
Yazma Anılarım Ve İçinde Ki İçsel Yolculuklarım-1-
Yazmak için kendimi hazırlamak için sokağa çıktım, biraz
temiz havaya ihtiyacım vardı, yazdıklarıma ve kendime yeni bir soluk taşımak
istiyordum. Birkaç sokak lambasının hafif sönük ışığıyla aydınlanan dar sokaklarda
yürümeye devam ettim, lambalar bana göz kırpıyordu, yalnızlıklarını paylaştığım,
boş kalan altlarındaki kısık ışıkta geçerek bir selam verene o kadar hasret
kalmışlar ki, hepsine tek tek selam verdim. Bu belki sizlere saçma gelecek ama
onlarda karanlık geceyi aydınlatmak için son güçleriyle aydınlatırken sönmeye
yüz tutuyorlardı. Etraf sessiz, sadece adımlarımın yankısı duyuluyordu. Birkaç
kediciğin fısıltıları duyuyordum ara sıra. Evlerin pencerelerinden sızan
ışıklar, gecenin karanlığını hafifçe delip geçiyordu. Rüzgâr saçlarımı hafifçe
okşuyor, diyemeyeceğim çünkü tarama özürlü yani keldim kısacası, bu kelliğim
ürkek bir melodiyle esiyordu rüzgâr da rüzgâr kel başımda patinaj yaparak
geçtiğinde. Ben ise bu sessizlik içinde hayal dünyamda kaybolmuş, kelimelerle
dans eden bir yazar olarak geziniyordum gecenin sessizliğinde. Eve döndüğümde
kendime gelmiştim, yeniden yazmanın coşkusuyla yazabilirdim işte.
Yazdığım kelimelerin arasında kaybolurken, gözlerim bir an
için pencerenin dışına kaydı. Uzaklarda, yıldızlar mırıldanıyor gibi, sessizce
parlıyorlardı. Geceye sinmiş bir gizem havası vardı. Hafif bir esintiyle
perdeler sallanıyor, odanın içine sokak lambasının titrek ışığı loş odama
sessizce süzülüyordu.
Masamın üstünde yanan mumun titreyen alevi, karanlık odanın
köşelerine hüzünlü bir ışık saçıyordu. Bu huzur dolu sessizlikte, kelimeleri
birer birer sayfaları süslüyordum. Zihnimin en kuytularından yükselen hikâyeler,
tıpkı gecenin karanlığı kadar derin bir anlam taşıyor. Ve ben, bu kelimelerle
dans ederken, yüreğimdeki heves ve coşkuyla birlikte yeni bir yolculuğun
başlangıcını her yeniden yazmaya başladığımda hissediyorum. Gecenin
sessizliğinde unutulmuş hayatlar canlanıyordu. Gözlerimi kapatıp geçmişin iç
dünyamın koridorlarında dolaşmaya çıktım. Her adımda, eski bir sokak lambasının
altında kahramanlarımın aşk dolu hayatlarını kelime ve sözcüklerin parıltısıyla
yeniden keşif ediyordum, yazmak keşif etmektir, hissetmektir. Mumun ışığı
giderek soluyor, ancak kelimelerin ışığı daha da parlaklaşıyor. Sayfalar dolusu
duygu ve düşüncelerim, hislerim yazarken kâğıt üzerinde dans ederken içimde bir
coşku, bir heyecan beliriyordu. Bu eseri yazarken, sanki hayatın ta kendisini
yeniden keşfetmiş gibi hissediyorum. Ve böylece, geceye damgasını vuran
sessizlik beni yeni bir maceraya sürüklüyor her yazmaya başladığımda.
Devam edecektir,arkası yarın inşallah.
Mehmet Aluç