA SIHHATİ
İNSAN SIHHATİ...
Çocukken hatta ergenlikten gençliğe çıktığımız yıllarda "Tan" diye bir gazete vardı.. Yaz mevsimi geldiğinde bikinili turist resimleri, göğüsleri acık, uçları yıldızlı ,üstsüz "olga Helga" gibi isimler tek veya iki heceli kolay söylenebilecek ve gercekle de ilgisi olmayan sonradan da öğrendiğimize gore baska yerde çekilmiş fotolarla düzmece haberler yapılırdı.. Manşette "Olga Türklere bayılıyor","Helga Hasan ı görünce küçük dilini yuttu"gibi mamsetlerin yanında bazen de kazaya kurban giden, bogulma tehlikesi geçiren icin, gelen" ucak ambulanslar" bize uçuk şeyler gibi gelirdi..Aradan 30/40 yıl geçip geriye doğru bakınca bir gurubu feda ederken, diger gurubu da cemaatlerin kucağına atma operasyonunun bir parçasıymış..Tıpkı tommiks teksas okutarak 12 Eylul öncesinde sahte kahramanlar yapma figurasyonu gibi..Düşünün. .Hacı amca kıç cebinde" tan gazetesi"ni taşıyor ama vakit namazını kaçırmıyor. Torunu da kurda kuşa yem olmasın diye dini butun amcaların yöneticilik yaptığı dershanelere kurban veriyordu..Tan gazetesinin yüzünden bütün avrupali kadınları fahise gibi görürken Cep harçlığı kazanmak icin ya da tatil amaçlı side ye Antalya ya çalışmak için gittiğimiz de hepsi açmış kollarını bizi bekliyor sanıyorduk. Sonra İngiltere ye 1990 larin başında gittiğimde yıllara dayalı ayni evde konaklayan karı koca gibi yaşayan sevgililerin birbirine nasıl sadık olduklarını gördüm.Türk olup da esini Turkiye de e bırakmis bir kadının yabancılara nasil yaltaklandigini görüncede tokat yemişe döndüm..O zaman şunu anladım ahlaki degerler millete aitsede tercihler kisiseldir..Ön yargılı olma..
Neyse gönderilen "ambulans ucak" insan sıhhatine verilen önem diye zannettiğimiz şeyin aslında oradaki sigorta uygulamasından kaynaklı,kendi işine özen göstermek olduğunu anladığımda "sistem" denen şeyin her şey olduğunu anlamıştım..
Hasta yada yaralı ölse sigorta şirketi mirasçıları korkunç ödemeler yapacak ya da kaza sonrası sigortalı sakat kalsa surekli is gormezlik hali gibi geriye kalan yaşamına gore hesaplanacak ödemelerle şirket karşı karşıya kalacak di..
O halde risk gerçekleşmeden zarari en alt düzeyde karşılamak sağlık ve hayat sigortası şirketleri acisindan ne gerekirse yapmak, zararı en alt noktada karşılamanın gerekliliği idi.
Simdi bina sıhhati de insan sıhhati gibi hatta insan sihhatini doğrudan etkiledigi icin daha da önemli bir konudur..
Binanin sıhhati projeden degil oturduğu araziden başlar.Buna da arazi sıhhati diyeceğiz.. Deprem anında Balcıga dönüşmeyen,binayı yutmayan sert zemin ve eski insanların özellikle tepe noktalarını seçtikleri yasam alanları arazi sıhhatini gösterir..
Zincirleme reaksiyon araziden baslar,binayı ve en sonda sakini olan insanı etkiler..Olumsuz bir şey olduğunda Buna Kader dersin sesini çıkarmazsın ..Yada bildikce hayır Kader degil dersin ..
Deprem de Ölüm,Kader Değil Takdiri ilahi hiç degil..
Hep ölecegiz..Bilinen gerçek...
Bildiğimiz bir gercek kader midir?
Kader bilinmezliktir..
Bir hırsız ,bir köylüden 50 kurusa tarla alır sonra da bunu belediye ye TOKi ye satar arsalaştırır.Birine bin katarsa bunun adı Kader midir? Hayır bu da bilinen yönü oldugu için Kader değildir.. Hatta Allah tüm dinlerde çalma dedigi içinde olmayacak olan bir şeyi yapmak yada çalmak Kader degildir.
Peki adam çalıyor.. Çaldığını satıyor.. Satın alan da bina yapıp 10 a katlayarak satıyor. Satın alan 10 kişide ailesi ile deprem de ölüyor...Bunun adı Kader degil çalınmış mal ortaklığıdır..Allahın men ettigi çalma dedigi şeyi yaptığımız için artık alan ,yapan satan suc ortağıdır..
Doga milyonlarca yıl depremler yarattı, sellerle toprak taşıdı, tas taşıdı yarmalar oluşturdu yanıbasında dereler akıttı.. Ve insanlığa aş yapsın diye Toprak verdi..Bazılarımız bu toprağı ,sağken mezar yeri amaçlı olarak da kullandik Sıyaset ve müteahitlik inanılmaz bir şekilde ekürüdür..
Siyaset,müteahhitleri finanse ediyor.. muteahitlerde siyaseti...Aralarinda simbiyotik bir iliski var..Siyasetin yasa yapma ve uygulama gücü ile muteahitin önünü açarken muteahitte koltuk ile kıç arasındaki yapışkanlık aracını görmektedir.. Bu ülkede oluşturulan başıbozuk insaat aleminde Eline mala alan 1 sene de usta 2.seneden sonra muteahit oluyor..20 sene okullar okuyup,meslek edinmeniz parasal bir anlam ifade etmez.. istanbul da Bağdat caddesinde 10 daireli bir yerde insaat yaparsan 300 Trilyon ciro cekersin..Ya da Ortalama bir vilayette 10 daireli benzer bir insaat yapar cirosu 30 trilyon TL dir.Arsa nın sahibi degil alan kazanıyor Mesela;Bir arsayı ,bir baba bırakıyor..
5 kardes bolüşemedi diye mahkeme satış kararı veriyor..
kardesler 5 in birini alıyor.. Muteahit ayni arsayı alıyor 10 daire kazanıyor.. 1 ini 10 yapiyor ...
Simdi kardesler salak degil
Muteahitte dünyanın en akıllısı degil
Hata nerede ??
Sistemde...
Göğe yakın olan binanın mezar taşı peşin olur..20 yıllık eğitimden sonra 30 yıllık meslek yapan birisi senede bu ciroları cekebilir mi ? Bugun icin Bir öğretmen emekli olsun alacağı ikramiyesi 350 bin TL dir..
Müteahitligin kamu tarafı daha da faciadır..
Kamu muteahitligi yapanlar ,hic bir şey yapmadan alt taşerona vererek %50 kırımla aldığı isleri,%10 bedelle oturduğu yer den para kazanır. Bu kadar kırıma komisyonlara ragmen para nasıl kazanılır? Bu ülkede firmalar isi birbirinin üzerine yıkarak aldıkları komisyon oranında kazanır. En son ihale işçiye patlar.. En son ihaleyi alan firma da is bitiminden 3 ay evvel 100 işçinin maaşını vermediğinde ve primlerini yatirmadiginda ve çaldığı malzeme kadar kazanıyor. O da kar ediyor..
Kim kaybediyor Isci ve ayıplı mal olarak teslim alınan kamu kaybediyor. Böyle bir düzende bi sıkım akıllılar ,ülke yönetir ve hırsızlığı esas alan düzenlemeler yapar.
Sorumluluğu bir is güvenliği uzmanı na 200 TL imza karşılığı atan sistemde, hırsızda çalmaya devam eder..
O halde yasal bir takım duzenlemeler elzemdir..;
1-Müteahit Muhendis olacak GYO ligi gibi dev sermayesi olacak ve bir vilayette nüfusla orantılı olacak şekilde 30 sayısını geçemeyecek
2-Kimseye sorumluluk dağıtarak değil bizzat üstlenerek firma ilerleyecek. İs güvenliği uzmanı da hissedarı olacak firma bizzat sorumlu olacak
3-Firma,Beton kum demir kalitesini inceleyen ve raporlayan , insaat başına bunu da alıcılarına sunan olacak. Firmanın Laboratuvar ve arge ye iliskin bölümleri olacak ,deprem uzmanlarını çalıstıracak
4-Koruyucu ama kayirmaci degil,kontrol eden ama is bitsede sorumlulgu serbest bırakmayan,iti degil sahibini hedef alan Yasal düzenlemeler yapılacak
- Tarim arazisi ve düzlükler istisnasiz korunacak,
-işçi alacakları teminat mektubunda toplam olarak bloke edilecek,
-Aralıksız yıl çalışma süresi ,yapacagi metraja gore yetkilenmesini sağlayacak,
-imara açılış ve imar tadilatının tum sehri ilgilendiren konu olduğuna göre seçilmiş olmasa da tum meslek odalarının katılımı ile olacak,
-"rantın önü" konut alanları, tek arsa tek bağımsız bölüm seklinde olacak sadece is merkezlerine ayrılan sahada çok kat yapımı na izin verilecek,
-kamu binaları ve viyadük gibi alt yapi çalışmalarını koruyan deprem izalötoru zorunlu olacak ve her yıl kontrol şartı konacak ,
-80 saniye öncesine kadar yer hareketlerini belirleyen uyarı isletim sistemi ve ilgili kurum oluşturulacak..
-Arazi ve bina sıhhati araştırılıp %100 gerceklesmedikce yıkılan her yapi muteahidi ,proje müellifi,kontrol mühendisi, onay veren imar müdürü,katildir deyip taksirle ölüme sebebiyet den degil azimle öldürmekten yargılanacak .
5-Dask sigorta işlevselliği zorunlu olmaktan çıkarılarak doğrudan hizmet üretn ve kontrolleei yapan sigorta şirketleri aracılığı ile risk öncesi sağlanmalıdır
İster muteahit ,ister yerel gucler olsun 3 m2 lik cephesi olan gün gormez yerlere insaat yapamayacağı gibi zemin kontrollerini bizzat yaparlar..Demiri en kalınını secer, en sık aralıkla döşemesini yaparlar..Kumu dereden denizden çalarak degil temiz yıkanmış,tanesi ölceklendirilmis kumu yetkilisinden alır,az pişmiş kum gibi dağılan tuglayi degil içinde demir var gibi olan tuglayi alır..
Yönetmek ,çalmaktan kolay ama bizde sağcı olsun solcu olsun calanlar yonetiyor...Ölüm olunca da her iki taraf da Kader deyip sıyrılıyor. .
Aklı selim olanlara düşen de bu düzmece sisteme çomak sokmaktır.. ...