Eylüller bana hep hüzünleri hatırlatır
günler
de kısalır ömür gibi
pişmanlıklarım
bağdaş kurar...
Haşim'in
o dik merdivenlerinde
yaz
entarisini çıkarır üzerinden
sararır
yüzü içimdeki ağaçların
aynalardan
süzülür kanlı yaşlar...
gönlümün
koyaklarına
ve
meçhul bir sevgilinin
kapanırım
ayaklarına
unuttuğumu
hatırlayamam
tıpkı
hatırladığımı
unutmadığım
gibi
Eylüller
bana hep ayrılıkları hatırlatır
kekremsi
bir tadı vardır bu mevsimde havanın
bir
hüzün dumanı çöker yüreğime
saatler
gece yarısını gösterdiğinde...
hayalin
yuvalanır pencerelerde
bir
değil bin eylül sığar gözlerine
yağmalanır,
talan edilir sevincimiz
günbatımında
güneş öper suların yakut dudağından
damlalar
vedalaşır kara bulutlarla
bir
gurbet türküsü çalar taş plakta
kederlerim
karışır sigaramın dumanına
umutlar
sarıya çalarken...
izini
kaybettirir çaresaz
ve
hicran gözyaşları
süzülür
kirpiklerden
öylece
biteviye
Eylüller
bana hep vakitsiz ölümleri hatırlatır
aniden
kapanır perdeler sıkı sıkıya
meçhul
bir karaltı el sallar karşı balkondan
hüzzam
bir yeis deli taylar gibi boşalır yokuşlardan
bir
serseri bulut güneşimi gölgeler
bir
bağbozumu sevinci kursağımda kalır
boğazımda
birikir hıçkırıklar
ciğerlerim
delik deşik olur
çözülür
kalemin paslı prangaları
gözyaşı
ve kan karışır şairin mürekkebine
bir
doğum sancısı ertesinde
sözü
hüzünle yoğurur
nihayet
nur topu gibi
eylülce
bir şiir doğurur
M. NİHAT MALKOÇ
Yayımlandığı Yer: Yarpuz Dergisi
/Eylül 2020/ Sayı:20