Nehrin kanayan sağanaklarında saklı o
vaveyla
Göz ucundaki sessizliğim
Yüreğin suresinde saklı iken
Aşkın tinine b/andığım
Üç kere öpüp de başıma koyduğum
B/ağrıma giden sensizlik
Her kulpun benliğimde anlam bulduğuna
dair
Kimse ifşa eden yalnızlığımı
Gök kürenin kükreyen hacminde
Can bulduğum kadar şiirin nüktesine
serili
Gaipten gelen bir isyanı ben
İdrak edemediğim cihanın
İtiraz edemediğim kadar da aşkın
Ç/ağrısına kenetlendiğim
Keten tohumu adeta imgeler
Şiirlerin boylu boyunca sürüklendiği
Müptelası hasretin
Müdavimi hicretin
Boynum kıldan da ince Allah katında
Süregelen bir iman gücü
Güç bulduğum evrenden
O, izin verdiği sürece
Sevgimle devindiğim
Putları devirdiğim
Pot kırmadan sevemediğim kadar
Yâdında ömrün
Kilit noktam nasıl ki sevginin
Ve işte insanların basiretsizliği
Asaletle diktiğim o sökük yorgan
Hani, ruhumun kapandığı
Kanımın kaynadığı bir elem
Her telaffuzunda coşkumun
Her ihracında duygumun
İnkârı ne mümkün semanın himayesinde
Yerküreden ayrı ayaklarımın yerden
kesildiği
Ölümün arifesinde
Uçuşa geçen ne çok duygu
Bel büken yalnızlığın doğurduğu utku
Ufuk hizasında
Uydurma aşkların değil
Varsın kalıcı acıların
Dinmeyen vardiyasında
Ne çıkar ki hem?
Yarı zamanlı bir şiir iken
Müstakbel kalemimle kazdığım mezar
Uykudan sökün eden ne çok rüya
Balta girmemiş olmalı hem
Şiirin sanır mısın ki kazık kakacağı
o endamlı v/eda
Ve işte temize geçtiğim gönlü surunda
Adı bende saklı aşkın kabzasına
Attığım o çentik
Eğri oturup doğruyu yazdığımdan öte
Yalnızlığın tanıdık simasında
Önünü ilikleyen bir imgenin
sarmalında
Kat çıkmak da değil artık ömrü
Kayda değer her duygudan haizi
olduğum nice örüntü
Ve evet:
Edepli bir kalem
Endamlı hüzün
Alaveresinden de uzak ömrün
Kalem nasıl ki derinden kesti
Şüheda bir sevgiden dahi doğan
rahmeti
Bıçkın rüzgâr iş başında
Balçığında sergüzeşt sözcüklerin
Sefasını sürmekle iştigal bilinmezin
Anbean hamt ettiğim
Hatırına sevdiklerimin
Ve işte ansızın infilak eden bir
çığlık
Kanamalı suretlerin yenilgisi
Sevdiğim kadar yanıldığım
Yanıltmadan da sevdiğim
Racon kesen bir şiire daha gebeyim
Sabahın ilk ışıklarında güneşe
pervane
Avare bir semazenin
Ağız dolusu hüsran Huda’ma ulaşmanın
da diğer adıdır
Yıldızların fink attığı
Sema denen uçsuz coğrafya
Semaveri yüreğin
Damlattığı kadar da kalem alın terimi
Alnımın akında doğdum bir kere daha
Anamın ak sütü gibi de helal
Sonsuzluğa duyduğum coşku ve sevda
Ant içerim ki namusumun üstüne
Ar bildiğim dirayetin, asaletin
Müptelası olduğum kadar renklerin
Bu gün yine pembeyim
Yüzümde mahcup bir gülüm/seme
Kim bilir yine neyin derdindeyim?
Yüce Rabbim bir koşu sana geldim…