Mutsuzum,
Mutsuzsun,
Mutsuz…
Hangi
tekil şahısta çekersen çek,
Aynı
anksiyete karşılıyor insanı.
Yeşilini
artık yitirmiş bir ormanın
Antidepresan
almış uyuz aslanı.
Sensin
aynalardaki bezmiş şahıs,
Bu
dağılmış saçlar, belirgin göz torbaları,
Uykusuzluk
mu yoksa obezite mi sorunun,
Yoksa
geçmişin bir türlü silikleşemeyen ruhları mı?
Hep
mi yağmur yağsın,
Çiçekler
açmasın mı hiç?
Üşüyelim
mi yaz kış,
Bir
kere bile dinlemeyelim mi övgü ya da alkış?
Herkes
ister sevilmeyi,
Hadi
sevilmekten de vazgeçtik,
Bir
nebze olsun takdir edilmeyi,
Takdiri
bir puanla kaçırmış olsa da
Zarif
bir şekilde teşekkür edilmeyi.
Ama
ne zerafet var bu çağda ne de nezaket,
Varsa
yoksa kabalıkla tütsülenmiş vahşi şiddet!
Sokaklardan,
caddelerden, evlerden
Yanık
kokusu gibi yükselen o keskin hiddet!
Kadına,
çocuğa, hayvana ve dahası dünyaya,
Merhameti
unutmuş bu zihniyet,
Kınanmıyor
da artık,
Kokuşmuş
çöp yığınlarından ibaret.
Her
kafaya kazınmış,
Her
deriye yapışmış,
Her
beyne işlenmiş,
Her
yürek katledilmiş,
Bir
sen değilsin terk edilmiş.
Tekil
çoğul tüm çekimlerde aynı serzeniş;
Mutsuzuz,
Mutsuzsunuz,
Mutsuzlar…