"Ayrılık, demir çubuk gibi sallanıyor havada
Çarpıyor yüzüme yüzüme
Sersemledim
Kaçıyorum ayrılık kovalıyor beni
Yolu yok elinden kurtulmanın
Dizlerim kesildi, yıkılacağım…
Ayrılık, zaman değil, yol değil;
Ayrılık, aramızda bir köprü…
Kıldan ince, kılıçtan keskin.
Kıldan ince, kılıçtan keskin;
Ayrılık, aramızda bir köprü.
Seninle diz dize otururken de…"
Necip Fazıl Kısakürek'in "Ayrılık Vakti"şiiri :
"Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin
Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle, küçüle kaybol ırakta
Şu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin
Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver gitsin"
"Otuz Beş Yaş"şairinin " Karasevda"adlı şiiri ise:
"Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana
Ağladığım yer penceresi midir?
Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir."
"Ayrılık sevdaya dahil"der Atilla İlhan,katılırsınız katılmazsınız ama ben katılmayanlar tarafındayım çünkü kırılmış bir bardağı eski haline getiremezsiniz.Aşk dediğimiz bu duygu hep beraber olmayı,paylaşmayı zorunlu kılar aksi takdirde ayrılık çanları çalmaya başlar.Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler,şöyle ki ayrılıklar sevdaya dahil olsaydı ne ayrılıktan söz edilebilinirdi ne bunca acılar çekilirdi ne de bu güzel şiirler yazılabilirdi.
Ne atılan ok geri döner ne de geçen zaman,onunla çok güzel günlerimiz geçti ne yazık ki sonumuz hüsran oldu.Doğum günümde bana hediye göndermişti ben askerdeyken onu hiç unutamıyorum:Kemer,cüzdan ve saat.Şimdi nerede,ne yapıyor bilmiyorum ama onun bende bıraktığı boşluk her saniye onu arıyor.