Hangi mevsimdin, söyle ve hangi
metruk yürekti soldan sağa saydığın kadar solundaki rahat mıydı batan
insanlara…
Meylettim ben bir kere aşka aşikâr
hazanı soluduğum ve yalnız kaldığım kadar da yorgundum bir ömür ve esen rüzgâr…
Otağı kurduğum göğün matemi
Gecelediğim gecelerden çaldım ben
aşkı ve gizemi
Ah, evet, bir de yalnızlığı
Titri idim aşkın
Tüysıklet değildi ruhum
Bilakis ağır çeken
Ağırdan da aldım hayatı ve mutluluğu
Ve hep de molla dediler bana:
Nasıl ki ağırdım nasıldım ağdalı
acıların yanında.
Kutsandığımdı hayat
Kutsayan Mevla
Kubbemde saklı idi rüzgârım
İhya edilesi aşkın
Otağı kurduğum
Göğün savurduğu nidaların nezdinde
Hep de susmadım mı bir ömür…
Lakin varlığım battı insanlara
Layığı ile yaşamanın kitabını
yazdımsa kime ne?
Soldum ansızın bir gecede
Soludum yalnızlığı ve aşkı
Lakin benim aşkım cinsiyetsizdi ve
dikenli
Varlığımla önce kendime batırdım
çuvaldızı
Ve kaç bin diken saklı ise ruhumda.
Yüreğin cefasında saklı esaret
Ve evet, bendim esiri aşkın
Lakin layığıyla yaşamanın ve sevmenin
Tek karşılığı vardı Allah katında
Yeter ki razı gelsin benden Huda
Ve çözüldü dilim:
Önce seve seve
Sonra yaza yaza…
Kambersizdi ruhum
Karambole giden hayatım
Ve evet, ben bin yaşında bir çocuğum
Belki de kadın neslinin yüz karası
Hala gülümseyebildiğim aşikâr
Umutla sarıldığım hayat
Pervane olduğum aşkın saltanatını ise
yaza yaza sürmekteyim
Kimine göre süründüğüm
Ve yüzüme sürmekten haz etmediğim
nice boya.
Bir renkse bahşettiği evrenin:
Ben beyazım ve pembe
Boykot ettiğim karanlığı yaşadığım
kadar evre evre
Evrildiğim,
Devindiğim,
Darıldığım,
Dimağım,
Dilim damağım ve isyanım
Elbet kendime bir de sevmeyi
küçümseyen kim ise.
Boyum bir karış
Ağzım da açık kaldı bin karış
Karış karış gezmeyi ne çok isterdim
ülkemi
Ve vatan saflarında hizmet vermeyi
Kalender ruhum
Kaybolduğum kadar da yüzüm nur saçar
Mademki bir yıldızım ve de bir çiçek
Kaydığım kadar kaykıldığım
Ve açıp solduğum günbegün
Sus payı her söylemde
Aşkla aciz yüreğimi tepeye taşıdığım
bir iklim ki;
Rabbimin buyurduğu
Ve saf tuttuğum saflığım
Safiyet yüklü varlığım ve yalnızlığım
Yalanım yok: ben aşığım ben sevdalı
Aşkın hizmetinde bir göçebe kuş ki
Rabbime koştuğum sonrasında ülkeme
Tevafuk yüklü ömür
Direndiğim kötülük ve kindar
yüreklerden çektiğim kadar
Neyden mi çektim bir ömür?
Yalan ve riya ve kibir
Sancılandığım gün doğumu
Annem beni kaç bin defa doğurduğu
Tıpkı Süreya’nın da söylediği gibi
Önce öpüp sonra kutsadı beni
Hem evren hem annem
Sadık olduğum vatanım
Ve evlat olmanın meali içimden taşan
Coşkuya eşlik eden
Kalemim
Elbet tek kale’ m:
Rabbin dergâhı.
Aşkla hizmet ettiğim evren
Sandukam yas dolu
Yasa bildiğim bir kere yas’ ı
Yasadığım ve yaşadığım kadar
yaşattığım
İlahi Aşkın rüzgârı
Top tüfek kuşandım geldim kondum
sınıra
Asla da izin vermem bir kuşun dahi
sınırdan uçmasına
Ne de olsa asker torunuyum
Ve vatan aşkım büyüyen bir hasret
kendime
Şükürler olsun yoktan var eden
Rabbime…