Halimi arz ederken, yanağımda yaş ile,
Yas dudağa dolanır, dilimde selam susar
Bir mermer lahit gibi, şu göğsümde taş ile,
Çürümüş bedenimde, "aleykümselam" susar....
Karanlıktan bir ışık, üstüme doğuyorken,
Dışımı aydınlatıp, ruhumu boğuyorken,
Kendi canımdan bile, yüreğim soğuyorken,
Kifayetsiz kalır söz, lügatta kelam susar...
El Samet'e yakarıp, göz yaşımı salınca,
Bir tek O'na sığınıp, yapa yalnız kalınca,
Arafat'ta kendimle, tefekküre dalınca,
Hiçliğime emare, sırtımda ihram susar...
Öyle bir ibrettir bu, kaybedip evladını,
Bir annenin kalbinde, acının miadını,
Doldurmadan yanarken, kırmadan inadını;
Derdini ödül sayan, görenlerde gam susar...
Sekaratta bir hasta, nekaheti düş ile,
Yatıyorken bağrında, sıkışan bir döş ile,
İçten içe ağlarken, çatılmış bir kaş ile,
Nedameti kor olur, ruhunda evham susar
İşte öyle susuşum, bir gün ömür bitince,
Bir selanın sesinde, şiirlerim yitince,
O gün dost bildiklerim, bir çukura itince
Kalemimden can damlar, kağıtta ilham susar...