İnsan ömrünü ortalama 70-75  yıl kabul edersek ellili yaşlara"ömrün sonbaharı"diyebiliriz çünkü zihin,yenilikten ziyade geçmişin izleriyle meşgul olur.Güneş bir başka doğar onlar için,toprak bir başka kokar,rüzgar bir başka eser ve yağmur bir  başka yağar.

Dönüşü olmayan yolun yolcusu olduklarını kabullenmişlerdir artık ve zaman onlar için çok hızlı geçmiştir bu yüzden  torunlarını,çocuklarından fazla severler yani onları soylarının mirası olarak görürler.Geleneksel aile yapımızda torun-dede,torun -nine  ilişkisi önemli bir yer tutar ve bir çok torunun dedesinin veya ninesinin özelliklerini taşıyıp onları taklit etmesi  gözlemlenir.

Bu yaşın özellikleri:

*Aklın başa gelip ancak vaktin  çoktan geçtiği  yıllardır.

*İki sorunla uğraşırlar daha çok:aile sorunları  ile sağlık sorunları.

*Çeşitli hobiler edindikleri gibi,bazı fobileri de suyu yüzüne çıkmaya başlar örneğin yalnız kalma korkusu,karanlık korkusu,ölüm korkusu.

*Erkeklerin andropoz,kadınların ise  menopozla tanıştığı yıllardır.

*Çok kişiyle  konuşmak yerine az kişiyle öz konuşmayı severler.

*Mal,mülk,şan,şöhret gibi bir çabaları yoktur,akıllarıyla hareket ederler ve olaylara tarafsız  bakabilirler tecrübeleri sayesinde.

*İbadetlere  yönelimin en fazla olduğu dönemdir.( Hac ibadeti)

50 YAŞ ŞİİRİ

Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra

Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen

Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların

Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden

Sefil doymazlık: ete, kana, paraya

Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen

İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul

Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen

Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar

Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!"

Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz?

Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken

Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına

Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen

Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse

Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen

En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle

Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden

Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana

Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen

Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin

Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren

Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni

Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen

Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime

Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken

Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka

İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven

Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların

Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen

Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam

Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden

İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık

Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen

Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı

Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen

Ümit Yaşar Oğuzcan


 "Her yaş özeldir her yaş güzeldir."bizlerin sloganı bu olsun kimileri "yaşlanmak"yerine "yaş almak"gibi kibar sözler söylese de ,her şey yalan ölüm gerçek,ancak kendini kandırır.

"Mutsuz kente mutlu yağmurlar yağıyordu, Aylardan bir deli zemheri, Canım yanarken gözler gördüm sanki yangın yeri. Elveda bedenden bedene yollandığım günlere, Elveda beline sarıldığım güzellere, Elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere. Gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim, Seni martılara emanet ettim, Islak, yorgun, huysuz martılara…"diyordu bir siyasetçi.

( Ellili Yaşlar başlıklı yazı berberce tarafından 23.08.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.