Cennet...





Tüketilmişliğin yansıması iken şiirle dökülen yaşın yasın intiharı.

Sözcükler köpüren göğe duacı aşk ise solan bir yemin gibi tüketilmişliğin kıraç topraklarından sızan hüzne denk düşen miladın sunumunda dolan miadı sözcüklerin.

Yakarışın izi.

Yalnızlığın izafi sesi.

Varlığın nüansı.

Hazır ol da geçen hayata veda etmekle de ilintili yaşarken ölümü hissetmek belki de olası mutlak bir çözüm iken ölüme baş eğmek.

Renklerin kuytusunda unutulmuş şehrin dil yarasıdır şairin söylemekle mükellef olup da söyleyemedikleri…

Tutulan nutkuna d/okunan her kelime.

Miadı dolmuş masallarınsa yürekten firarı.

O nükte ki aşkın sabit kat sayısı…

O tutku ki özlemle kendini güncelleyen ömrün gece yarısında saklı bir muhteviyat ki: özünden akan söz gibi; közünde saklı gül gibi; yazamadığında yüreği tahribata uğratan söylenmemiş imgelerin dumanı üstünde yaşı gibi yası gibi yağan yağmura şükreden sözcüklerini ve aşkı sakındığı kadar gözünden elbet yere göğe hükmeden Rabbinden başkası da yok iken…

Renkler.

Rakamlar.

Harfler.

Derdi tasası.

Dermanı içinde saklı.

Delişmen ruhunda saklı suskunluğunu sonlandıran feryadı.

Aşkın nakşı.

Kalemse bir yama ki büyüyen gözlerinden dökülen her hüzünlü notada içine kapanan bir şarkı bir melodi ve reveransı kaderin reva gördüğü neyse kederin renkten renge seken yüreğinin aslında tek ziyneti son bulmayan sevginin zihninde ve yüreğinde eşlik ettiği.

Kırbacı iken kalem ve kıvancı.

Aşkın şanına yaraşansa hep de elem.

Duvarların ses geçirmeyen yalnızlığına eşlik eden.

Mevsimler değişken sözcüklerse her sus payı söylemde cürüm eden.

Cinnetin sağdıcı iken yalnızlık.

Cennetin de ta kendisi iken şiir sızan yürek şairin yırtık kaftanı ve o mozaik ki kalemin dinmeyen sürgit coşkusu ve telaşı.

Zemherilerde yanar mı sahiden de o sönmeyen ateş?

Nemli duyguların temaşası mıdır yoksa göz kırpan güneş?

Bir sevinç ki ansızın sökün eden.

Bir derya ki; s/onsuzluğu içine en derine çeken.

Bir nam ki; almış yürümüş.

Bir aldatı belki de çalıntı sevdaların her yerini zehir bürümüş.

Kozası ve sözcükleri tek kozu şairin.

Yerin dibinde yaşayan imgelerin göklere çıkardığı her duygu.

Bir yalnızlık bir de hayaller noktası virgülüne değin, şairin teyit ettiği değerler hem akışkan hem sırnaşık hüznün güftesi yürekten sökün eden ve manidar bir gülüş kıblesinde doğan güneşin ansızın karanlığı deldiği ve o delirtici sessizlik boy atan hayallerin ulaştığı gerçeklik mertebesi.

Ziyadesiyle huzurlu.

Ziyadesiyle umut dolu.

Zikrinde şakıyan her fikir ve şair ki sözcüklerin nurunda saklı duyguların bitimsiz kılavuzu.

Sarnıcı dünün.

Sağdıcı ömrün.

Solunda başlayan yangının evreni sardığı.

Düşlemsel bir minval.

Boyut atlayan heceler.

Ve de kurumuş o dere yatağı aslında çağlayan damlaların eşlik ettiği deryalar mahiyetinde duyguların iz düşümü ve işte ansızın sonlanan o kuraklık ve de kıraç topraklar rahmete ve aşka ve yağmura doyan.

 

 


( Cennet... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5/5/2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.