Haykırırken acımı, gecenin bir vaktinde,
Umarsız bir karanlık sarıyordu dünyamı.
Öyle bir suskunluk bu, bir ayrılık aktinde,
Göğsümde hançer olup yarıyordu dünyamı.
Başımda bu efkarla, kırarak dizlerimi,
O kadar feryat ettim, kurutup sözlerimi,
Bir hıçkırık içinde, yumunca gözlerimi,
Yokluğun balyoz gibi kırıyordu dünyamı...
Bâtın bir düş içinde, kaybolurken odağım,
Sağlamca bir zemine, basmıyordu ayağım,
Bir bilinmez için de, çınlıyorken kulağım,
Gaibden bir fısıltı karıyordu dünyamı...
Say ki, Yusuf gibiydim, bir tüccarın sözünde,
Köle olup satıldım, bir sahranın düzünde,
Âma olmuş babamın, o ihtiyar yüzünde,
Oğluna hasret gibi yoruyordu dünyamı...
Hükümranlığı biten, say ki bir şehriyardım,
Züleyhanın aşkında sahte bir bahtiyardım, ,
Ömrü sana adamış, garip bir ihtiyardım,
Mucize bir fısıltı, vuruyordu dünyamı...
Düşünüp kahrolurken, bir boşluğa dalınca,
Şaşırmış bir kul gibi, öyle suskun kalınca,
Bir fısıldama var ki, aklı baştan alınca,
Göklerden rahmet gibi, koruyordu dünyamı...
09/02/2024
Murat Bekir Alpars