TEMİZ
ELLER OPERASYONU
Her toplumda suç birer vakıadır. Devletler, halkının huzur
ve güvenini sağlamak için işlenen suçlara karşılık gelecek şekilde yasal
düzenlemeler yaparlar. Geçen süreç içerisinde insanların suç eğilimleri
değişiklik gösterebilir. Bu durumda devletler, yasalarında bir takım
değişiklikler yapmak zorunda kalırlar.
Çağımız farklı bir döngünün içine girmiştir. Suçlar lokal
olmaktan çıkmış, uluslararası boyut kazanmıştır. Bir takım mafyatik yapılar;
kullanışlı, hayattan herhangi bir beklentisi olmayan ve suç işlemeye meyilli insanları
küçük menfaatler karşılığında kirli işlerinde taşeron olarak kullanırlar. Bu global
suç örgütleri, elverişli ülkelerde konumlanırlar ve faaliyetlerini buradan
yönetirler. Global suç örgütlerinin ağırlıklı olarak faaliyet alanları; göçmen,
silah, suikast, uyuşturucu, kadın, kara para aklama, ihale, çocuk ve organ ticaretidir.
Lokal/yerel mafyatik yapılar, adına faaliyet gösterdiği
merkezlerden talimat alırlar ve uygularlar. Bu faaliyetlerin süregeldiği
ülkelerde, çocuklar esrarengiz şekilde kaybolmakta, dijital sistemler üzerinden
çok sayıda insanlar dolandırılmakta ve mağdur edilmektedir. Mafya elemanları,
şehirlerin ortasında suikastla adam öldürmektedir. Küresel ölçekte uyuşturucu
trafiği amansız bir şekilde devam etmekte, binlerce genç uyuşturucu bağımlısı
yapılmakta; aileler paramparça olmaktadır. Ülkelerde can ve mal emniyeti
ortadan kalkmaktadır.
Saymakla bitiremeyeceğimiz suçların bu kadar azgın hale
gelmesinin elbette bir sebebi olmalı. Yaşadığımız süreç içerisinde hem yurt
dışındaki mafyatik yapıları kimlerin himaye ettiğini, hem de ülkemizde mafyatik
yapıların siyasetle içli-dışlı olduğunu görüyoruz. O kadar ki, mafya liderleri
bir takım siyasetçilerle boy boy poz vermekte, düğünlerde, derneklerde birlikte
görüntü verebilmektedir. Hatta bazı mafya liderleri seçim mitinglerinde
propaganda bile yapmıştı!
Gerek lokal, gerek global bağlantıları olan bu tür suç
örgütlerinin kökünü kazımak için evvela ülke yöne-ticilerinin konuyu ciddiyetle
ele almaları gerekir. İç işleri bakanlığı ve dış işleri bakanlığı ülkenin tüm istihbarat
imkânlarını seferber etmelidir. Günümüz şartlarında artık insanların nefes
aldığı yer tespit edilebilmektedir. Suçluları enselemek çok kolaylaşmıştır. Durum
böyle iken soruyoruz ister istemez! Devletler bu kadar güçlü ise neden mafyalar
artıyor? Dünyada suçlar neden artıyor? Bu sorunun cevabı; bir kısım siyasi
kimlikli şahıslar, mafyalar üzerinden nemalanıyorlar! Mafyalar, bu sebeple ellerini-kollarını
sallaya sallaya eylemlerini hayata geçirebiliyorlar.
İlginç olan şudur ki; yakalanan suçlulara ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası veriliyor ancak kısa bir süre sonra serbest bırakılıyor! Suçluların
adli sicil raporları ortaya dökülüyor ve görüyoruz ki suç işleyen kişiler,
onlarca suç işlemiş! Hırsızlar, ihale mafyaları, dolandırıcılar, mafya
ayakçıları ve liderleri, kara para aklayanlar, ihaleye fesat karıştıranlar, kadın
ve çocuk tacirleri, çocuk istismarcıları ve uyuşturucu baronları ve ayakçıları
iyi hal yasasından faydalanıp, tahliye oluyorlar! İyi hal yasasından faydalanan
örgütlü suç makinaları deyim yerindeyse “nerede kalmıştık?” diyerek insanların
can ve mal güvenliğini tehdit ederek ülkemizde kaos yaratmaya devam ediyorlar!
İnsan psikolojisinde alışmakta vardır, alıştırılmakta
vardır. Bir ülkede insanlar, ne kadar gayriinsani olur-sa olsun her gün aynı
vahşeti, rezilliği, kepazeliği, çocuk istismarını ve katliamını göre göre sanki
kanık-sar olmuştur! Bu bir ülkenin içten içe çürümesi anlamına gelmektedir. Böyle
bir ülkenin güçlü bir gelecek inşa etmesi kesinlikle mümkün değildir. Ülkemiz,
bu rezillikten kendini mutlaka kurtarmalı, parmakla gösterilen saygın, modern
ve kalkınmış bir ülke olmalıdır.
Çözüm; suçları sabit olanların gözünün yaşına bakılmadan yasaların hükmü gereğince cezalandırılmalı-dır. Şu “iyi hal” saçmalığından bir an evvel vazgeçilmelidir. Yasalarımız mutlak surette caydırıcı olmalıdır. Şu an hantal bir yapıya sahip olan adli süreç hızlandırılmalıdır. Yargı, bağımsız olmalıdır. Yargı; “vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmayan” ehliyetli ve liyakatli savcı ve hâkimlerden oluşmalıdır. Yargıya kesinlikle siyasetin gölgesi düşmemelidir. Ülkemizin huzura kavuşma-sı için “nereden buldun?” yasası da mutlaka çıkarılıp, uygulanmalı; haksız kazanç sahiplerinin kim olduğuna bakılmak-sızın en ağır şekilde cezalandırılmalı; kılıfına uydurularak elde ettiği tüm mal birikimlerine devletin el koyması ve hazine-ye aktarması gerekmektedir. Ayrıca şunu da eklemekte fayda var; Türk gençliğini mafyalara özendirici uzun yıllar süren tüm gayriahlaki mafya ve benzeri diziler yasaklanmalıdır. Zira Türk gençliği, böyle dizileri seyrederek kendilerinin de maf-ya babası olabileceğine inanmaktadır. Bunun örneklerini sıklıkla görmekteyiz. Şunu da belirtmekte fayda var; hükümetin, Türk gençliğinin önüne yeni ufuklar koymalı, eğitmeli ve geleceğe hazırlamalıdır.
Ülkemiz, bu çürümüşlükten arınabilmesi için 1990 yılında
İtalya’da olduğu gibi “temiz eller” operasyonunu başlatmalıdır. Mafyaların
global bağlantıları tespit edilip, kesilmeli; ülkemizde faaliyet gösterme niyetinde
olan boranlar, Türkiye’de faaliyet göstermenin kendileri için feci sonuçlar doğuracağını
görüp, anlamalıdır. Ülkemiz, bu tür kirli ve sapkın lokal veya global yapıların
üssü olmaktan bir an evvel kurtarılmalıdır.
Ülkemiz içten içe çürüyor, farkında mıyız acaba?