ŞİİRİN BURNUNDA 




Hikaye şöyle…;

Şair pek hevesli… 

Ama kendine şair o… 

Çünkü devir değişti…

Klişe olsun ya da olmasın… 

Eski zamanlar yok artık! 

&


Bırak adam bırak. 

Kolay kafiye arama. 

Sözlükleri tarama. 

Sadece dokun yarana. 

Başlayınca o acayip edebi ilhamın… 

Uzun uzuuun anlat bunu… 

Aman çok uzun diyenler 

Mahrum kalsınlar sevginden 

Sevginden evet sevginden 

Sevgimden derim elbet 

Çünkü şiirim 

Sadece sevgimden ibaret… 




Hikaye şöyle…; 

Şair pek hevesli… 

Ama henüz hiç popüler değil… 

Demekki öylesi başarılı değil… 

Etmeli himdi ise hüsnütahlil… 

Mütehavvil amma… 

Yine de mütehammil…!

Boşveresin! Tafsilini, tafsilatını…

Tebdili kıyafet mi gezmek gerektir?! 

Ve…

Eğil salkım, söğüt eğil…

Bu… 

Benim ki sevda değil…

&


— Ya nedir sevda değil de?! 

Ya nedir?! 

Anlatmaya muktedirsin elbet! 

Gel beni dinle! 

Beni dinle, yaşama hiç akamet! 

Ve kurtul, mihnetlerinden! 

Kısa bir mühletin vardır karar vermeye… 

Riayet eder misin sözlerime..?! 

Silüeti göründü zaferin! 

Vahdetinden sual olunmaz! 

Keyif yoksa şu dünyada… 

Zordur, afiyet bulunmaz… 

Asaleti esir düşmüş esarete… 

Gaflet çukurundan çıkmaya çalışır, tırmanır… 

Tımarcı gelir, tımarlanır… 

Zeamet nedir, bilir misin?! 

Bana sevdayı anlat hikayeci… 

Bana sevdayı anlat romancı… 

Bana sevdayı anlat şair… 



Hikaye şöyle…;

Şiir hayli yorgun… 

Ama dinlenmeye müsait zamanı ve mekanı… 

Ve seni dinler bir yandan… 

Olmalı der! 

Olmalı belki çağın bir küçük hakanı… 

Düşünür… 

Düşünür de… 

Nasıl durduracak, şu akan kanı??

Düşünür… 

Düşünür de… 

Nasıl bir edecek, şu parçalanan canı…?!

Düşünür… 

Düşünür de… 

Açanı, kapatanı… 

Ozanı, ajanı… 

Ayanı, uyanı… 

Ezanı, imanı… 

İnananı, inanmayanı… 

Canı cananı… 

Yüce divanı… 

Ve cümle cihanı… 

Zapt etmek gerek! 

Hikaye nereye varır, bilinmez… 

Şairin keyfine hiç ilişilmez… 

İzinden yürümek gerek atanın! 

Bu kural, asla değişilmez… 

Ve acil! 

Acil, adil bir nail gerek bizlere… 

Kail kalmak için ağızdan çıkan sözlere… 

Ve vurmamalı, ah edip vah edip, dizlere… 

Tedavüldeki sözlerim budur! 

Mendil gerek, gözyaşıma… 

Kandil gerek, eski karanlığıma… 

Gerek adil! 

Gerek asil! 

Gerek akil! 

İşkillendim senden şair… 

Sahilden epeyi uzaktasın! 

Ve üstelik enginde değil yukardasın… 

Ne işi ola ki şiirin burnunda deniz kokusunun? 


24 Eylül 2024 




( Şiirin Burnunda başlıklı yazı DEDAKİVE tarafından 25.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu