TEKNOLOJİ VE YAŞAM

Dünya dediğimiz han, albenisi çok çeşitli bir handır. Üzerinde yaşayan insanları adeta büyülüyor. Dünyanın, insanların önüne serdiği bu efsunlu ikramlardan hangisini seçeceğini şaşırıyor insan dediğimiz varlık. Birini alsa, bir süre sonra onu mutlaka değiştirme dürtüleri kabarıyor. Onu değiştir, bunu değiştir. Elbette bunları yapabilmek için maddi imkânların geniş olması gerekir. Tatminsizlik, doyumsuzluk ve dünya hayatını saltanata çevirme çabası içimizde büyük basınçlar oluşturuyor ve irade dediğimiz o kutlu hazinenin de duvarları bu basınç karşısında çaresiz kalıyor ve yıkılıp, gidiyor.

Teknoloji insanlara neler sunuyor acaba?

Teknoloji, sınırları aşarak cebimize kadar giriyor. Teknoloji harika bir gelişmedir. Ancak kullanılan amaca göre insana yarar sağlayabilir. Kimileri dolandırıcılığı teknolojiyi kullanarak yapıyor; bu dijital dolandırıcılık, salgın bir hastalık gibi giderek yayılıyor; yeni mağdurlar üretiyor.

Teknoloji, insanlara pek çok bilgi sunuyor. Bir tık ile dünyanın bilgisi önüne seriliyor adeta. Ve fakat insanların ulaştığı her bilgi doğru olmayabiliyor. Yalan-yanlış bilgiler, yanıltıcı ve yanlış yerlere yönlendiren linkler çıkıyor insanın önüne. İnsanın ilgisini çekiyor haliyle. Özellikle gençlerde teknolojiyi kullanma tercihleri gayriahlaki alanlara sapıyor; bu durumu yaşarken görüyoruz. Teknolojiyle gelen ahlaksızlık, insanların ruhuna işliyor, içten içe kemirmeye başlıyor. Sonuçta, ahlaki değerleri yerle bir olan gençlik profilleri çıkıyor ortaya. Güzel sözler yerine küfürlü-argo sözler dillere egemen oluyor. Dillere egemen olan küfürlü ve argo sözler kısa bir süre sonra gençlerin davranışlarına da yansıyor. Gençler arasındaki yaşanan ve özellikle “manita” yüzünden kavgalar yaşanıyor. Dizilerin de etkisiyle, kendi grubunu kuran gençler, mahallelerinde gettolarını oluşturuyor ve çeteleş-menin temellerini atıyorlar. Bu asrın gençleri başta olmak üzere insanlarımızın büyük çoğunluğunu etkisine alan hippi tarzı giyin mek, yiyip-içmek; gençleri hayal dünyamıza sığmayan çok farklı bir alanın girdabına çekiyor.

Gözlemlerimize dayanarak; amaçsız, her şeyden bağımsız ve bireysel yaşam tarzına geçiş yapan gençlerin yaşantıları sağlıksız, çalkantılı, ailesine ve çevresine ciddi zararlar verecek bir yö ne eviriliyor. Bu yoldan çıkma hali, gençlerin gruplar halinde esrar, eroin kullanmanın yanı sıra, ucuz, merdiven altı üretim olan bonzainin pençesine düşürüyor. Sonuçta gençler, narkotiğin sıkı takibi sonucunda yakalanıyor ve soluğu cezaevlerinde alıyorlar. Hem aileler büyük bir yıkım yaşıyor, hem toplumu içten içe kemiriyor. Çoğu tutuklu, kısa sürede denetimli serbestlik uygulamasıyla tahliye ediliyor. Tahliye edilenler, gayrimeşru davranışlara devam ediyorlar. Bu başıbozuk düzen sonucunda, çocuk denilecek yaşta olan kızların gayrimeşru doğum yaptıkları-na da maalesef şahit oluyoruz. 

Nasıl önlem alınmalı?

Bu soru çok önemli bir sorudur. Sağlıklı düşünürsek eğer sorunun cevabını rahatlıkla bulabiliriz. Öncelikle, gençlerimizin bataklığı haline gelen bu uyuşturucu belasından nasıl kurtulabileceğinin yöntemi belirlenmeli. Yöntem belli! Tüm uyuşturucu baronlarıyla ciddi bir mücadele başlatılmalı. Yakalananlar derhal cezaevlerine atılmalı. Gizli-kapaklı görüşmelerle, yakalanan bu baronların salıverilmesine asla müsaade edilmemeli. Mücadele, uluslararası boyutta ciddiyetle yürütülmelidir.

Dünyayı gençlerimize tozpembe gösteren, geleceğini karartan bu başıboş hayattan kurtarmak öncelikle ailelerden başlamalı. Her aile, çocuğunu takip etmeli, arkadaş grubunu görmeli, nereye gittiği, nerelerde zaman harcadığı belirlenmeli ve önlem almalıdır. Tabi şu gerçeği de göz ardı edemeyiz. Yeni jenerasyon ne anayı takıyor, ne de babayı. Kendi mahallemden biliyorum ki, babasını dövüyor, dedesine bıçak çekiyor, dedesinin aldığı aracı kolonya döküp yakıyor! Defalarca cezaevine girip çıkmış olan bu genç, şu anda cezaevinde uzun yıllar yatacak! Buradan şu sonuç çıkıyor: Bu salgın hastalık ya da çıldırmışlık hali aileleri çoktan aşmış durumda. 

Eğitim kurumlarının etrafı, gençlerin arkadaş çevresi mutlaka hükümet tarafından izlenmeli. Hükümetin elinde bunu başaracak güçlü imkânlar var. Uyuşturucu bağımlısı olan gençlerimiz için ciddi bir sağlık seferberliği başlatmalı; gençleri bu bağımlılıktan kurtarmalı ve yeni bir hayata hazırlamalıdır. 

Bu adım, başarıyla yürütülürse; Türk eğitim sistemi, bilime-teknolojiye çocuklarımızı özendirmeli ve yönlendirmelidir. Yani çocukların ve gençlerin önüne parlak hedefler koymalı; her genci kabiliyetine göre pozitif bilimleri de içine alan güçlü bir eğitim müfredatı hayata geçirilmelidir. Okuma imkânı olmayan gençler, hükümet tarafından fonlanmalı, yurt sorunları çözülmeli, kitapları ücretsiz verilmeli ve beslenmelerine büyük özen gösterilmelidir. 

Uzun zamandır, bu başıboşluk hali ülkemizde insanların cinnet getirmesine neden olmaktadır. Her akşam, haberleri dinlediğimizde mutlaka ölümle sonuçlanan olaylara şahit oluyoruz. Gasp hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet ve çete hesaplaşmaları adeta ül-kemizin olağan olayları haline geliyor. Bu durumu her gün seyrede seyrede ruh halimiz bozuluyor. Bizim toplumumuz şu anda cinnet getiren bir toplum haline dönüştü. Yapılan araştırmalara göre antidepresan hapları satış rekorları kırılıyor! Bu durum kar-şısında, siyaset kurumunun ve sağlık bakanlığının ciddi tedbirler alması gerekiyor. 

İşin özü; bir gençlik başıboş bırakılırsa; ülkemizin geleceği malesef kararmaya mahkûm olur. Eğitimin karanlığa tutulan bir ışık olduğu gerçeğini asla unutmamalıyız.

 

 

 

 

 


( Teknoloji Ve Yaşam başlıklı yazı Halit Durucan tarafından 5/5/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.