1
Bir varmış başka hiçbir şey yokmuş. Allah her şeyi yaratmış yaratılışını güzel yapmış. Güzel söz söyleyenleri de çok ama çok sevmiş.
Evvel zaman
içinde, zaman zaman içinde, bir tatlı dilli papağan da bizim masalın içindeymiş.
Tatlı Dilli
papağanın kanatları rengarenkmiş. Görenler ona hayran olup, onu çok
beğeniyormuş. Ama bu papağan masal ormanında daha çok tatlı dilinden,
arkadaşlarına karşı güzel söz söylemesinden dolayı seviliyormuş.
Çünkü o
arkadaşlarını çok seviyormuş.
Bir canlının
kalbi sevgiyle dolunca dili güzel sözler söylermiş.
Yine bir gün
Tatlı Dilli masal ormanında bir ağaçtan bir ağaca uçuyormuş. Sevgi dolu sesiyle
bir şarkı söylüyormuş.
Güneş doğdu
yine
Gözlerimiz
açıldı sevgiyle
Merhaba
ağaçlar
Merhaba güzel
orman
O sırada
şakacı şempanze muz ağacının üstündeymiş. Onu görünce kuyruğuyla dala tutunarak
sarkmış. Başı aşağı sarkmış şekilde papağana seslenmiş.
“Hey koca
burun günaydın!”
Tatlı Dilli,
şakacıya bakarak gülümsemiş.
"Sana da
günaydın şakacı! Bugün daha da neşeli görünüyorsun. Seni bu kadar mutlu eden
nedir?”
Şakacı ani bir
hareketle doğrulmuş. Dalın üstüne oturmuş. Daha söze başlayacakmış ki bir
serçenin sesiyle irkilmiş.
“Şakacı
yaptığın şey hiç de doğru bir davranış değil. Bir arkadaşımızla burnundan
dolayı alay etmeni beğenmedim. Biz masal ormanı sakinleri birbirimizi sevmek
için söz verdik. Sevmek ise birbirimizi incitmemektir.” Demiş.
Şakacı,
serçenin bu sözlerine alınmış. Kendini tutamayarak onunla da alay etmeye
başlamış.
“Hele şuna
bakın! Küçücük bedeniyle bir de bana öğüt veriyor. Sen kim oluyorsun?”
Tatlı Dilli,
arkadaşları arasındaki bu söz sataşmasından rahatsız olmuş. Tartışmanın
büyümemesini istemiyormuş. Bunun için araya girmesi gerektiğini anlamış.
“Arkadaşlar,
arkadaşlar durun ne olursunuz! Sert ve kırıcı sözler arkadaşlığa zarar verir.
Birbirinizi üzmenizi istemiyorum…”
Daha Tatlı
Dilli sözünü bitirmemişti ki şakacı söze girmiş.
“Bak gördün mü
küçük! Tatlı Dilli yaptığının doğru olmadığını söylüyor. Seni ilgilendirmeyen
işlere karışma!” diyerek serçeyi azarlamış.
Serçe bu
şekilde anlaşılmasından dolayı üzülmüş. Onun niyeti bir arkadaşına yapılan
saygısızlığa engel olmakmış. O da gagasını açıp şakacıya kızacakmış ki Tatlı
Dilli:
“Arkadaşlar
kızgınken söz söylemek doğru değildir. Bu durumda birbirimizin kalbini daha çok
kırabiliriz. Bunun için kızgınken susmak en güzel davranıştır.
Sevgili
şakacı, sabah ilk gördüğünde söyleyeceğin günaydın sözü beni daha çok mutlu
ederdi.
“Ama günaydın
dedim!”
“Evet günaydın
dedin ama aynı zamanda koca burun diyerek benimle alayda da ettin. Ben seni
üzmemek için bir şey demedim.
Unutma şakacı
herkes benim gibi olmayabilir. Kimimiz çok alıngan, kimimiz çok öfkeli, kimimiz
neşeli, kimimizde böyle şakalara sert tepkiler veren bir özellikte olabiliriz.
O zaman da hoşumuza gitmeyen sözler işitebiliriz.
Bu sevimli
küçük serçe kardeşimiz sadece arkadaşının üzülmesini istemediği için seni
uyardı. Çünkü lakap takmak, alay edici sözler söylemek karşındakini üzebilir.”
Tatlı Dilli’in bu sözleri üzerine şakacı:
“Nee! Sen bu
sözlerden dolayı üzülüyor musun?” Tatlı Dil:
“Kim
kendisiyle alay edilmesinden hoşlanır ki şakacı? Ben sadece senin üzülmeni
istemediğim için karşılık vermedim. Bak benim yerime serçe kardeşimiz söz
söyledi diye hemen onunla da alay ettin. Onu da küçümsedin.
Ama şunu
öğrendim ki rahatsız olduğumuz davranışları arkadaşlarımıza tatlı bir dille
söylemeliymişiz. Yoksa onlar bizim bu alaycı sözlerden hoşlandığımızı
sanabilirler.
Serçe kardeş
sana da çok ama çok teşekkür ederim. Benim üzüntüme ortak oldun.” Serçe:
“Tatlı Dilli,
biliyorum senin arkadaşlarını üzmek istemediğini, bunun için şakacıyı uyardım.
Arkadaşlar birbirinin sevincini de üzüntüsünü de paylaşabilmelidir.” Dedikten
sonra şakacıya dönmüş.
“Şakacı, ben
de seni üzmek ve kızdırmak için söylemedim. Seni üzdüysem özür dilerim.
Arkadaşlar arasında güzel söz her zaman mutluluk vesilesidir.” deyince şakacı
yaptığı yanlışı anlamış.
“Tatlı Dilli
özür dilerim. Bir daha arkadaşlarımın herhangi bir özelliğinden dolayı onlarla
alay etmeyeceğim ve onları üzmeyeceğim.” dedikten sonra küçük serçenin
bulunduğu dala zıplayarak onun yanına oturmuş. Ellerine alıp onun küçük ve
yumuşacık kanatlarından öpmüş.
Gökten üç elma
düşmüş. Birisi arkadaşlığın kıymetini bilip güzel söz söyleyenlerin, birisi
yanlışlara karşı uyaranların, üçüncüsü de bu masalı okuyan ve dinleyen sevgi
dolu çocukların başınaymış.
Seyit Ahmet
Uzun
Masal Terapisti