SÖZÜN BİTTİĞİ YER
Ne gökteyim ne
toprakta sadece sözün bittiği yerdeyim
Sigarımın
ateşi parmaklarımın arasını yakmış olsa da
Ne parmaklarımın
umurunda nede benim umurumda
Sağ
ayağımı ileri doğru atıyorum
Göğsümde bir
sancı
Sol ayağımı
ileri attığımda
Sağ kolumda
anlaşılmaz bir acı
Karnımdan
amansız feryatlar gelirken
Diz kapaklarım
fıldır fıldır oynamakta
Kulaklarımdakini,
nihavent longa sansam da
Duyumsadığım uzaklardan
gelen sanki bir kampana
Kokunu
alamasa da burnum
Her solukta
biliyorum içimde yaşıyor ruhun
Gözlerim daldı
derinliklere
Mazi bende ben
mazinin ta dibinde
Dönmüşüm
sırtımı batmakta olan güneşe
Oturmuşum
sahilde sigaram kalmış paketinin içinde
Sanma
boynuma bağladım taşı denizin kenarında
Ne de bakıyorum
aşağı umutsuz gözlerle
Seksen beşinci katın balkonunda
Yüreğimde bir
ferahlık bir huzur değme gitsin
Sanki sevgi
aşk dolu fırtına
Sen çekip
gitmişin sonsuzluklara
Bense buralarda kalmış yalnız ve evsizim
Rakıyı sorma
bugün şehnaz longayla gitti tatile
Kadehlerde
acem kürdi şarabı
Nihavent bir
şarkıydı ayazın ortasında soğuk mezemiz
O gece
rüzgarlar savuruyordu dallardaki karları
Dökülürken
dallardan kar kümeleri toprağa
Ne sen baktın
benim gözüme ne benim gözüm başka toprakta
Dalıp gitmişim
toprağa toprak bende ben toprağın içinde
Kırılıp tozlu
raflara atılmış
Heryeri bir
başka oynayan kukla gibiyim
Gözlerim
görmez güneşi karanlığın içinde
Bana kaldı
umutsuz akşamlar
Ben akşamın
içinde akşam benim ta ruhumun içinde
Canhıraş
feryatlarımı benden başka duyan yok
Bil ki sözün
bittiği yerdeyim
Osman Atatop