gözbağcıların avucunda ayrıldım düşüncelerden
dövülgen bir maden değil ki kalbim
öyleyse
bu siluetini gördüğüm Demirci de neyin nesi
içimi çizip kanatan
bu kanırttıkça kanayan gölge kimindi ki?
kararıp da karaladığım kararsız kağıtlar
hangi kentin meyvesi?
Allah'ım
ben hangi yitikte
hangi renkteyim
ve hayat
ruhumda kaç basamak?
of…!
nece konuşuyor bu saydam kalem
cevap kağıtları kimde?
fevri bir firar bu
kilometrelerce uzaktan
usul usul bakan şafaktan henüz çaldım umutlarımı
şimdi zulamda saklı
bavulumdaki çerçevede
şarapneller altında bağdaş kurmuş bir çocuk var
beti benzi atmış
kirli ve ıslak yanaklı
paslı kulağımda
çığlıkları
şimdi
gevezelik mi
sükunet mi
yoksa buğzetmeler mi ehvendir bilmiyorum?
gözlerimi yumup
bir deli cesareti ile keseyim diyorum
keseyim bu hengamesi çok dünyanın bileklerini gitsin
ama öylesine yorgunum ki
yeni bir siyaha daha tahammülüm yok
ve beceremiyorum
üzülmeyi de
üşümeyi de
suallerime
kifayetsiz kalan beynimle savaşıyorum her gün
yenişemiyorum
avucumda haykırışlar
içimde çizik yangınlar
yanılgımda yankılar var
yankılarda ses yok
üfül üfül muhabbet esiyor yalan yamaçlarda
ey hayat..!
aşk olsun sana
herkeste ben var
kimsede biz yok