Soğanlı Dağları'nda millet kıyama durdu

Varla yok arasında yok oldu şanlı ordu

 

Enver Paşa'nın düşü gerçekten çok uzaktı

Acılar katmerleşti, gözlerden kan yaş aktı

 

Karanlığın ardından sanma ki güneş doğdu

Gelen kara haberler derin yaslara boğdu

 

Fırtına, tipi, boran; milletçe buz kestik biz

Soğanlı Dağları'nda ölüme söz kestik biz

 

Beklemek nafiledir, bomboş kaldı kucaklar

Yuvalar darmadağın, yanmaz oldu ocaklar

 

Geri dönmeyenlerin sılasında hüzün var

Adına okunulan salâsında hüzün var

 

Hepsi birer yıldızdı, hepsi bayrağın al'ı

Kurudu her ne varsa, koptu köklerin dalı

 

Sonsuza uyudular buzdan beşiklerinde

Durdurdular zamanı dağın eşiklerinde              

 

Bilirim değiştirmek mümkün değil yazgını

Silinmez belleklerden Sarıkamış bozgunu

 

İliklere işledi zemheri ayazları

Kahramanların göğe ulaştı niyazları

 

Yokuşlar yol vermedi, yazık görmedik düzü

Turan olma hayali viran eyledi bizi

 

Bin dokuz yüz on dörtte, rakamlar bile dondu

Kimisine başlangıç, kimilerine sondu

 

Hedefine varmadı bu kutlu seferimiz

Yazık, gerçekleşmedi muhayyel zaferimiz

 

Uzaktan gelen haber yürekleri dağladı

Ana, baba, kız kızan koca millet ağladı

 

Bu dünya gurbetinde böyle büyük çile yok

Kardan kefen giyenin mezar taşı bile yok

 

Kan donduran soğukta düşler bile üşüdü

Şehitlerin nuruyla karanlıklar ışıdı

 

Soğanlı Dağları'nda şehit giydi beyazı

Yürekleri dondurdu, vurdu kışın ayazı

 

Yudum yudum içtiler şahadet şerbetinden

Koşar adım geçtiler bu dünya gurbetinden

 

Şanlı ordularımız tekbirlerle yürüdü

Dağlar geçit vermedi, yurdu duman bürüdü

 

Hayallere yaslandık, pus tuttu şafakları

Kara gömüldü ordu, yas tuttu ufukları

 

Dağların doruğunda selâm durduk geceye

Sonsuzluğu sığdırdık yalnız iki heceye

 

Büyüktü ecdadımız, yoktu bizim dengimiz

Yüce dağ başlarında kar beyazdı rengimiz

 

Sonsuzluğa yol aldık uçurumun ucunda

Bir ordu tuz buz oldu dağların avucunda

 

Onca ana kuzusu hilâlin peşindeydi

Hürriyetin izinde, istiklâl düşündeydi

 

Allahü Ekber Dağı zehrini kusuyordu

Acının kundağında bir millet susuyordu

 

Şanlı ecdadımızın yürüdük izlerinden

Kaybettik her ne varsa, yaralandık derinden

 

Yok oldu her ne varsa, astık tarağı tası

Boynumuza asıldı mağlubiyet yaftası

 

Karlar altında kaldı, yok oldu koca ordu

Gözlerimiz hüzünle dolup boşalıyordu

 

Bayrağın gölgesinde son uykuya yattılar

Bu dünyanın yükünü üstlerinden attılar

 

Beyazdı dört bir taraf, beyazdı ölüm rengi

Kaybettik kara kışla eylediğimiz cengi

 

Uçtu cennet yurduna kanatsız kuşlarımız

Şehitlerin ardından boşaldı yaşlarımız

 

Acının duvarına yaslanmıştır gönlümüz

O gün bugünden beri paslanmıştır gönlümüz

 

Başka model arama, yiğit ceddini tanı!

Vicdanlara yazılsın Sarıkamış destanı!

 

                                                           M. NİHAT MALKOÇ

 

( Sarıkamış Bozgunu başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 12/24/2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.