Sami Hoca’mın ayağı çatladı. Mehmet Fikret üstadın kalçası çatladı. Eh biz onlardan geri kalacak değiliz ya! Biz de diz kapağını çatlattık Dolayısıyla sitede üç çatlak Yanyana gelmiş oldu
………………………………..,,,,…,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Dostlar çatlak olursa geri kalmak olur mu?
Eğer dost isen sen de durma şu modaya uy
Taş atarsan dostuna gelir seni bulur mu?
Onlar acı çekerlerse sen de o acıyı duy.
Bilir misiniz bilmem bir torun İboç vardı
"Misafir olalım mı?" dede diyerek sordu
Ama a dostlar! bizi, hazırlıklar çok yordu
Dedim "Hatun İboç'un güzel hatırına say."
Sabah ateş yakıldı peynirliler dürüldü
O güzelim katmerler yağlı saca sürüldü
Kangal sucuk hesabı zaten akşam görüldü
"Aman hatun unutma her şeyi yerine koy."
Hep beraber kurulduk bahçedeki masaya
Öyle bir neşe var ki yer yok artık tasaya
Gelsin gitsin yemekler kim bakarmış yasaya
Sanki yemek değil de olmuş sana düğün, toy.
Birer birer toplandı bahçedeki elmalar
Çayın üstüne hemen kapışıldı dolmalar
Koyu sohbet başladı bir tarafta gülmeler
Vaktiyle çile çektik mutluluğu ona say.
Ama kurtuluş olmaz yazılanlar gelir başa
Sandalyeyi alırken ayak dolandı taşa
Bir anda uçtum gittim sanki döndüm bir kuşa
İki dizimde acı inlerim oy ki ne oy..
Benimle sandalyede oluştu altı ayak
Tepetaklak gidince işte oluştu uyak
Dizler betona çarptı sandalye yaptı kıyak
Yerimde dört dönerim bana yetişemez tay.
Hastane doktor lafı, ortalığı kapladı
Sanki görülmez bir el hançerini sapladı
"Bakın bir şey yok" diye dede hemen hopladı
"Biz nice acı gördük siz hele verin bir çay."
Yiğitliği vermedik, vermedik de ne ettik(!)
Topallayarak ancak üç metre öte gittik
Yere kapaklanmadan masa ucundan tuttuk
İki diz de pert oldu sen yavaşça yana kay.
Eh! İşte böyle dostlar dizdedir bizim çatlak
Sami'de ayak sakat Fikret'te kalça patlak
Üçümüz de inleriz acep hangi ses çırtlak
Biz böyle dostuz işte, acıları ettik pay.
Nuri Baş
