Kırık Bir Nota
Ben ezgiyi, müziğe olan aşkıyla o gün piyano başında piyanoda
notaları birbirleriyle dans ettirirken birbirleriyle buluşturarak romantik bir
resital verirken gördüm ve hayran kaldım. Ezgi, müziğe olan aşkıyla tanınan
genç bir piyanistti. Her akoru, her notayı içinde hissediyordu adeta. Bir gün,
konser sonrası kulise bir gül buketi bıraktım. Üzerinde bir not yazdım “Senin
müziğin kalbimi çalıyor, aldığın bu kalbimi kalbinde iyi sakla.”
Bu gizemli notu kimin bıraktığını elbette merak eder Ezgi,
her konserde aynı gül buketini bırakıyordum aynı not ile. Notlar, içimdeki
aşkın coşkunu ona olan hayranlığımı anlatıyordu. Ezgi, bu bilinmeyen hayranın
kim olduğunu öğrenmek istedi elbette. Bir gün, konser sonrası sahnenin
arkasında bekleyen benimle göz göze geldi. Gözleri parlıyordu ve gülümsemesi
içimi ısıttı. “Benim için çaldığını biliyorum,” dedim, her notayı. “Adım Mehmet.”
Ezgi, beni gizemli hayranı olduğumu anladı. Birlikte her gün müziğin büyüsüne
kapıldık. Ezgi aşkla gözlerimin içine bakarak piyanonun tuşları arasında aşkın
en güzel notalarını çalmaya başladı. Ezgi ile ben, bir kafe terasında buluştuk.
Akşam güneşi, masaların üzerine yumuşak bir ışık saçıyordu. Ezgi, beyaz bir
elbise giymişti ve saçları hafifçe rüzgârla oynuyordu. Ben, ona gülümseyerek
yaklaştım.
“Merhaba,” dedim. “Seninle konuşmak için sabırsızlanıyordum.”
Ezgi, benim gözlerime gülümseyerek baktı. “Ben de,” dedi.
“Müziği seviyorsun, değil mi?”
Ben gülümsedim. “Evet, senin müziğin kalbimi çalıyor. Peki ya
sen?”
Ezgi, piyanonun tuşlarına dokunur gibi elimi tuttu. “Ben de
seninle aynı notada olduğumu düşünüyorum.”
Ve o an, kafe terasında çalan bir şarkı gibi, Ezgiyle aşkımız
başlamıştı. Adına da “Aşkın Kırık Notası” koydum. Ezgiyle, kafe terasının
köşesinde oturuyorduk. Ay ışığı, masaların üzerine yumuşak bir ışık saçıyordu.
Ezgi, benim gözlerime baktı ve içindeki heyecanı hissettim.
Ben, yavaşça Ezgi’nin yanına geldim eğildim. “Ezgi,” dedim,
“Seninle bir şey paylaşmak istiyorum.”
Ezgi, kalbi hızla çarparken, benim dudaklarıma doğru
yaklaştığını hissettim. İkimiz de birbirimize doğru eğildik ve dudaklarımızı
birleştirdik. Zaman durmuş gibiydi o an.
Mehmet Aluç