Jane




Yuvanın üveyi guguk kuşu ne şanslıydı
Sen nefrete o sevgiye sarılırken 
Bir gün şikâyetler ayyuka çıkınca 
Gurbet neydi sıla neresiydi öğrenmeden
Yetimler okuluna sürülmüştün zalimce

Minnacık ellerin, çelimsiz vücudunla
Yeni bir kalabalığın acemisiydin
İliklerinde soğuk, karnında açlıkla
Kabul görememek, bir süre dışlanmak
Erimeyen özünü çeliğe yüceltmişti

Toydun, istikbalinin çiçeği burnundaydı
Zemheri, yolları tuttuysa da sen durmadın
Mürebbiyelik ateşi her yanını sarmıştı
Bilgini, görgünü, yüreğini paylaşmalıydın
Soluğu uzun yollar kaderinden geçmişti

Ekinler tarlaları altın sarısına boyayınca
O koygun, esrarlı, gururlu gözlerle tanıştın
Nezaketin ve bilgiç cümlelerinle afallayan
Edward’ın haşin, alaylı yüzünü yumuşatıp
Çiğ taneleri gibi güneşinle tanıştırdın

Gölgelikli taflanlar, gümüşlenen ay
Dallarından toprağa sarkan meyveler
İkinizin de üzerinize almadığınız 
Bir kavgalı bir barışık aşkınızla tatlandı
Mürebbiye iken Edward’ın nefesi olmuştun

Kaburgaların onunla doluydu
Ölümün kıyısından defalarca dönsen de
Onu bırakamaz ilk aşkını yok sayamazdın
Bir gün gerçekler, valizini duvağını alamadan
Tanımadığın köylere çekmişti seni

Açlıktan küçük düşmüş çok utanmıştın
Bir tabak yulaf lapası gururunu kırmıştı
Geceleri yabancı evlerin siyeklerinde uyurken
İyi insanlara denk geldi altın yüreğin
Sıcacık bir yuvadaydın ama tükenmiştin

Edward aklını kaybetmiş tüm ülkede
En ücra köylerde bile seni aratıp durmuştu
O büyük yalan ikinizi sonsuza kadar ayırmış
Sevgiye olan masum duygularını ateşe verince
Hiç kimseye güvenmemeyi öğrenmiştin

Yeni hayatında tekrar mutlulukla yürüyordun
Dostların ailenden daha vefalı çıkmıştı
Bir evin yeni kız kardeşi kıymetlisi oldun
Uzak akrabandan yüklü bir miras kalınca 
Cesur yüreğin dörde bölmekten çekinmemişti

Hayalleri için tüm kardeşler yollara düştü
Sen de dayanamadın Edward’ı aramaya gittin
Büyük bir yangında köşk gece gibi simsiyahtı
Altında oturduğunuz ağaçlar kömüre dönmüş
Gözyaşların buharlaşırken anların yok olmuştu

Sonunda onu bulmuştun durumu kötüydü
Yangında gözlerini kaybetmişti seni göremedi
Sesin kulağına ulaştığında o pejmürde adam
Önce aksileşti hiddetle ortalığı kırıp geçirdi 
Ağlayarak sarıldığında gerçek değerini anlamıştın

Artık onun eli kolu gözleri sen olmuştun
Güzellikler her yanınızı bahar gibi kaplamıştı
Ne büyük aşk bu Jane hayallerini bile bıraktırdı
Evlendikten bir yıl sonra çocuğun kucağındaydı
Edward’ın bir gözü açılınca şifan dillere destan
Yüreğinin büyüklüğü dünyaya nam salmıştı…



              










( Jane başlıklı yazı mavi-yildirim tarafından 9.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu