Kelebek Mektupları - 6 ( SON )
"
kelebeklerin ömrü kısa olur "
Bu mektuplara neden "Kelebek" adını verişimin üzerinde durmak
istiyorum. Bunun için de biraz kelebeklerden söz etmek gerekiyor. Kelebekler
çok kısa sürede çeşitli evrelerden geçerek son hallerini alırlar. Başlarında
petekgözler vardır, bunlarla çiçeklerin özsuyunu emerler. İşte sen, yüreğimin
insan sevgisini ve aşkıyla dolu masum özsuyunu emdin ve sonra çekip gittin. En
büyük korkum başka bir çiçeğe konmandı. Bunu duymadan göçüp gitmeyi istediğim
çok zaman oldu. Kelebek isminin aklıma gelişi de bir dost düğününde oldu.
Giydiğin o güzelim elbise ve kendinle dans edişin tıpkı bir güzel kelebeğin
inceliğini andırıyordu.
Ancak mektuplarıma bu ismi vermemin asıl nedeni kelebeklerin ömrüdür.
Kelebekler çok kısa süre yaşarlar. Yirmi dört saatlik ömrü olan türleri de
vardır. Ama genellikle bir - iki gün gibi gibi bir hayat yaşarlar. Ve bu
kısacık ömürlerinde nice güzelim çiçekte hayat bulurlar. Gelelim bizimle
ilişkisine;
Çok az ilişki, özellikle aşk diye tabir edilebilecek yaşam süreci bir - iki ay
gibi kısa bir sürede başlar ve biter. Böyle olunca bu tür bir sürecin adını
koymak da güçleşir. Kişiden kişiye çok farklı yorumlara yol açabilir. Ama
önemli olan bu acıyı yaşayan kişinin kendi öznel yaşantısıyla ilgili yorumudur.
Acı diyorum; çünkü bu denli kısa süreli bir yaşantı insana ancak acı verebilir.
Vereceği mutluluk az ve geçici olur. Bizim ilişkimize de baktığımızda (sen, biz
diye bir şey yok, sadece kendin varsın demiştin) bir anda bir kelebek
tırtılının kozasından çıkarak kanatlanıp güzel çiçeklerden özsu toplayarak
hayat bulmasına benzer bir durum görüyorum. Çok hızlı başladı ve aynı hızda da
bitti.
kelebeklerin ömrü kısa olur
bir gün’de bir ömür yaşar
bazı insanlar da
bir ömür’de bir gün yaşar
bu yüzdendir
senin şahsında yaşadığım
sular seller gibi çağlayan aşkımı kelebeğe benzetişim
ve adına kelebek deyişim
sen
yüreğimin derinliklerinde kanat çırpan
ve durmadan benliğimi emmeye çalışan bir kelebektin
Yazık ki bu aşkın da ömrü kelebeğinki
kadar sürdü. Ama acısı bu kısa süreye direnmeye çabalıyordu.
Kelebeklere yas tutulur mu bilmem. Herhalde tutulmaz. Çünkü dünya döndükçe
yazlar da çok olacak, yazlarda uçuşan ve çiçek özü arayan kelebekler de olacak.
Ben kendi özsuyumla beklemeye devam edeceğim. Mümkün mü acaba tabiatın kanununu
değiştirmek, ömrü uzun olan bir kelebek bulmak. Böyle bir şeye çabalamak kendi
hayatını da kelebek ömrüne çevirmek değil midir? Oysa ben bir çınar ağacı, kök
salmak istiyorum yaşamın topraklarına. Daha nice kaynaktan sulanmak, nice güzel
sevgilere el uzatmak istiyorum.
Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. Bunun da bir sonu olması gerekiyordu.
Yazık ki filmimiz mutlu sonla bitmedi. Bunda kendi adıma hayıflanmıyorum. Hatta
bu kadar uğraş vererek kendime haksızlık bile ettiğimi düşünüyorum. Senin adına
üzülmeye hakkım olsaydı çok üzülürdüm. Zor da olsa bitirmek, noktayı koymak
gerekiyor. Çünkü sonu gelmeyecek ve gittikçe anlamsızlaşacak satırlara durmadan
virgül koymak, anlam ve anlatım ve hatta anlayış bozukluklarına yol açıyor.
Yürek yangını bende kaldı, öpüşler bende kaldı, ayrılıklar bende kaldı, özleme
dair ne varsa bende kaldı. Yaşamın engin olgunluğu da bende kaldı. Yaşamın acı
hilelerine, insanların amaçsız çırpınışlarına karşı durmak, en amansız
çirkefliklere karşı durmak bende kaldı.
" isteyene gül, isteyene ot verme zamanı şimdi "
İçimde bu aşka dair bir eksiklik hep kalsa da, seni her hatırladığımda bir
yanım hep boş kalsa da, yüreğimde kısmi yangınlar sürse de her şeyiyle
sonlandırmanın zamanı geldi. Senin için ne kadar önemli bilmiyorum, ben kendi
adıma önem verdiğim her şeyi yapmaya ve yaşamaya çalıştım. Çünkü yüreğimi
faniliklerle, haksızlıklarla doldurmadım. Kendimi sonuna kadar, değer verdiğim
insanlara adamaktan hiç gocunmayacak ve çekinmeyeceğim. Her defasında yüreğimi
yeni bir yangınla küllendirsem de. Ama kendimi de kimseye teslim etmeyeceğim.
Çünkü teslimiyet sevginin değil ihanetin işaretidir. İradesizliğin, çaresizliğin
ifadesidir. İnsan sevdiğine aklını değil, yüreğini vermeli.
"Son" demenin zamanı geldi. Bu andan itibaren sadece sana karşı
"yüreğimi suskunlukla mühürlüyorum" Geçen sefer olduğu gibi
Odabaşı'nın dizeleriyle bitireceğim. Umarım beğenirsin. Sana istediğin
mutluluğu ve yaşam tarzını veremediğim için üzgünüm ama pişman değilim. Çünkü
doğruları değiştirmeye kalkışmak yanlış yapmaya doğru gitmek demektir.
/
ve
ben gittim
yüreğimde kan gülleri
siz de o aşkın teninde
dinamit sayın beni
/
- son -
demir-ci