İki Şehrin Vuslatı
Erciyes Yeditepe arasında
koşuşturup dururken harflerimi
kalbimin serçeye öykünmesi
ölüm katreleri dökülürken gözümden
anlıyorum uzaklığımızı
yine de bu yap boz denilen kader oyununda
aynı yere koyamazsak parçalarımızı
o gökkuşağı
her yağmurdan sonra
bir renk eksik doğacak
elimde son kale gözlerin bir bayrak sancısıyla
kölesi ve sahibi ben olmalıyım
hangimizin kazandığı kimin umurunda
sen ferman yazmalı
ben nokta koymalıyım
sonra şiirlerimden makyaj yapmalıyım sana
gözlerine siyah benzetmeler
dudaklarına mor güller sürmeliyim
en kafiyeli şekilde giydirip elbiseleri
yüreğimin Beyt-ül gazeli ilan etmeliyim
yasal nüshalar ve kocaman puntolarla
göze bakmak yaraşır
iki gözüm bir ömür devri aleme çıksa
sana kırpamadıktan sonra
gördükler ne işe yaraşır
ben penceremden seni seyrederken
geceye tünel kazmaya çalışan
bir mahkum dolaşıyor sokaklarda
girdiği yol müebbet o aşk-ı garip adamın
buradan çıkış yok diye haykırsam da arkasından
duymazdan geliyor salaş yenik tavırlarıyla
Tekir’de tipiye yakalanıyorum
İstanbul’ da trafiğe
Hisarcıktan Kız kulesine bir hamak geriyorum
iştimaya çekiyorum yıldızları
yinede kendime yazıyorum üç beş nöbetini her seferinde
bir çeltik daha atıyorum günlerime
bir sonraki güneşe düşlüyorum buluşmayı
umut bu tükenir mi yar’e hasret kavrulurken
fark etmez isterse ahrete yazsın vuslatı kader
nedamete düştüğüm tek bir gün yok inan bana
İçimdeki ateş harsada külsede bir ömür seni bekler
ama o hız sınırını aştığım anlarda
inan alkollüde değilim seni özlerken
o Azrail gibi boynuma asılan hasretin
sözlükte ayrılık ile ölümün neden farklı anlamlarda yazıldığına
anlam vermememe sebep oluyor
ölüme direnen balık hevesiyle çırpınıyorum sana
ve sen kaç deniz mili uzaklıkta o değerli inci
bakıyorum görüyorum ama uzanamıyorum
ilmik ilmik şiirler örüyorum üşütme diye
yazıyorum yazıyorum yazıyorum anlatamıyorum
ya ben yazmayı bilmiyorum
ya da beni bilmiyor yazdıklarım
ve her sökülen şafakta bir yama daha vuruyorum gökyüzüne
senden ötesi ölüm olmalı
ölümden ötesi sen
fanisi çekilmez ki; taş çatlasa yetmiş sene
imanımla namazlarla sevmeliyim seni
Peygamber duasıyla
Allah rızasıyla
bekle !
nerde olduğun önemli değil yeter ki bekle
kalbimin pusulası sana odaklı
ha Yemen’de olmuşsun ha Çin’de
ben o dönüp dolaşan kürk, sense dükkanı
sebep bazen yağmur bazen şehvet
öyle istediğim çok şey de değil zaten
ettiğim medet
dizlerinde olsun başım
verirken son nefes son şahadet…
Onur Bolat
23-04-2010
(
İki Şehrin Vuslatı başlıklı yazı
MUĞBER tarafından
23.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.