Sonraki
20 gün boyunca her gün limana gitti. Limana gidenlerin başındaki adam iyi not
vermiş olmalıydı. Varoş halkının devamlı olarak dönüşümlü çalıştığını
öğrenmişti çünkü. Herkes sırayla liman, istasyon, çöplük ve geri dönüşüm
arasında mekik dokuyordu. Sadece çöplük ile varoş arasında kalan assasinler
hiçbir işe ve insanların arasına karışmıyorlardı.
Limandan
gelince kısa bir süre Bit’le birlikte konteynerde takılıyor, Byte ile konuşuyor
fazla kalmadan karavana dönüp uyuyordu. Annesiyle hiç konuşmamışlardı. Simyacı
çoğunlukla uyuduğu sırada geliyor, sabah karavandan ayrıldıktan sonra gidiyordu.
Lara annesinin bunu özellikle yaptığının farkındaydı. Zaman en iyi ilaçtır”
diye düşünmüş olmalıydı.
Lara
limana çalışmaya gittiği zamanda down sendromlu bir kız görüyordu. Kızın
annesiyle aynı vardiyadaydı. Denilebir ki bu kız varoşun tek neşe kaynağıydı.
Devamlı somurtan, gülmeyi unutmuş kadın ve erkeklerin yüzlerinde küçük bir
tebessüm oluşmasına sebep olan tek kişi bu kız olmalıydı. Annesinin “Meleğim” diyerek
sevdiği kız yaratılışı gereği herkese gülüyor, gülücük olarak herkesten
karşılık alıyordu.
Lara
limandan dönünce dolaptaki konservelerden birini ısıtıp kaşıkladı. Yorgundu ama
uyumak istemiyordu. Karavandan dışarı çıkınca Bit’in kendisini takip ettiğini
gördü. Eliyle işaret etti.
-Neden beni takip ediyorsun Bit?
-Simyacı söyledi.
-Simyacı’yı çok mu seviyorsun?
-Sevdiğim için
değil Lara. Simyacı hayatımı kurtardı. Yanına aldı. Ona çok şey borçluyum.
-Kaç yaşındasın sen? 19,20.
Bit
güldü.
-Yirmi yaşındayım.
-Burada mı doğdun?
-Yok şehirden geldim.
-Bu yaşta ne suç işlemiş olabilirsin ki Bit?
-Suç olup
olmadığını bilmiyorum ama kontrolsüz merak ve öfke diyebiliriz Lara.
-…
-Üniversite
hazırlık okulundaydım. Öğretmenlerle takıştım. Okulun bilgisayarlarını
çökertince okuldan atıldım. Biraz serserilik yaptım. Başım belaya girecekti.
Kaçtım buraya geldim. Simyacı bana sahip çıktı.
-Pişman mısın?
-Pişmanlık görece
bir kavram Lara. Cezaevi dışında her yerde aynı hayatı yaşayacak olduktan sonra
fark etmez. Yaptıklarımdan pişman mıyım dersen değilim. Öğretmenler hak
etmişti.
Bit’in
konuşmayı sevmediğini hisseden Lara başka özel soru sormadı.
-Konteynerde kimse var mı?
-Hayalet var. Tanışmak istersen gidelim.
-Olur. Vakit geçirmiş olurum.
Bit’i
takip eden Lara konteynerdeki farklılığı uzaktan fark etti. Konteynerin kapısı
ardına kadar açıktı. Yaklaştıkça burnuna güzel bir koku geldi. İçerden öfkeli
homurtular geliyordu. Bit’in ardından konteynere girdi.
Hem
konteyner hem içerde homurdanarak temizlik yapan adam Lara’nın ilk gelişinden
çok farklıydı. Her taraf temizlenmişti. Havalandırılmıştı ve güzel kokuyordu.
Byte’a göre çok daha temiz görünümlü adam bir taraftan yerleri temizlerken bir
taraftan da homurdanıyordu.
-Bu adam beni
çıldırtacak. Gerçekten çıldırtmaya çalışıyor. Bu pislikte nasıl çalışırsın be
adam?
Lara’yı
görünce eliyle koltuğu işaret etti. Fırçayla toparladığı izmarit ve diğer
pislikleri kapıdan dışarıya iteledi. Konteynerin içini kolaçan eden adam
temizliğin yeterli olduğuna kanaat getirince kapıyı kapattı. Bilgisayarların
önündeki koltuğa oturup geri döndü. Bir süre Lara’yı süzdü.
-Sen Lara
olmalısın. Simyacının himayesindeki kız. İçinde bulunduğumuz durumda ne denilir
bilemedim ama hoş geldin.
-Hoş bulduk. Siz kimsiniz?
-Burada insanlar
söylemedikçe isimlerini sorma Lara. Yazılı olmayan birinci kural.
Adam
yumuşak ses tonuyla konuştuğu için Lara sert karşılık veremedi.
-İkinci kural nedir adını söylemeyen kişi?
-İkinci kural
insanlarla istediğin kadar değil istedikleri kadar samimi ol ve kimseye sır
verme. Daha çok kural var ama gerektikçe öğrenirsin.
-Bu kuralları kim koydu? Yani otorite kim?
Adam
gülümsedi. Saçları, yüzü, dişleri ve kıyafetleri Lara’nın varoş algısına göre
oldukça bakımlıydı.
-Varoşun seçilmiş
veya atanmış bir otoritesi yoktur Lara. Varoşun genel kurallarını gücü ve
parası olanlar koyar. Yani Tiranlar. İkili ilişkilerdeki kurallar korunma
içgüdüsüyle insanların koydukları kurallar.
-Adını hala söylemedin?
-Adım yok Lara.
İnsanlar bir ara Hayalet diye bilirlerdi. Daha sonra Anonim demeye başladılar.
Hiç duydun mu?
Lara’nın
hafızasında böyle bir isim yoktu. Başını salladı.
-Hayır duymadım.
Bilgisayar bilgim mesleğimle sınırlı kaldı. Sanal dünyayla pek işim olmadı.
Hayalet gözlerini
Lara’ya dikti.
-Varoşa geliş amacın nedir Lara?
-Bu sorunun
cevabını senin veya sizin vermeniz gerekmiyor mu Hayalet? Beni hackleyen
sizsiniz.
-Hacklemek
demeyelim Lara. Bilmen gerekenleri öğrenmeni sağladık diyelim istersen. Simyacı
iki yıldır içine kapanmış bizden uzaklaşmıştı. Rica etti.
-Takıntılı
kişiliğiyle ilk gençliğimi mahveden annemin ricasının benim için hiçbir önemi
yok Hayalet. Beni iznim olmadan hacklediniz.
Hayalet kısa bir mola vermek istedi.
Isıtıcıdan aldığı sıcak suyla kahve yaptı. Kupanın birini Lara’ya uzattı.
-Seni anladığımı
söyleyemem Lara ama yaşadıklarını biliyorum. Baban da annenin takıntılarından
ve kontrol hastalığından şikâyetçiydi.
Lara’nın içinde öfke kabardı. Yine
hakkında fazla bilgili biriyle karşılaşmıştı. Ses tonu değişti.
-Hayatım ve ailem
hakkında ne biliyorsun?
-Babanla aynı
laboratuvarda çalışıyorduk Lara. Baban benim öğretmenimdi. Seninle
ilgilenememekten dolayı sıkıntılıydı.
-Bunları o mu söyledi yani babam?
-Evet. Hem de pek çok kez. İnanmıyor
musun?
Lara
oturduğu eski koltuktan kalktı. Konteynerin içinde volta atmaya başladı.
-Doğru Hayalet.
Söylediklerine inanmam için bir sebep yok. Babamla güzel hatırladığım doğru
dürüst bir anım yok. Hiç evde yoktu. Birlikte yemek yemedik, kahvaltı yapmadık,
vakit geçirmedik. Yüzünü bile net hatırlayamıyorum. Ha. Bak annemin hakkını
teslim etmeliyim. Beni o kadar disiplin içinde yetiştirdi ki okulda ve meslek
hayatımda hiç sıkıntı yaşamadım. Çok başarılı oldum. Sadece bu kadar.
İşaret
parmağını Hayalet’in yüzüne doğru uzattı. Öfkeliydi.
-Bu yaşına kadar
anne-kız ve baba-kız ilişkisinin ne olduğunu bilmeyen biriyle konuşuyorsun
Hayalet. Buraya gelme amacımı sordun ya. Birinci sebep annemi görmekti. Görmek
ve yıllardır yaşadığım psikolojik travmayı yüzüne söylemekti.
-Söyledin mi?
Lara
bir anda soruyu algılayamadı.
-Anlamadım?
-Hissettiklerini annene söyledin mi Lara?
-Tam olarak
anlatamadım ama anladı. Konuşmuyoruz. Annemin benimle birlikte olmak istemesini
anlayabilmiş değilim zaten. Onun kadar “Ben” merkezli birisinden beklenmeyecek
bir davranış.
-Faydası olur mu
bilmem ama annen artık eskisi gibi değil Lara. Senden böyle bir tepki
bekliyordu zaten.
Lara
kısa bir an düşündü.
-Benden ne istediğinizi söyleyecek misin
Anonim?
-Senden bir şey
istemiyoruz Lara. Bir şey yapıp yapmamaya sen karar vereceksin.
-Karar vermem gereken şeyi söyle o zaman.
Lara
konuşmanın gidişatından Hayalet veya Anonim denilen bu adamın klanda söz sahibi
olduğunu anlamıştı. Doğrudan bir şeyler söylemediğine göre ne isteyeceğini
merak ediyordu.
-Önce annen yani ailen
hakkında karar vermelisin Lara. Burada yaşamak ve bir şeyler yapabilmek için
insanların birileriyle duygusal bağ kurması gerekir. Senin duygusal bağ kurman
gereken kişi annen. İkincisi bir şeyler yapmayı karar verirsen bunun tehlikeli
olduğunu ve hayatını kaybedebileceğini kabul etmelisin.
-Mesleğimi
biliyorsan biz de işlerin böyle yürümediğini de biliyor olmalısın Anonim.
-Mesleğini elbette
biliyorum Lara. Ama bizde işler böyle yürüyor. Senden isteyeceğimiz şeyler
görev olmayacak. Duygusal bağ ve motivasyonsuz olmaz. Güven meselesi.
-Hayır
dersem?
-Hayır dersen
hakkındaki bütün suç dosyalarını ve borçlarını silerim. Bakanlık sistemin
hacklendiğini ilan eder. Şehre, görevine geri dönersin. Özür gibi düşün.
Lara
etrafına baktı. Anonim iddialı konuşuyordu.
-Söylediklerini bu donanımla mı
yapacaksın?
-Bana inanmıyor musun?
-Byte ağa sınırlı
bağlanabildiğinizi söyledi. Yarım saat kadar.
Anonim
ilk defa güldü. Daha doğrusu gülümsedi. Boğazından garip bir ses çıktı.
-Byte bağlanamaz,
ben bağlanır söylediklerimi yaparım Lara, merak etme.
-Gözü kapalı olmaz
Anonim. Ne yaptığınızı bilmeden yapacaklarıma karar veremem.
Anonim
çok konuşmayı seven birine benzemiyordu ama yine de konuştu. Eski koltukta
geriye yaslandı. Gözlerini Lara’ya dikti.
-Ahtapotlar
hakkında bilgin var mı bilmiyorum Lara. Ahtapotların 3 kalbi, sekiz kolu
vardır. Kolların tamamı birbirinden bağımsız hareket edebilir. Bir ahtapot
kopan kolunu yenileyebilir. Düşmanımız World İnternational tam bir ahtapottur. World
İnternational’ın dünyayı saran kollarından birisi de Gold Horn. Yapay Zekâ(AI) World
İnternational’ın en büyük silahı ve bazı amaçları var. İlk amacı sahibi World
İnternational ve şubelerini korumaktır. AI nın tek görevi programcıların
oluşturduğu algoritmalarla tehdit olarak algıladığı herkesi ya pasifize veya
elimine etmektir. Günümüzde hiçbir hükümet veya kişi Yapay Zekâ ile doğrudan
mücadele edemez. Yapay Zekâ buna izin vermez.
Anonim yerinden kalkıp yeniden kahve
hazırladı, kupayı Lara’ya uzattı.
-Yapay Zekâ’nın
çok fazla düşmanı var. Faaliyet alanları iyice kısıtlanan hackerler, özgürlüklerini
kaybetmek üzere olan hükümetler. Yapay Zekâ’ya ortadan kaldırmak ancak Özerk
Bölge için Gold Horn’u ortadan kaldırmakla mümkün olabilir. Bir şeyler yapmak
lazım.
-Örneğin?
-Kimseye akıl
veremem Lara, buna beyin fırtınasıyla karar verilmeli ve uygulanmalı.
Lara ikna olmamıştı. Anonim
bakışlarından bunu hissetti.
-3,5-4 sene önce
ekibinle ihbar üzerine bir binaya baskın yaptınız. Görevi tamamlayıp ayrılmak
üzereyken bir ekip arkadaşının bina içinde kaldığını fark ettin. Tam bu sırada
Güvenlik merkezinden gelen mesajda içeride sivillerin olduğu bildirildi.
Arkadaşını ve sivilleri kurtarmak için binaya girdin, patlama oldu. Ve enkaz
altında kaldın. Binada ne olduğunu biliyor muydun?
-Hayır.
-Binada uyuşturucu
yapımında kullanılacak kimyasallar depolanmıştı. World İnternational’ın en
büyük gelir kaynağı.
-Sen bunu nereden
biliyorsun Anonim?
-Ben bilmiyorum
Lara annen söyledi. Bu kimyasalların bir kısmı daha sonra bize göre Doğu
hükümeti sınırlarında yakalanmış.
-Annem söylediyse
tamam. Annemin yalan söylediğine hiç şahit olmadım. Lütfen devam et.
-O gece Güvenlik
merkezinden sana hiç mesaj gönderilmedi Lara. Binada sivil yoktu. Meta
bağımlısı arkadaşın da binanın arka kapısından çıkmıştı. En ilginci Güvenlik
merkezi arşivine göre size böyle bir görev hiç verilmedi. Kesin bir sebep
söylemem mümkün değil ama ailen, parlak sicilin, Meta kullanıcısı olmaman,
muhalif sayfaları girmen. Bunların hepsini bir arada düşününce şüphelenmemek
kendi adıma akılsızlık olur. Sence?
Anonim’in
söyledikleri Lara’nın ilgisini çekmişti.
-Hayatım boyunca
işime odaklı oldum Anonim. Yapay Zekâ’nın beni hedefe koyması mantıksız değil
mi?
-Kendi mantığına
göre haklısın Lara. Ama Yapay Zekâ’nın mantığı farklıdır. Seni potansiyel suçlu
adayı olarak değerlendirmiş olmalı.
-Hangi sebeple?
-Pek çok sebebi
olabilir. Anti sosyal biri olarak Bölge Yönetimi Yerleşkesinde hiç tanıdığın Gold
Horn çalışanı arkadaşın yok. Yani Bakanlıkta çalışmak ve yükselmek gibi bir
amacın yok. Böyle bir amacın varsa bile bunu tanıdıkların aracılığıyla değil
hak ederek yapmak istiyorsun. Bana göre en önemlisi de Meta kullanıcısı veya
bağımlısı değilsin. Yanılıyor muyum?
-Söylediklerin tam
olarak beni tarif ediyor Anonim. Bu iyi bir şey değil mi?
-Bölge Yönetimi
için iyi bir şey. Gold Horn şehrin sahibi olarak bilhassa üst seviye
görevlilerin kendisine bağlı olmasını ister. Yapay Zekâ bu isteğe hizmet eder.
Programcıların oluşturduğu algoritmaya göre hedefleri belirler programcı onay
verirse oluşturulan plana göre uygular.
Lara’nın
merak ettiği tek bir konu kalmıştı.
-Madem yapay zekâ
her şeyi planlayıp yapabiliyor niçin insanlarla çalışıyor?
-Basit bir sebebi
var Lara. Yapay Zekâ dediğimiz bir bilgisayar programı. İnceler, araştırır,
algoritmasına göre raporlar, programcıdan onay ister, uygular. İnsan
psikolojisini tam olarak çözümleyemez, anlayamaz. Bunun için insanlara ihtiyacı
var.
-Biraz önce hiçbir
hükümet ve insan Yapay Zekâyla mücadele edemez dedin yanlış hatırlamıyorsam.
-Doğru
hatırlıyorsun Lara. Küresel ağ ve bilgisayarlar oldukça Yapay Zekâ’yla kimse
mücadele edemez. Şu anda Gold Horn’u ortadan kaldırmak Yapay Zekâ’yı ortadan
kaldırmaktan daha mümkün gözüküyor.
-Anlattıkların son
derece mantıklı Anonim. Tüm bunları biliyorsun ve hala sağsın. Bu biraz
mantıksız değil mi sence?
Anonim
bu sefer gerçekten güldü.
-Babanla birlikte
çalıştığımızı söylemiştim Lara. Bizim görevimiz bunları bilmekti. Film seyreder
misin?
-Bazen niçin sordun?
-Üç boyutlu film seyrettin mi?
-Seyrettim ama çok az.
-Babanla benim
görevimiz kişiye özel üç boyutlu film tasarlamaktı. Bunun için çok fazla
görsele ve bilgiye ihtiyaç vardır. Bilhassa insan davranışları hakkında. Bu
yüzden Özerk Bölge de yaşayan ve çalışan herkes belli zamanlarda psikolojik
testlere katılmak zorundadır. Bazı şeyleri nasıl bildiğime gelince, baban bir
bilgisayar dâhisiydi Lara. Bir süre World İnternational’ın merkezinde çalıştı. Özerk
Bölgeye geri döndüğünde Gold Horn’un sistem başmühendisliği ve program
liderliğini yaptı. Ondan çok şey öğrendim. O kara güne kadar.
-Kara gün?
-Laboratuvarda
psikiyatrist ve psikologlarla birlikte çalışır ve klinikte çok vakit
geçirirdik. Baban o gün kliniğe getirilen 4. Derece Meta bağımlısı bir gencin
krizlerine şahit olmuş. 4. Derece Meta bağımlıları mama, bez ve sondayla
programa bağlanırlar. Programdan yarım saat uzak kaldıklarında bile sinir krizi
geçirir kendilerine ve çevresindekilere zarar verebilirler. Üst aşama ölümdür.
Baban o günden sonra sık sık “ Kızım Meta bağımlısı olursa” diye düşünmeye
başladı. Gold Horn’un sistemini çökertmeyi planlıyordu. Deşifre oldu. Yüksek
güvenlikli ceza evinde annenle birlikte yattı. Varoşa geri geldiğinde bir
şeyler yapmaya çalıştı. İki sene önce öldürüldü.
-Kim veya kimler yapmış olabilir?
-Tam bilmiyorum
ama büyük olasılıkla Assasinlerden biri veya bir kaçı. Baban öldürülünce varoş
kuralları uygulanmadı. Baban ceza evine gönderilince benden seni takip etmemi
mümkün olursa korumamı istemişti. 4 yıl seni takip ettim ama koruyamadım, bunun
için senden özür dilerim.
-Özre gerek yok Anonim.
-Annen de baban da
o zamanlar daha farklılardı. Para ve güce önem veriyorlardı. Annen hatırladığın
gibiydi. “Ben” merkezli bir hayatı vardı. Artık hatırladığından çok farklı
biri. İnsanlara yardım ediyor ve “ ben “ merkezli yaşamıyor. Bunu annenle aranı
düzeltmeni istediğim için söylemiyorum.
Lara
kafası karışmış şekilde konteyneri terk etti. Merak ettiği çok şey vardı ama
sormak istemiyordu.
Yatağına
uzandıysa da bir türlü uyuyamadı. Dışarı çıktı. Bit her zamanki gibi kendisini
takip ederken amaçsız yolda yürümeye başladı.
Loş
yolda ne kadar yürüdüğünün farkında değildi. İlerde yanan bir ateş ve ağlama
sesi duyunca o tarafa doğru yürüdü.