Karbon gazlarıyla kirlenmeyen köylerde bu mümkündü ama şimdinin Kayseri’sinde,
Erciyes’in eteklerine tırmanmak, Tekir Yaylası’na çıkmak gerekir. O da yetmez;
derin ve kuytu kuzeylerin karının üzerini en az bir karış sıyırdıktan sonra,
keserek kar parçasını çıkarmak gerekir. Kar, Erciyes’in eteklerinden yukarılara
doğru çekildikçe, daha da yükselir.
Kayseri’nin “kristal gibi erimiş karla ilgisi” çok eskidir. Daha çok soğutucu
olarak kullanıldığı bilinmektedir. 1970 yılında Kayseri’ye geldiğimde,
Cumhuriyet Meydanı’nın doğu tarafında, Kamyonla Erciyes’ten getirilmiş karın,
parça parça kesilip satıldığını ya da satıldığını ve kapışıldığını
hatırlıyorum.
Bu memleket için kar, Kuran´da geçen "kudret helvası" gibidir.
(Bakara: 57) O, her şeyi yorgan gibi sarar. Güneş değince, kabayel esince,
yağmur yağınca ılgıt ılgıt erir ve her şeye can verir. Kayseri için kar, her
yönüyle “hayat” demektir. Ama bulgur bulgur olan karın, pekmezle katılıp
yenmesi -bırakın sıradan dondurmayı- Maraş dondurmasından daha iyidir.
Sağlık açısından kan yapıcı özelliğe sahip pekmezin tüketimi günümüzde
azalmıştır. Şeker ve tatlandırıcıların moda olması, onu geriye atmıştır. Oysa
“Yeşilhisar, Ürgüp, İncesu üçgeninde” yapılan, sulanmamış üzüm çubuklardan elde
edilen olgun üzümlerin pekmezi, bal gibidir. Ancak pekmez fiyatları yıllardır
yerinde saymaktadır. Pekmezin, özendirici sunumlarla yenmesini sağlamak
gerekir. İşte bunlardan biri de “kar katması” olabilir.
Özellikle “dondurmacı” esnafının ilgi alanında olan bu işin bilgi alanına da
girmesi ve bu işin onlarca yapılması gerekir. Dondurma satmak için havaların
iyice ısınmasını beklemeye gerek yok; sezonu kar katması hemen açabilir. Biri
yapmaya başlar ve tutarsa, pastanelerin de bu işe el atması, an meselesidir.
Sermayesi kudret helvası + pekmez olan köklü geleneğimiz kar katmasını
öneriyor; “Vatandaş kar katması yesin” diyoruz.
Esnafın da kârına kâr katması için.