Tiran’ın
adamları bir tenekenin içine ateş yakmışlardı. Ortalarında ağlayan bir genç kız
vardı. Sinir krizi geçirir gibi kendi etrafında dönüp duran kızın yüzünü görür
görmez Lara’nın öfkesi tavan yaptı. Bu kızı biliyordu. Her sabah annesiyle
beraber otobüse binen down sendromlu bu kız zihinsel engelliydi. Annesinin
Güzel meleğim diye sevdiği kız, her gün annesiyle beraber limana, çöplüğe gelir
bir köşede sessiz oturup annesini beklerdi. Yolunu şaşırıp buraya gelmiş
olmalıydı. Korktuğu her halinden belliydi. Gözlerinden yaşlar akıyordu.
Tiran’ın adamları umursamaz bir şekilde kaba kahkahalar eşliğinde kızın vücuduna
elliyorlar, kız bağırdıkça kahkahalarının tonunu yükseltiyorlardı.
Lara’ya
akademi de ve meslek hayatında “stupid idealist” denmesinin bir sebebi de
ihtiyacı olan herkese yardım etmesiydi. Sinirle bağırdı.
-Heyyy!
Kahkaha
sesleri birden kesildi. Ateşin etrafındakiler şaşkınlıkla sesin geldiği yöne
baktılar.
Tiran’ın
adamı Lara’yı tanıdı. Tersledi.
-Bu saatte burada ne işin var senin?
-Seni ilgilendirmez. Kızı almaya geldim.
Adam şaşırdı. İşaret
parmağıyla kızı işaret etti.
-Tanıyor musun bunu?
-Tanıyorum,
arkadaşım olur. Gelsene.
Down
sendromlu kız Lara’yı tanımıştı. Koşarak yanına gidip arkasına geçti.
Adamlardan uzun boylu iri yarı olan diğerine seslendi.
-Kim bu işimize
neden karışıyor? Haddini bildireyim de aklı
başına gelsin.
Olaylar
hızla gelişti. Lara oyalanmadı. Sağ ayağını hamle yapacakmış gibi kaldırırken
saniyeler içinde durakladı, sol ayağını adamın apış arasına gömdü. Acı içinde
diz çökerek haykırmaya başlayan adam suratına yediği diz darbesiyle yere
yığıldı. Burnundan kan fışkırırken yerde kıvranmaya başladı. Ateşin
etrafındakiler arkadaşlarına yapılan bu saldırıya karşılık vermediler. Herkesin
aklında aynı kural vardı. “ Varoşta kimseye zarar verilemez. Cezası ölümdür.”
Tiran’ın baş adamı bu rahatlık
içinde Lara’ya seslendi.
-Arkadaşını al git
Lara. Senin cezanı Tiran verecek. Sizde dağılın. Aval aval yüzüme bakmayın
dağılın.
Adamlar homurdanarak dağıldılar.
Lara kızın kulağına fısıldadı.
-Evinizin yerini
biliyorsun değil mi?
Kız başını salladı.
-Tamam o zaman hadi gidelim.
Lara
kızı evine bıraktıktan sonra annesiyle kaldığı karavana gidip yattı. Ertesi
sabah 06,30 da kendiliğinden uyandı. Bir paket hazır çorbayı ısıtıp yedi. Saat
07,00 da yola çıktı. Otobüse binip çalışmak için limana gitti.
-tak tak
Yer
yatağından fırlayan Lara karavanın kapısını açtı. Kapıyı çalan Bit’ti.
-Tiranlar seni çağırıyor Lara.
Toplantı
salonunda tiranlar onu bekliyordu. Ayakta bekledi. Kirli sakallı baş tiranın
bakışları üstündeydi.
-Adamlarıma saldırmanın cezasını biliyor musun
Lara?
-Bilmiyorum tiran.
Varoşun kurallarını biliyorum. Adamlarının bir kızı, engelli bir kızı
ağlattıklarını görünce öfkelendim. Birisi bana saldırınca karşılık veririm.
Baş tiran öfkeyle elindeki içki
kadehini yere fırlattı.
-Cezalandırılmamak
için kafa ütülüyorsun Lara.
-Vereceğiniz
cezayı umursamıyorum tiran. Yine olsa yine yaparım.
Tiranın öfkesi geçecek gibi değildi.
-Adamlarıma zarar
verdin artık işime yaramazsın. Varoştan gitmek için…
Baş tiran konuşmasını bitirmeden
yanında oturan çöpçü tiran lafa girdi.
-Benim işime yarar
tiran. Çöpe gidecek birilerine ihtiyaç var.
Çöpçü tiran doğrudan Lara’ya hitap
etti.
-Çöp arabası
kullanabilir misin?
-Kullanırım.
-Bunu daha önce
neden söylemedin?
-Kimse sormadı.
Çöpü
tiran eliyle kapı önünde bekleyen adama işaret edip çağırdı.
-Lara’yı çöp
arabalarının yanına götür. Artık çöpe gidecek. Cezan affedilmedi Lara. Çık.
Lara
arabaların yanına giderken önünde ilerleyen adama sordu.
-Bana neden ceza vermediler?
Adam
umursamazdı.
-Bilmem. Belki
adamları suçlu olduğu içindir. Belki de çöpte çalışacak birisine ihtiyaç
vardır.
Çöp arabalarının birinin yanında
durdu.
-Kullanacağın
araba bu. Kontak anahtarı üstünde. Saat 20,00 dan sonra çöpe çıkılır. Tiran
çöpe geç çıkanları sevmez. Çöpten gelince şarja takmayı unutma. Çöp toplarken
arabayı stop etme. Aküler pert durumda.
Adam
başka bir şey söylemeden uzaklaştı.
Lara
saat 09,55 te çöp arabasının yanına geldiğinde orta yaşlı iki kişi bekliyordu.
Arabaya binip çalıştırdı. Hareket etti.
-Güzergâhımız belli mi?
Daha
önce limanda gördüğü kısa saçlı beyaz sakallı adam cevap verdi.
-Biz arka
mahallelerin ve Güvenlik merkezinin bulunduğu sokağın çöpünü alırız.
Adam
kalorifer deliklerinin üstündeki eski model navigasyon cihazını açtı. Lara navigasyon
cihazındaki metalik sesin yönlendirmesiyle mahalleleri gezmeye başladı.
Girdikleri mahallelerdeki çöpler alınınca yanındaki adam yeni adresi tarif
ediyordu.
Yıllarını
geçirdiği Güvenlik merkezinin önüne geldiklerinde sabah 4 olmuştu. Lara beresini
kaşlarının üstüne indirdi. İlgisiz sokağı incelerken sokağın karşısındaki
birinin el işareti yaptığını fark etti. El frenini çekip çöp arabasını
durdurdu. Arabadan inip koşarak yaklaştı. El işareti yapan elinde küçük bir
paket olan bir kadındı. Kadın elindeki paketi uzattı.
-Oğlum varoşta. Bunu ona götürür müsün?
-Adım Lara. Oğlun beni bulabilir mi?
-Bulur.
Lara
paketi alıp koşarak geri geldi. Yanında oturan adama fısıldadı.
-Tanımadığım bir
kadın oğluna bir paket gönderdi. Sen tanıyor musun?
Kısa
saçlı adam sessizce başını sallayınca aracı hareket ettirdi. Tüm işlerini
bitirip çöp aracını park ettiğinde saat 06,45 olmuştu. Karavanlara doğru
yürürken Lara yanında sessizce yürüyen adama fısıltıyla sordu.
-Paketi almaya gelecek çocuğu
söylemedin?
-O seni bulur Lara. Yalnız?
-Yalnız ne?
-Şehirden buraya
bir şeyler getirip götürmek yasaktır. Yarın çöp ayıklamaya gidebilirsin haberin
olsun.
Lara
başka bir şey sormadan karavana döndü. Karavanların ortasındaki musluktan
doldurduğu suyla temizlendi. Yatağına uzandı. Çöp arabasının sert direksiyonu
ve titreşimi yormuştu. Varoşta bulunduğu 20 gün içinde şehirdeki hayatına göre
daha rahat uyuduğunu fark etmişti. Uykuya dalmakta hiç sıkıntı çekmiyordu. Eski
battaniyeyi üstüne çekti. Birkaç dakika sonra uyuya kaldı.
Lara
karavanın kapısının çalınmasıyla uyandı. Gelen Bit’ti. İçeri geçmesini işaret
etti. Yüzünden üzgün olduğu belli oluyordu.
-Özür dilerim Lara dedi.
-Neden özür diliyorsun Bit?
-Tiran bu gece çöp
ayıklamaya gitmeni emretti. Benim yüzümden. Annemin verdiği paket yüzünden.
Beraberindekilerin birisi ispiyonlamış.
Lara
tepki vermedi. Paketi işaret etti.
-Sorun değil Bit.
Paketi alabilirsin. Üzülmene gerek yok. Haberim vardı.
Bite
geri dönüşebilir malzemeden yapılmış paketi açtı. Paketin içinde poğaça ve
kurabiyeler vardı. Poğaçalardan birini Lara’ya uzattı.