Şiir Aşkına Düşmüşken...




‘’Benim gibi sağı solu belli olmayan biri için ve bir göçebe için şiir iyi bir yol arkadaşıdır. Yerin yedi kat dibine de gitsen, göğün yedi kat üstüne de çıksan seninle gelir. Şiir imkânsız bir şeydir, mümkün değildir, çaresizdir. Bunu hissediyorum ben hep onda kendi umutsuzluğumu buluyorum.’’(Alıntı)

 

 

Debdebeli bir sağanak ve de sığınak içimin derdest edilmiş yenilgisinde saklı onlarca yanılgı ve şiirden sökün eden hücrelerim dev/asa bir algı b/eşiğinde de salınıp salınıp kendimden gittiğim kendime ulaşmaktan aciz bir yitim iken yenilgilerim ben de varım bu dünyada mademki içime yağan şiir denen sağanakta tek sığınağım iken şiir azıcık mazur görünüz beni, bayım ne de olsa ben mayın yüklü balta girmemiş bir tarlayım; sözcüklerin tarhında nakşeden yalnızlığın da dik alası iken dik başlı kalemim ve dik acılı şiirlerim.

Dilim yandı.

Yetinmedim.

Dil yarasıyım mademki bülbülün, kavuşamadığımdan mıdır içimde dinmeyen hüzün?

Hem bülbülüm hem gülüm:

Aşka âşık aşka pervane bir sarkıt saklı kimyamda kalemimle dikitler yağdırdığım semanın dik başlı turnasıyım belki de kukumav kuşu küllerime sevdalı doğduğum Anka mizacımla doldurduğum heybemi şair unvanımla şiar edindiğimse s/onsuzluğun peşinde ve onsuz kalamadığım kadar kaç onstur sahi kalemimin ve Kale’min değeri?

Öncemde kalburüstü hayaller biriktirdim çocukken bankanın verdiği kâğıttan kumbarada aslında içimdeki hayalleri hem gerçek kıldım hem de içimdeki çocuğu bir ömür yaşanır kıldım.

Kimine göre bir örüntü şiir kimine göre bir görüntü iken de şair.

Üzerime üzerime geldiler ama çocuktum bilemedim ve inandım herkese şaşmadan rotamda şaşı bildim cihanı şeşi beş sevdalarda şekilsiz suretlerde şerh düştüm düşeli düşlerime.

Şemsi Aruz idi gölgem.

Şems idi içime esen rüzgâr.

Hem olduğum gibi göründüm hem göründüğüm gibi oldum ve işte düştüm gerçeklerin t/uzağına.

Bir umudun tarhı idi şiir ama öncemde ne şiir okudum ne şiir yazdım lakin yer gök şiirle kaplıymış meğerse ben bilmeden hayatı şiir gibi yaşamış iken.

Yaş kemale erdi kalem ve şiir girdi kanıma.

Selamın yitiminde verdiğim selamı sadece kalemim aldı ve kalburüstü hayaller kumpanyasına müdahil oldum bir avazda.

Ceketim ütülü.

Düğmelerini de iliklemiştim mademki kalemin ve üşenmeden şiir yazdım gün ve gece.

Ahkâm kestiler:

Neymiş efendim?

Benden şair olmazmış.

İyi de ben şair değildim ama şiirdim hatta binlerce hatta noksansız her yerde tüm benliğimle içtiğim şiir diktiğimse söküklerim şiir namzet acılarım şiir yazmadığımda büyüyen yaralarım bir o kadar şiir yazdıkça da büyüdü yaram ve yamalı hayatıma tam da NOKTA koyacakken bilemedim o gece sabaha çıkacak mıydım?

Bir b/aktım ki sabah olmuş ve yüreğimdeki uçuklar şifa bulmuş.

Yer gök kanamalı iken sarmalında gizemin ve vuku bulan ilham perim demem o ki, azizim:

Ben şiirle yeniden doğmuştum o sabah.

Günyüzü görmeyen bir fasılada.

Gök gözlü annemin sevdasına da düşmüşken.

Yer gök birbirine kavuşamazken ben kavuşmuştum ya, kayıp yanıma.

Hizaya gelendi nefsim nefessiz kaldığım bir gecenin ertesi

Hafızamsa güncellenmiş ve aldığım soluk kalmadığı kadar şiirsiz.

Kendimden gitsem de şiir gitmedi benden.

Kendimden haz etmesem de azığımdı şiir.

Aza kanaat etsem de şiir yazsam da kanaat etmemişken yazdıklarıma.

Şiir aşkına düşmüşken yarı yolda kalsam da şiir aşkına.

Yağmalanmış yüreğimden sökün eden dizeler ve imge bataklığında boğulan kimsesizliğim.

Rivayet oydu ki:

Müptelası olduğum sevginin de ötesinde mudiliydim artık şiirin.

Hem hicretim.

Hem hicrim.

Hem hicvim.

Kanatsız meleğim yanımda.

Kanamalı dizeler beklemede.

Vurdumduymaz kim var kim yok uzağımda ama şiir yanı başımda.

Umutsuzluğun sönük feri.

Sonsuzluğunsa neferi.

Acıma kefil.

Açtığım yaraya zemin hazırlayan yine şiir.

Mazbut bir iklimde müspet bir duyguda…

Kelli felli adamlar şiir yazarken ben kim oluyordum da şiir aşkına düşmüştüm?

Şiir hem ladesim şiir hem sobelendiğim hem de körebem.

Körelmeden yaşamanın da diğer adı şiirdi madem.

Rahmetli babamın köstekli saati dahi şiire namzetti.

Ruhumun üstünü örten atlastan yorgan elbet melekler şahit.

Mevsimin meyvesi; dikenli gövdemin çiçeği; yıldızın ta kendisi şiir mademki mehtaba sevdalıyım ben yine şiirdim yine şiir.

Gülüm/semenin diğer adı ve sahibesi olduğum birden fazla ismim:

Güllük gülistanlık filan da addedilmesin hani yaşadığım hayat lakin ne zamanki şiire soyunsam, öykünsem cenneti yaşarken cehennemi duyumsamazken.

Yazmadığımda yaşadığım cehennem azabı.

Yaşadığım kadar da şiirde nöbetçi şakağıma dayalı kalemin namlusu ve pusu kuran zalim ruhların dahi uydusu iken şiir.

Uydurmaca değil hayal gücümün esintisi ve uyruğum yine şiir…

Şiirden ibaret de değilken üstelik bazen şiir dahi beni kesmezken ve ulağım ve umrem ve içimde kalan nice ukdenin arkası ve de uleması yalnızlığın yeter ki soyuttan somuta yol alayım mademki mahlasım da şiir kökenli gülüm/seme diyen de biri vardı mademki kâh matemimle örtüşen kâh umudun ta kendisi…

 


( Şiir Aşkına Düşmüşken... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 18.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.